Küresel ısınma son 25-30 yıldır sürekli tartışılan ve günümüzde giderek etkisini dünya üzerinde gösteren iklim değişikliği olgusudur. Bu yazıda “Küresel Isınma Sorunlarına Karşı Kentsel Ölçekte Planlama Politika, Strateji ve Önerileri” geliştirilecektir.
Geçmişten günümüze kadar geliştirilmiş “Yeşil Politika” lar temelde, insana ve çevreye önem veren, çevreyi insandan önce sayan “Biyo-Centric” politikalardır. “İnsan merkezli (Antropocentric-Homocentric)” politikalar bilindiği gibi, çevre sorunlarına, türlerin yok edilmesine neden olmuş ve olmaktadır.
1. ANTİK DÖNEMDE ÇEVRE DUYARLI BAZI YAKLAŞIMLAR
Antik dönemde, birçok şehrin tarihsel çekirdeği “Akropol” denilen ve rahatlıkla savunulabilen bir tepede kurulmuştur. Şehir, Akropol’ün çevresinde ya da bir yanında sürekli genişleyen daireler şeklinde büyümüştür.
Şehrin aşağı bölümünün merkezi “AGORA” idi. Agora halkın bir araya geldiği yer anlamındadır. Helen’ler ve Romalılar siyasal, ticari ya da toplumsal işleri için agorada toplanırlardı.
Şehrin tanrılarının tapınakları, sosyal ve kültürel yapılar, idari yapılar siyasal ve ticari gelişme ile birlikte sayıca çoğalarak merkez çevresine yayıldı.
Şehir merkezinde tüm kamu yapıları ve sütunlu geçitler (stoalar) agora çevresinde toplanma eğilimi göstermekteydi. Bu dönemde, bütüncül bir planlama olmamasına rağmen, ticaret, dini ve sosyal yapıların (agora, tiyatro, stadyum ve gymnasion vb.) konumları ve yer seçimlerinde, rüzgar yönü, güneşlenme, arazinin doğal özellikleri ve yapıların birbirleri ile olan fonksiyonel ilişkilerine dikkat edildiği anlaşılmaktadır.
1.1. BERGAMA (PERGAMON):
Bergama’nın iklim özellikleri, yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlıdır. Şehir ovadan 330 m. Yükseklikte teraslar biçiminde ve üç şehir parçası şeklinde yapılaşmıştır. Şehir merkezindeki en önemli yapılardan biri, yaklaşık 10000 kişilik dünyanın en dik tiyatrosudur. Bu batıdan esen hakim rüzgar yönü dikkate alınarak kurulmuştur. Sahneden söylenen her söz en tepedeki dinleyiciye kolaylıkla ulaşabilmektedir.
PLAN 1 : BERGAMA (PERGAMON) ANTİK ŞEHİR YERLEŞİM PLANI
(Kaynak: Deutschen Archaologischen Institut, 1981)
Agora’ da ve tiyatro terasındaki dükkanlar birçok antik şehirde olduğu gibi, geniş saçaklı ve gölgeli mekanlar oluşturacak şekilde yerleşmişti. Tapınaklar (Dionysos, Trajon ve Athena) ve saraylar (Attalos ve Eumenes) tiyatro çevresinde üst kotta inşa edilmişti (Plan 1).
Bergama Orta Şehirde ise, gymnasium (üst, orta ve alt) ve tapınaklar (Demeter, Askleopios, Gymnasium) gene topografyaya uyan ve onu düzenleyen uygulamalar yapıldığı görülmektedir.
1.2. PERGE:
Perge; Akdeniz Bölgesinin (Pamphylia) en önemli antik çağ yerleşimlerinden biridir. Bölge, Akdeniz iklim özelliklerini taşımakta ve yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı geçmektedir. Şehir, Akropol’ de kurulmuş ve güneydeki ovaya doğru yayılmıştır. Akropol, İyelik Belen ve Koca Belen tepeleri havadar, rüzgar alan, manzaralı ve bu nedenle yerleşmeye uygun kesimlerdir.
Şehir ovaya doğru yayılırken, ızgara (grid) sistem olarak planlanmış ve güneyden (Akdeniz) gelen serin esintiyi şehir içine taşıyabilmek için “Sütunlu Cadde” oluşturulmuştur. Bu yol kuzeyde, Akropol eteklerindeki şehir çeşmesine (Nympheaum) kadar uzanmaktadır. Sütunlu yolun her iki yanında uzun saçaklı ve gölgeli dükkânlar yer almaktaydı. Kare planlı Agora çevresinde sütunlu, arkatlı ve gölge oluşturan dükkânlar bulunuyordu. Güneydeki büyük hamam ve gymnasium da şehir sakinlerine hizmet veriyordu.
PLAN 2 : PERGE ANTİK ŞEHİR YERLEŞİM PLANI
Güneyde, Helenistik giriş kapısı çevresinde oluşan merkezde yer alan büyük çeşme de şehirliye hizmet vermekteydi. Kuzeydeki çeşme, Akropol’ deki bir kaynağın suyunu kullanıyordu ve akan su sütunlu caddenin ortasından açık bir kanaletten akarak tüm şehirde bir mikro klima yaratmaktaydı (Plan 2) . Bunun bir benzeri son yıllara kadar Antalya’ da Atatürk Caddesinin ortasında yer alıyordu ve kirlilik nedeniyle kapatılmıştı.
Perge’ de bu sistemin altında da Roma Dönemi kanalizasyon sistemi bulunmaktaydı.
Görüldüğü gibi; Bergama ve Perge şehir bütününde ve şehir merkezinde çevre değerlerine duyarlı bir şehirleşme, peyzaj ve mimari oluşmuştur.
Bazı antik dönem şehir merkezlerinde yer alan çevre duyarlı yaklaşımlar aşağıda özetlenmiştir:
1. Topografyanın etkin bir biçimde kullanımı: Merkezde yer alan tiyatro, hipodrom, agora, tapınaklar, gymnasium, saray vb. ticari, idari ve sosyal yapılar Topoğrafik olanaklar kullanılarak ve geliştirilerek yer seçmişlerdir.
- Yaya ağırlıklı mekanların oluşturulması: Şehir merkezleri sosyal ve idari eylemler için ağırlıklı olarak yaya mekanları olarak kullanılmışlardır.
- Rüzgar, güneş vb. iklimsel verilerin değerlendirilmesi: Yapı ve mekanların konumlanmasında, iklimsel veriler değerlendirilmiş, yaz ve kış aylarında sıcak ve soğuktan korunma önlemleri geliştirilmiştir.
- Yönlenme, açık ve gölgeli mekanlar yaratılması: Sıcak ve soğuktan sakınım için, yapı ve mekanlar doğru yönlendirilmiş, açık ve gölgeli mekanlar oluşturulmuştur.
- Su ve yeşil gibi mikroklimatik elemanların kullanımı: Yapılarda ve açık mekanlarda, serinletici ve ferahlık verici su ve yeşil elemanlar kullanılmıştır.
- Atıkların belirli bir sistemle toplanması: Yeraltı kanalizasyon sistemleri oluşturulmuştur.
2. GÜNÜMÜZ KENTLERİ İÇİN : EKOPLAN’LAR VE MAKRO SAĞLIKLAŞTIRMA VE YENİLEME POLİTİKALARI
Ülke ölçeğinde “KÜRESEL ISINMA” nın getirdiği ve gelecekte getireceği sorunların çözümlerini içeren, kent dokularını “Yaşanabilir”, “Sürdürülebilir”, “Dirençli” kentler halinde sağlıklaştıran, kentleşme ve sanayileşmeyle bütünleşen politikalar; bölgelere, metropolitan ölçekteki kentlere, kentlere ve kırsal yörelere kadar inen bir dizi stratejik ulusal (ekonomik, fizik, sosyal, kültürel, eğitimsel vb.) planlama kararları ile desteklenerek geliştirilmelidir.
İl ve birkaç İli kapsayan 1/100 000 ve 1/25 000 Ölçekli Çevre Düzeni Planlarından, 1/5 000 Ölçekli Nazım Planlara kadar tüm mekânsal planlar “Yeşil Politika” ilkeleri doğrultusunda yeniden ele alınmalıdır.
Tüm planlar doğal, kültürel ve tarihsel çevre değerleri (Sit Alanları, ormanlar, tescilli yapı ve alanlar, vadiler, tarım toprakları vd.) dikkate alınarak yeniden irdelenmelidir. “Kentsel dönüşüm” ve “Sürdürülebilir Koruma” ilkeleri birlikte düşünülmelidir. Kentsel dönüşüm yapılırken “Ekolojik Planlama“ yaklaşımları ile “Kentsel ekoloji” dikkate alınmalıdır.
Planlarda; özellikle kent içindeki mikroklimayı etkileyecek rüzgar koridorları, gelecekte daha büyük önem taşıyan yer altı ve yerüstü su kaynakları ve su havzaları, hava, su ve toprak kirlilikleri dikkate alınmalıdır. Hazırlanacak Nazım Planlar, “Yapısal (Structural)” nitelikte “Stratejik” planlar olmalı, uygulamaya yönelik “Özel Proje Alanları”, “Kamu Proje Alanları” ile “Etaplama” ve “Uygulama Modelleri” ni içermelidir.
Kentlerde halen yürürlükte olan tüm Uygulama İmar Planları (1/1000), yukarıdaki yöntemle hazırlanan Nazım Planlar (bunlara EKOPLAN denilebilir) doğrultusunda yeniden gözden geçirilmeli, makro-planlara uyum sağlamayanlar yeniden ele alınarak düzenlenmelidir.
2. Kentsel Dönüşüm Plan ve Projeleri tamamen yıkıp çok katlı yenilenmeyi değil, yer yer yoğunluk ve doku korunması ve sağlıklaştırılmasını, “Küresel Isınmaya Karşı Strateji” leri içerecek biçimde ele alınmalıdır.
3. Küresel Isınmaya Karşı Strateji’ler çerçevesinde, kentsel politikalar yeniden ele alınmalı, doğal çevre ile uyumlu, dirençli, sürdürülebilir, sıfır karbon emisyonlu, kirletmeyen, tarihsel ve kültürel çevreyi, insan ölçekli kentsel dokuları koruyup geliştirmeyi amaçlayan yeni politikalar dizisi oluşturulmalıdır.
4. Küresel ısınma ve getirdiği sorunlara bir çözüm olarak kentlerin imarlı, imarsız (gecekondu) ve tarihsel çevrelerinde yaşayan bireylerin kendi yapılarına “Güneş Paneli”, “Su Deposu”, “Yalıtım”, “Rüzgar Paneli” gibi enerji dostu yeni teknolojileri eklemesine, yapılarının bakımı onarım ve çevreye uyumlu eklentilerle geliştirmelerini sağlamak amacı ile kentsel tasarım ve mimari ölçeklere giden özel plan ve projeler geliştirilmeli, teknik ve parasal destek politikaları ile uygulanmalıdır. Bu plan ve projelerin üst ölçekte verilmiş yoğunluk ve yapılaşma biçimi kararlarıyla uyumlu olması sağlanmalıdır.
5. Çözümler arasında; kent çevreleri “ÇEVRE DUYARLI” koruma ve sağlıklaştırma politikaları, nüfus artışı ve göç olgusu dikkate alınarak, var olan politikalar bu amaç doğrultusunda değiştirilerek geliştirilmelidir.
Aşağıdaki ANA PLANLAR, “EKOPLAN” ların bütünleyicisi olarak ele alınmalıdır:
“ÇEVRESEL ANA PLAN“ : Flora ve fauna (canlı sistem) ile, su, toprak ve havadan oluşan (doğal sistem) çevrenin insan yapısı öğeler (kent dokusu) ile ilişkilerinin sağlıklı kurulmasını sağlayacak bir plandır (1/25 000 ve/veya 1/10 000 ölçeklerde olabilir).
“ULAŞIM ANA PLANI” : Yaya, bisiklet, atlı spor, koşu/yürüyüş vb. doğal aktivitelere ağırlık verecek şekilde tüm ulaşım sisteminin yeniden ele alınacağı bir plandır. Toplu taşın sistemleri (raylı-tramvay-metro-troleybüs, otobüs/dolmuş hariç) ile, özellikle kent merkezlerinin ağırlıklı olarak yaya bölgesi olarak planlanmasına yönelik çalışmalar yapılmalıdır.
“YEŞİL SİSTEMİ ANA PLANI” : Çevresel ana planla bağlantılı olarak kentsel ölçekten başlayarak (Vadiler, Kent Parkları vd.) semt ve mahalle ölçeklerine kadar giden (yeşil kama, yaya aksları, semt/mahalle park, spor alanları ve yaya yolları) yeşil sistemi oluşturmaya çalışan, kentin doğal verilerini değerlendirerek restore etmeyi amaçlayan bir plandır. (1/5000 – gerekirse 1/1000)
“YERLEŞMELER ANA PLANI” : İmarlı, imarsız, planlı ve plan dışı tüm yerleşimleri ele alarak sağlıklı, yaşanabilir ve sürdürülebilir bir Yaşam Çevresi / Habitat” oluşturmayı hedefleyen bir plandır. (1/5000-1/1000-1/500.....1/1 Ölçeklerde ele alınmalıdır). Isıtma, soğutma, iletişim, su, atık su/içme suyu, kanalizasyon, elektrik vb. teknik altyapı sistemlerinin geliştirilmesi ile yapının iç konfor (tuvalet, mutfak, banyo, sağlıklı m2’ler) durumunu geliştirmeyi hedefleyen planlama çalışmalarıdır. Güneş enerjisi kullanımı ile, aydınlatma, ısıtma, enerji sakınımı (tasarrufu), yalıtım, depreme dayanıklılık gibi pek çok konunun bir arada ve kapsamlı olarak ele alınmasını gerektirir.
“ALTYAPI ANA PLANI” : Teknik donatı alanları dahil, altyapının çevresel ilkeler doğrultusunda yeniden ele alınmasını gerektiren bir plandır.
Yeşil Politika, sadece planlarda değil belediyenin diğer tüm eylem ve uygulamalarında kendini göstermelidir. Buna yönelik diğer sektörel öneriler geliştirilmelidir. Özellikle, hava kirliliği, su ve toprak kirlilikleri, çöp toplanması, ulaşım, konut vd. konularda uzmanlarla birlikte çalışılarak bu önerilerin geliştirilmesi gereklidir.
6. Küresel Isınmaya Karşı “Sürdürülebilir ve Dirençli” bir kentsel gelişme kapsamında, sistemsiz ve parça parça değil, tutumlu ve bilinçli bir gelişimin hedeflenmesi, var olan kaynakların değerlendirilmesi ve geliştirilmesi gerekli olduğundan; şehir plancısı, mimar, iç mimar ve inşaat mühendisi, restorasyon uzmanları vd. düşen görev, etkin bir kampanya ile tüm kent parçalarının ve onu oluşturan yapıların vakit yitirilmeden ele alınması, çevre ve yapı olarak iyileştirme, sıhhileştirme ve koruma uygulamalarının yapılması için yerel ve merkezi yönetime destek olunmasıdır.
7. KENTSEL DÖNÜŞÜM PLAN ve PROJELERİ ile Mevcut Kent dokusu imar planları, küresel ısınma sorunlarına karşı altyapı, üstyapı, yakın çevre ve yapı standartlarını iyileştirecek ve kentsel hizmet fonksiyonlarını da içerecek şekilde ayrıntılı olarak hazırlanması gerekmektedir. Bu planlama etkin finansman modelleri ile birlikte uygulamaya konmalı, uygun kredi sistemleriyle bireylerin olanakları geliştirilmelidir.
8. KENT TOPRAKLARI SORUNU, ARSA SPEKÜLASYONU, YIK-YAP-SAT ÇI DÜZENE ÇÖZÜM GELİŞTİRİLMELİDİR:
Ülkemizin kentleşmesinde, bütün önemli kentsel sorunların kaynağını oluşturan “kent toprakları” konusu önem kazanmıştır. Arsa spekülasyonu ve yık-yap-satçı düzeninin sürdürülebilir kalkınma için ne kadar büyük bir engel olduğu, aşırı kaynak tüketimine yol açtığı, önlenebilmesi için ne yapmak gerektiğine ilişkin öneriler geliştirilmelidir.
Henüz teknik ve ekonomik ömrü dolmadan tek katlı, iki katlı hatta 4-5 katlı yapılardan oluşmuş semtleri, gecekondu bölgesi olsa dahi yıkıp, (Ankara örneğinde Bahçelievler, Çukurambarlar, Çiğdem, Dikmen vd. örnekler) sadece arsa sahibine ve yık-yap-satçıya rant sağlama arzusundan kaynaklanan bir güdüyle yenilerini yapmak, büyük yerel ve toplumsal kayıplara, doğal kaynak, milli servet ve emek savurganlığına neden olmaktadır.
Yeniden yapılaşan bu alanların alt yapılarının yenilenmesi (yetersiz hale gelen kanalizasyon, su, doğalgaz, tele-iletişim vb. tesisatının yenilenmesi),
• Yol, otopark, okul, yeşil alan vb. donatı gereksinimlerinin karşılanması,
• Yoğunluk artışı ile oluşan çevre kirliliği ve psikolojik sorunlar,
sosyal ve ekonomik olarak çok pahalı bir kentleşme süreci yaşadığımızı ve gelecek kuşaklar için korunması gerekli kaynakları savurganca harcamakta olduğumuzu göstermektedir.
Kentlerimiz sürekli yıkım, inşaat, altyapı çalışmaları vb. uygulamalarla gün geçtikçe daha yaşanmaz hale gelmekte, geleneksel dokularını yok ederek, kimliğini yitirmektedir. Küresel ısınmaya karşı bu savurganlıktan vazgeçilmesi, yeni yapılan yapılarda ise “Yeşil Sertifika” lı uygulamalar yapılması gereklidir.