Osmanlı tarihinin en başarısız ve zalim padişahlarından, Kızıl Sultan olarak bilinen II. Abdülhamid’in 4. kuşak torunu olan Orhan Osmanoğlu'nun kızı Berna hanım geçtiğimiz günlerde Beykoz'da düzenlenen bir düğün ile evlenmiş. Dünya evine giren Osmanlı Hanedanının hayatta olan 14 kadın üyesinden biri olan Berna Osmanoğlu'nun bu düğünü gündemde kendine bolca yer buldu.

Bahse konu düğünde gelin ve damadın şahitliklerini yapan isimlerden birisi de eski Refah Partisi Milletvekili Şevki Yılmaz'dı. Mikrofonu eline alan Şevki Yılmaz konuşmasında çok büyük bir skandala imza atarak "Osmanlı’yı süren soysuzları lanetliyorum" demiş… 

Osmanlı hanedanını süren Cumhuriyetimizin kurucu kadrolarının tümüne soysuz diyerek hakaret eden bu kişi hakkında bir dava açılacak mı? 

Dava açılırsa yargıçlarımız ne karar verecek onu merakla bekleyeceğim bu işin takipçisi olacağım.

Önce Düğüne katılanlar arasında bulunan ve şahitlik de yapan tarihçi İlber Ortaylı’ya bir çift lafım olacak: Hocam herkese had bildirmeyi pek seversiniz ama bu densize anında haddini neden bildirmediniz? 

Şevki Yılmaz gibilerin lanetinin elbette ki bir hükmü yok, atalarımızın bu tip sözler ile ilgili kullandığı atasözleri dâhil olmak üzere bu konuda söylenecek çok ama çok ağır sözler var ama Şevki Yılmaz gibi birisi ile aynı seviyeye inmemek, aynı çirkef çukurunda debelenmemek için ben o sözleri sarf etmeyeceğim. 

Gelelim işin gerçeğine:

Aslında Osmanlı hanedanı Rus Çar Hanedanı Romanovlar’ın başına geleni hatırlayıp Cumhuriyeti kuranlara şükran duymalıdır!

Hatırlatayım komşumuz Rusya’da Çarlık döneminde egemen olan Romanov Hanedanı’nın tüm üyeleri 16 – 17 Temmuz 1918 gecesi Yekaterinburg şehrinde topluca katledilmiştir. 

Katliam gecesi II. Nikolay, eşi Aleksandra Fyodorovna ve beş çocuğu Olga Nikolayevna Romanova, Tatyana Nikolayevna Romanova, Mariya Nikolayevna Romanova, Anastasiya Nikolayevna Romanova, Aleksey Nikolayeviç Romanov katledilmiştir. Hanedan üyelerinin yanı sıra saray doktoru Eugene Botkin, nedime Anna Demidova, uşak Alexei Trupp ve baş aşçı Ivan Kharitonov ile birlikte toplam 11 kişi Çeka komutanı Yakov Yurovsky emrindeki Bolşevik devrimciler tarafından infaz edilmişti. Daha sonra cesetler Koptyaki ormanına götürüldü, orada soyuldu, kimliklerini tespit edilmemesi için de el bombalarıyla parçalandı ve gömüldü.

Birçok tarihi kayıt göstermektedir ki feodal hanedanlar daima şiddet ile kurulur, şiddet ile hükmeder ve en nihayetinde çok büyük bir çoğunlukla şiddet ile son bulur. Bu yüzden de Romanov hanedanının başına gelenler kimseyi çok da şaşırtmamıştır.

Osmanlı hanedanının başına gelen sürgün ise bir feodal hanedanın başına gelip gelebilecek en iyi ve en mutlu sondur! 

Sadece Vahdeddin’in düşmanla iş birliği yapması değil Osmanlı gibi bir hanedanın geçmişte kendi halkına yaptığı zulümler, estirdiği şiddet ve terör dalgası ile sömürü göz önüne alınılırsa sürgün Osmanlı mensupları için ceza değil adeta bir ödül niteliğindedir.

Üstelik Osmanlı İmparatorluğu döneminde aynı hanedan içindeki iktidar değişimlerinde bile padişah, şehzade ve cariyelerin başına gelenler hatırlanırsa tüm Osmanlı Hanedanı yatıp kalkıp Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyeti kuran arkadaşlarına dua etmeli, aziz hatıralarına şükranlarını sunmalıdır.

En nihayetinde son yüz yıldır; Osmanlı hanedanından hiçbir şehzade ibrişim kementler ile soluğu kesilerek boğulmadı, cellatların elinde can vermedi. Yüz yıldır Sarayburnu sahilinde ayağına taş bağlanıp suya atılıp boğulan tek bir cariye bile olmadı. Emdiği süt burnundan gelen tek bir bebek, zehirlenip öldürülen tek bir sultan dahi olmadı. Yüzyıldır sinsi saray entrikaları ve kanlı isyanlar ile ırzına geçilerek katledilen bir padişah da bulunmamaktadır.

Osmanlı ailesinin 600 yıllık tarihine bakarsak bu son derecede istisnai bir olaydır, aile aile olalı bu kadar huzurlu, barışcıl ve mutlu bir dönem daha görmemiştir.

Dolayısı ile demedi demeyin bu Şevki efendiye “de var git huzurumuzu rahatımızı bozma” diye sövmesi gereken ben değilim Osmanlı ailesidir…