KDV ve ÖTV arttırıldı kızılca kıyamet koptu…
Bu son derecede normal, bir toplumda çözülmesi gereken en büyük sorunlardan biri kamu hizmetlerini üretebilmek için toplanması gereken vergi ve harçların miktarını doğru ve adil olarak belirleyebilmektir.
Doğal olarak halk ya da vergi mükellefleri en az vergiyi verip en çok faydayı temin etmek ister ve herkes vergi vermekten imtina eder, vergilerden kurtulmaya çalışır.
Hiç kimse gönüllü olarak seve isteye gelir ya da varlığının etlice bir kısmını vergi olarak kamuya vermek istemez.
Buna karşın özellikle de çağdaş demokrasilerde halk fevkalade umucudur ve kamunun birçok ihtiyacını mükemmel bir şekilde karşılamasını bekler.
Popülist politikacılar ise halkın bu beklentilerini provoke ederek olmayacak vaatlerde bulunur ve bu şekilde seçilme olasılıklarını arttırmaya çalışırlar.
En nihayetinde takke düşer kel görünür ve her bir vaadin bedelinin vergi yükü olarak halkın sırtına bineceği anlaşılır.
Akıllı devlet adamları kamusal hizmetlerin sağlanması ve vergi dengesini doğru bir noktada kurar. Bunun en önemli yolu da kamusal hizmetler üretirken verimlilik ölçütüne dikkat etmek ve israftan kaçınmaktır.
Açıkça söylemek gerekirse “devlet malı deniz yemeyen domuz” anlayışı ile siyaset yapılırsa hiçbir vergi geliri devlet giderlerini karşılamaya yetmez, bütçenin iki yakası bir araya gelmez.
Bu noktada devleti yöneten iktidarların önünde birkaç seçenek vardır:
- Vergileri artırmak
- İç ya da dış borç almak
- Varlık satmak
- Para basmak ya da tağşiş yaparak paranın değeri ile oynamak
Vergileri artırmanın bir sınırı vardır ve bu sınır geçilirse iktidarlara yönelik tepkiler artar hatta belli bir noktadan sonra iktidarın meşruiyet sorunu ortaya çıkar. Unutmamak gerekir ki tarih boyunca yıkılan devletlerin çoğu ağır vergiler ile halkı bunaltıp meşruiyet krizi çıkaran iktidarlar yüzünden yıkılmıştır.
Borç almak görece kolay bir yoldur ve lakin alınan borçların da eninde sonunda ödenmesi gerekir ve bu sefer faizi ile birlikte ödenecek bu borçları karşılayabilmek için daha fazla vergi almak gerekir ki bu durumda da birinci maddede görülen sıkıntılar doğar. Ayrıca unutmamak gerekir ki özellikle döviz ya da altın cinsinden borçlanmak bir noktadan sonra borçların ödenememesi yani moratoryum riskini doğuracaktır.
Varlık satmak ya da günümüzde çok kullanılan adıyla özelleştirme yapmak bir diğer yoldur fakat eninde sonunda özelleştirilecek ya da satılacak varlıklarında bir sınırı vardır ve bu sınırı aşmak da mümkün değildir.
Son yol ise para basmaktır. Herhangi bir döviz ya da altın gibi kıymetli bir maden cinsinden karşılığı olmayan paraları basmak çok kolaydır ve bu yüzden de birçok iktidar bu yolu en kestirme yol olarak görür ve sıkıştıkça para basar. Fakat ekonominin de kendi kuralları vardır ve para basmanın sonucunda da enflasyonun ortaya çıkacağı bu kurallardan biridir.
Günümüzde artık altın ya da gümüş gibi kıymetli madenlerden darp edilmiş paralar kullanılmamaktadır ama geçmişte bu paralar kullanılırken dahi paraya sıkışan iktidarlar paranın gramajını düşürerek ya da ayarını bozarak bir nevi karşılıksız para basarlardı ve doğal olarak o zamanda enflasyon ortaya çıkardı.
En nihayetinde şunu söyleyebiliriz ekonomide önemli olan iki husus vardır:
- Ekonomiyi büyütmek ve dolayısı daha düşük oranda vergi salarak daha yüksek miktarda veri toplamak en sağlam yoldur.
- Kamu harcamalarını disipline edip rasyonel olmayan harcamaları yapmamak, israftan kaçınmak kısacası halk dilinde dendiği gibi ayağını yorganına göre uzatmak ise ekonomiyi sağlıklı tutmanın olmazsa olmazıdır.
Bunları yapabilmek ise ciddi bilgi, beceri ve liyakat ehli kadrolar gerektirir. Bunlar yapılamazsa sonuç ya enflasyon olur ya da borç krizi…
Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.