Türkiye’de hemen hemen tüm kamu hizmetlerinde ve yerel yönetimlerde insandan kaynaklanan eksikliklerin, aksaklıkların, siyasal görüş ve inanç farklılıklarının ürettiği yanlışlıkların bedeli çok ağır oluyor. O da önemli, ancak maddi bedel değil vurgulamak istediğim. Can bedeli. Psikolojik ve bedensel sağlık kayıplarının önemini ve değerini ölçecek bilimsel bir yöntem yok şimdilik. Sanırım hiç bulamayacak insan soyu bu bedelleri ölçmenin birimini. Para veya değerli taşları ölçü alamayacağımız kesin.

Çünkü, acı, kan ve gözyaşı demek olan ve genelde haksızca ödenen bedeller için bir ölçü birimi olarak maddi değerlerin hiçbirisi kullanılamaz. İnsan soyu kanımca haksız bedelleri ölçecek birimi sonsuza kadar da bulamayacak, bulmayacak, bulamayınca da ölçemeyecektir. Yine, sabır, direnme, dayanışma, umut, beyin ve yürek gücüne dayanacak, yaşamayı sürdürmeye çalışacaktır insanlar.

Siyasal ve kamu gücü, dönem ve isim ayırımı yapmadan söylüyorum, toplumsal örgütlenmeyi, iletişimi ve işbirliğini hedefleyeceğine, devlet birimlerinin ve çalışanların sayısını çoğaltmayı ve yaygınlaştırmayı yeğledi. Tam anlamı ile halkın gücünü sadece seçim sandıklarına yansıtmaya çalıştı, halkın yönetim, yürütme, değerlendirme, denetleme ve geliştirme süreçlerine katılmasını sağlamadı.

Sağlayamadı demiyorum, giriş cümlesinde belirttiğim algıma güvenerek sağlamadı diyorum

Türkiye’nin büyük sorunların yaşandığı alanların başlarında sağlık geliyor.

Sağlık Bakanlığı’nın birçok genel müdürlüğü var. Bugünkü konumuza en uygun olanı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü. Bu Genel Müdürlüğe üç tanesini daha ekliyorum, diğerleri de çok önemli olsa bile. Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürlüğü.

Bakanlığın görevleri arasında yer alan ve sizlerle paylaşmak istediklerim şunlar.

“Herkesin bedensel, zihinsel ve sosyal bakımdan tam bir iyilik hâli içinde hayatını sürdürmesinin sağlanması, Halk sağlığının korunması ve geliştirilmesi, Hastalık risklerinin azaltılması ve önlenmesi, Teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerinin yürütülmesi, Sağlık eğitimi ve araştırma faaliyetlerinin geliştirilmesi, Sağlık insan gücünün ülke düzeyinde dengeli dağılımının ve bütün paydaşlar arasında işbirliğinin gerçekleştirilmesi suretiyle yurt düzeyinde eşit, kaliteli ve verimli hizmet sunumunun sağlanması.”

Ayrıca, Türk Tabipleri Birliği ve illerdeki tabip odaları ile belediye başkanlıklarının da bu konulardaki görevleri ilgili yasalarda belirlenmiştir.

Sağlık Bakanlığı’nın görevleri arasında yer alan “Tüm paydaşlar arasında işbirliğinin gerçekleştirilmesi” kuralı, salt Türkiye’nin değil, tüm toplumların, ülkelerin, ulusal ve uluslararası örgütlerin temel görev konusudur, aynı zamanda birer büyük sorundur. Hatta aileden başlayarak her yerde ve her zaman uygulanması gereken bir yöntemdir, zorunluluktur.

Bu yazımın nedeni, birkaç gün önce yaşanmış, acı veren ve gözyaşı döktüren büyük bir olay.

19 Mayıs 2025 Pazartesi. Aydınlıkevler Lisesi mezunlarının kahvaltısındayız. Atatürk ve Yıldırım Beyazıt liselerinde okumuş, iki lise futbol takımında oynamış, Yıldırım Beyazıt Lisesi Futbol Takımı ile Türkiye Şampiyonluğu yaşamış birisiyim. Dahası, Baha Ayrılmaz-Melahat Denli Ayrılmaz’ın beden eğitimi öğretmeni olduğu Aydınlıkevler Lisesi Futbol takımını da gönüllü olarak çalıştırmış bir Aydınlıkevlerliyim. Semtin çoğu arkadaşım olan önderleri, her etkinliğe beni de davet ederler. Onlarla olmak gurur ve mutluluk verici. Bu kez yüreğime önce huzuru, sonra da acıyı yaşattı, 19 Mayıs buluşması ve değineceğim sonrasındaki olay.

Arife Turhan Arı ile kahvaltıda birbirimizi farkedemedik. Birkaç saat sonra Anıtkabir’de bayrağın altındayız. Güler yüzlü bir Aydınlıkevler Lisesi mezunu “Rıza Sümer… Ben Arife Arı” diye seslendi. Gençlik ve Spor Bakanlığı Spor-Toto Teşkilatının genç emeklilerinden. Kucaklaştık. Türkiye Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu Genel Başkanı olduğum 1980-95 yıllarında Spor-Toto Teşkilatı yönetici ve çalışanları ile kurduğumuz harika iletişimin ürünü idi Arife Turhan Arı ile kucaklaşmamız.

Anıtkabir’de, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile kurucu kahramanlardan İsmet İnönü’ye saygı ziyaretlerinden sonra birlikte Maltepe köprüsüne kadar yürüdük. Bir kafede kahve içtik, geçmiş günlerden ve günümüzden söz ettik.

Arife Turhan Arı, DİLHUN Türk Müziği Derneği İcra Topluluğu’nun 21 Mayıs 2025 Çarşamba akşamı, Ankara Büyükşehir Belediyesi Gençlik Parkı Necip Fazıl Salonundaki “Kadim Coğrafya’nın Musiki Renkleri “ konserine davet etti.

Şef Yasemen Nalçabasmaz’ın yönetimindeki Konserin sunuculuğunu Meltem Atınç yapacaktı. Yapacaktı diyebiliyorum, çünkü yapılamadı. Koro’da, tüm sanatçılara saygı duyarak söylüyorum iki tanıdık isim, dostum vardı. Arife Turhan Arı ile Nevin Karlı.

Saat 19.00’a yaklaşırken, Koro’dan bir sanatçının fenalaşması dolayısıyla konserin birkaç dakika geç başlayacağı bildirildi. Her insan elbette değerlidir, ancak Nevin Karlı ve Arife Turhan Arı’dan biri olabilir mi diye düşündüm. Birkaç dakika sonra Arife Turhan Arı’nın bir yakını veya konuğunun olup olmadığı soruldu. Oturduğum yerden hızla kalktım. Gittiğim bir kat alttaki bölümde Arife Turhan Arı yerde yatıyor, nefes almak ve yaşamak için başını hareket ettirerek direniyordu. O güler yüzlü, güzel insanın başında, Konseri izlemeye gelen iki doktor vardı.

Ambülans çağırılmıştı. Gecikmiş olsa gerek, yeniden telefon edildi. Sağlık ekibinin, çalışan insanların evlerine dönerken ortaya çıkan trafik kalabalığından ulaşmakta zorlandığını düşünüyorum.

Aile bireylerine ulaşılmasına katkıda bulunmaya çalıştım. Şokta idim. Üç gün içinde yaşadıklarıma, tanık olduklarıma bakar mısınız! Biraz sonra oğlu Barım Arı, kızı Bayça Özyapı ve gelini Nagehan Arı ile bazı dostları geldiler. Acı ve gözyaşlarına değinmeme gerek yok sanırım. Gerekli müdahalelerden sonra Arife Turhan Arı, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbn-i Sina Hastanesi acil servisine kaldırıldı. Umutla beklemeye başladık. Zaman kavramı yoktu bekleyenler için. Bir süre sonra doktor “Hastamızı kaybettik” dedi.

Yıllar sonra yeniden karşılaştığım güzel bir insanın, 3 gün sonra aramızdan ayrılmasını yaşamak büyük bir talihsizlikti. Ailesi, arkadaşları ve dostları için de çok fazla ağır ve şaşırtıcı bir durum.

Müzik, tiyatro, sinema, spor, kapalı veya açık alanlardaki tüm toplantı ve etkinliklerde doktor, sağlık çalışanı ve donanımlı sağlık aracının bulunması için, iktidar-muhalefet partileri ayırımı yapmadan Cumhurbaşkanlığı’nın eşgüdümünde, Sağlık Bakanlığı, Türkiye Belediyeler Birliği, Belediye başkanlıkları, Türk Tabipleri Birliği ve Tabip Odaları arasında iletişim kurulması, dayanışma sağlanması zorunludur. Hem de hiç zaman yitirmeden. İnsan sağlığı açısından çok önemsenmesi gereken bu konuda önderlik yapmasını Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu’ndan beklemeliyiz, bekliyoruz.

Ayrıca, kalabalık insan topluluklarının yer aldığı açık veya kapalı yerlerde veya bu yerlerin çok yakınlarında donanımlı sağlık birimleri yer almalıdır. Sağlık, eğitim, sanat, kültür ve spor tesisleri, yapıları mutlaka halkın yaşadığı veya çalıştığı yerlere çok yakın olmalıdır.

Haydi, bu kuruluşlarda yer alan melek nitelikli insanlar, başka Arife Turhan Arı’ların bu şekilde aramızdan ayrılmaması için, her yerde ve her zaman kadın-erkek birlikte ve dayanışma içinde, haydi…