Sevgi GÜLDOĞAN
Son yıllarda, el işi ve sanatla uğraşmanın ruhsal ve fiziksel sağlık üzerindeki olumlu etkileri, özellikle bir dönem tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi sürecinin ardından giderek daha fazla dikkat çekmeye başladı.

Günümüzün hızlı, tempolu ve teknoloji odaklı yaşam koşullarında, geleneksel sanat teknikleri bireylere, rahatlama ve kendini ifade etme imkânı sunuyor. Bu bağlamda Başkent Ankara'da İzmir Caddesi Sönmezer Pasajı’nda, Antik Mısır’dan günümüze uzandığı söylenen Punch nakışını modern sanat formuna dönüştüren genç girişimci Ekin Başkaraağaç, ile bu sanat dalını ve onu hayatına katarken yaşadığı radikal kariyer dönüşümünü konuştuk.

Hayatının belli bir döneminde kurumsal hayatta hizmet verirken radikal bir karar alarak iş koşullarını kendi işini kurmak üzerine odaklayan Başkaraağaç, kendi işin, kurma sürecine ilk adımı, sürecin bütününü öğrenme aşamasıyla deneyimleyip ardından öğretme aşamasına geçerek sahibi olduğu “Punch Atölyesi-Ankara” isimli işletmede eğitmen rolünü üstleniyor.

“PUNCH NAKIŞI KİŞİSEL RAHATLAMA SAĞLIYOR”
E-ticaret koçu ve Punch Needle Artist Ekin Başkaraağaç, punch nakışı ve benzeri geleneksel sanatların, bireylerin ruh halini iyileştirirken sosyal yaşamdaki olumsuzluklardan sıyrılmalarına yardımcı olduğunu ifade ediyor. Başkaraağaç, Punch nakışının yalnızca kişisel rahatlama sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda sosyalleşme fırsatları ve mesleki dönüşüm imkânı sunduğuna da dikkat çekiyor.

- Bize kendinizi tanıtabilir misiniz?
- Ekin Başkaraağaç: İsmim Ekin Başkaraağaç, şuanda 26 yaşımdan gün alıyorum. Ege Üniversitesi İşletme Bölümü mezunuyum. En büyük hayalim, yurtdışında okumaktı ama mümkün olmadı. Ben de yurt dışını İzmir’e çektim. 6 yıl boyunca 12-13 farklı ülkeden insanla yaşama fırsatım oldu. O da bana büyük, farklı bir ufuk kattı diyebilirim. Hayatımın en güzel dönemi oydu. Şimdi, ailemle birlikte Ankara’da yaşıyorum.
- Punch artist olmaya nasıl karar verdiniz? Bu mesleğe nasıl başladınız?
- Ekin Başkaraağaç: “Ben İzmir’de kurumsal bir firmada çalışıyordum ve oradan ayrıldıktan sonra Amerika’ya ablamın yanına gittim. Onun öncesinde bir bocalama dönemim oldu. Ne yapacağımı şaşırdığım bir dönem diyebiliriz. Bir gün evde otururken, aklıma Küçükkuyu Belediyesini arayıp, yazlıktaydım o zaman, “bana bir tezgâh verir misiniz?” diye sormak geldi ve el sanatları tezgâhı açtım. Fakat orada şunu fark ettim insanlar, el işlerini satın almak istemiyorlar. Çünkü ekonomi de olabilir bunun sebebi... Bilmiyorum, ekonomik durumları ama. İnsanlarda “ben bunu evde yaparım” düşüncesi var. Daha sonrasında, sattığım ürünler ilgimi çekmeye başladı. El işleri satın alıp onları satıyordum. Ben de nasıl yapıldığını öğrenmeye karar verdim. Amerika’da eğitimini aldıktan sonra, insanlara hazır ürünleri satmayı değil, o ürünün nasıl yapılacağını anlatmayı istedim. Bu şekilde başladı.
“PUNCH İLE AKLINIZA GELEBİLECEK HER ŞEYİ YAPABİLİRSİNİZ”
- Punch nedir? Herkes yapabilir mi?
- Ekin Başkaraağaç: “Punch, benim için bir terapi aslında. Herkes için farklı bir anlam bulabilir ama... Şöyle, Rus nakışı diye de geçiyor. Aslında biraz kökenleri de şaibeli... İngilizler “bize ait” diyor, Amerikanlar “bize ait” Ruslar da “Rus nakışı” ismini koymuşlar. Yünler kullanılarak, amigurumi ipleri kullanılarak, özel bir iğneyle kasnak yardımıyla ortaya bir işleme çıkartılması... Yastık yapılabilir, çanta yapılabilir... Aklınıza gelebilecek her şeyi yapabilirsiniz. “Herkes yapabilir mi?” diye sormuştunuz. Genelde küçük çocuklar anneleriyle birlikte atölyeme geliyorlar ve burada yapılan işi çok beğenip onlar da yapmak istiyorlar, güzel işler çıkarıyorlar. Onun dışında otizmli bir öğrencim var. Kendisi bir kere geldi ve Punch’a âşık oldu diyebilirim. Haftada 2-3 kere gelip burada motor becerilerini geliştirmek için aslında bir araç olarak kullanıyor. Yani, isteyen herkes yapabilir ama biraz sabırlı olmak gerekiyor.
- Punch sanatının kullanım alanlarıyla ilgili bilgi verebilir misiniz? Eğitmenlik ve öğrencilik boyutunda punch sanatı sizi nasıl etkiledi?
- Ekin Başkaraağaç: Beni etkileyen yanı şuydu. İlk tav olduğum nokta şuydu: Çok kolay hata yapıp onu düzeltebiliyorsunuz punchta. Mesela, annem bana örgü örmeyi öğretti. Ben, 6 aydır ilk örgümü -bir kazak- onu bitirmeye çalışıyorum ve bir yerlerde hata yaptığımda söküp baştan başlamam gerekiyor. Ama punchta yaptığınız hatayı çok kolaylıkla telafi edebiliyorsunuz ve görünmüyor yani. İlk ilgimi çeken noktası buydu. İkinci olarak da, biraz sabırlı olmak gerektiğinden bahsetmiştim ama ben çok sabırsız bir insanım. Punchta bir şey yapmaya başladığınızda hemen sonuç elde edebiliyorsunuz. Bir kazağa başladığınızda belki 6 ay sürebiliyor benimki gibi ama punchta 3-4 saat içerisinde şu arkanızda gördüğünüz modeli elde edebiliyorsunuz.
- Kursiyerler nasıl bir taleple gelip, nasıl bir sonuçla ayrılıyorlar?
- Ekin Başkaraağaç : Genellikle izledikleri videolardan öğrenmeye çalışıyorlar. Tıpkı en başında benim yaptığım gibi... Setlerini alıyorlar. Çünkü internette hızlandırılmış videolarda bata çıka bir şeyler yapıldığını görüyorlar. Videolardan olmuyor bu iş maalesef ve çok kolay olduğunu zannedip bir set ediniyorlar, deniyorlar, olmuyor ve buraya gelip tamamıyla her şeyi öğrenerek çıkıp gidiyorlar. Üç saatin sonunda evde punç yapabilecek seviyeye gelmelerinden emin oluyorum. Onun dışında, ileri seviye teknikleri vs. var onlar da 12 saat gibi bir süreçte öğrenilebiliyor ama işte bilen birisinin başında durup burada o üç saat içerisinde burada durup hataları gözlemlemesi, birtakım püf noktalarından bahsetmesi gerekiyor.
- Yeni başlayan biri için punch sanatı nasıl bir uğraş? Öğrenmeye nereden başlamalı?
-Ekin Başkaraağaç : Çevirim içi dersler almamasını tavsiye ederim. İlla “bilen birinden öğreneceğim” diyorsa ama evden çıkmak istemiyorsa mesela olmuyor. Çünkü burada beraber oturduğumuzda mesela ipi sökülüyor. Neden söküldüğünü ben onu gözlemleyerek görebiliyorum Çevirimiçi ortamda bu çok mümkün olmuyor. Yeni başlayan birisi, dersini aldıktan sonra bu işin, - ki Halk eğitimlerde verilmiyor diye biliyorum – internet sitesinde yok en azından ama hocalar nakış dersi içerisinde küçük bir alan ayırabiliyorlar. Ücretli yada ücretsiz bir şekilde dersini almalarını tavsiye ediyorum. Sonrasında ise bol bol punch yapmasını tavsiye ediyorum. Çünkü hemen ortaya güzel işler çıkartmak mümkün olmayabiliyor.
- Punch kaç derste öğrenilebiliyor? Bir kursiyer size geldiği zaman hangi aşamalardan geçerek öğrenme sürecini tamamlıyor?
-Ekin Başkaraağaç : 3 saatte evde yapabilecekleri duruma getiriyorum öğrencilerimi. Bunu bazı atölyeler iki saatte bazı atölyeler 4 saatte yapabiliyorlar. Şöyle bir süreci var: Buraya bir kursiyer geldiğinde daha önce punch yapıp yapmadığını soruyorum ve daha önceden biraz aşinalığı varsa biraz daha ileri teknikleri işin içine katarak daha farklı bir yaklaşım sergiliyorum. Ama aslında, öncelikle basit bir dille iğneye ipin geçirilmesini anlatıyorum. En kafa karıştırıcı kısmı bu aslında. Biraz zorlanıyor insanlar bu konuda. Daha sonrasında, eğitim materyali üzerinde birkaç teknik gösteriyorum ve o tekniklere istinaden kendi seçtikleri modeller üzerinden bir yol haritası çıkarıyoruz. Örneğin; yuvarlak bir çiçek işi yapmak istiyorsa, en küçük kısmından başlayıp önce küçük bir çerçeveyle, sonra onun içini doldurarak bir model ortaya çıkartıyoruz. O süreçte, yapılan bazı hatalar oluyor. Onların telafisini yapıyoruz. Neden karşılaştıklarından bahsediyorum ve karşılaşmamak için neler yapabileceklerinden bahsediyorum. Daha sonrasında ise, aslında işin yüzde yetmişini öğrenmiş oluyorlar. Sadece ipin iğnenin içinde düğümlenmesi, yapılan işin sökülmesi gibi küçük hatalarla karşılaşana kadar yani aslında, öğrenmesi otuz dakika sürüyor ama ustalaşması –evde yapabilecek kadar- üç saati buluyor diyelim.
- Punch diğer el işlerinden ne gibi özellikleriyle farklı?
-Ekin Başkaraağaç: Yapılması daha kolay diğer el işlerinden. Mesela, kanaviçe de bir nakıştır ama daha ince işçilik gerektirir. Punch ise daha uzun zaman odaklı aslında. Yani iş odaklı değil de zaman odaklı olarak değerlendirebilirim. Bunun dışında, diğer farkları nedir? Matematik yok mesela bu işin içinde. Sevmem için en büyük nedenlerden biri... Bir şey saymıyorsunuz, rastgele batırışlar... İğne batırışları yaptığınızda ortaya güzel bir iş çıkabiliyor ve diğer el işlerinde sabitlemek için düğüm atılıyorken burada biz sabitlemek için punch tutkalı kullanıyoruz. Bunun gibi daha farklı malzemeleri var.

“PUNCH SANATI OLUMSUZLUKLARI OLUMLUYA ÇEVİREN BİR SANAT”
- Punch sanatı ile ilgili ya da diğer el sanatları özelinde eklemek isteyeceğiniz cümleler var mı?
-Ekin Başkaraağaç: Dediğim gibi, Punch benim için karanlık bir dönemimde hayatıma girdi. İşimden yeni ayrıldım, evimi kapattım, ailemin yanına döndüm. Bunlar, hep benim için “bir adım geri “ diye tabir edebileceğim durumlardı. (Punch’ın) Bana bir terapi gibi geldiğinden eminim. Hep öğrencilerime şunu söylüyorum. Burada gelip böyle eski kocasını düşünüp gelip burada o iğneyi kumaşa batıran çok fazla insan var. “Sevmediğiniz birini düşünün ve iğneyi kumaşa öyle batırın” diyorum ve ortaya çok güzel bir doğa resmi çıkıyor mesela ya da bir kedi yüzü çıkıyor. Olumsuzlukları olumluya çevirdiğine inandığım, güzel hisler yaratan bir sanat benim için. İnsanların umutsuzluğa kapıldığı bir döneme girdiğimizden şüpheleniyorum. Bir parça da olsun onlara mutlulukla yapabilecekleri bir beceri kazandırmak benim için çok önemli. Aldığım yorumlar, öğrencilerimle kurduğum etkileşimler daha sonra arkadaş kalabiliyor olmamız bana şunu gösterdi; gerçekten insanların, özellikle benim hedef kitlem olan emeklilerin veya bu işi meslek olarak yapmak isteyen insanların hayatlarında onlara ömür boyu sürdürebilecekleri bir hobi sağlamak bana mutluluk veriyor. Duygularımızın enerji taşıdığına inanıyorum ve onu bir şekilde dışa vurmak – bu herhangi bir sanat dalıyla olabilir ya da sporla da olabilir- çok önemli bence. Çünkü içimizde kaldıkça bir şekilde depresyona itebiliyor bizi. Ülkemizde de depresyon oranları da çok yüksek. Punch bir tığ işi gibi değil, biraz daha böyle düşüncelerinizle kalabileceğiniz ve onları rasyonalize edebileceğiniz bir alan gibi geliyor bana.
- Öğrencilerinizin arasında bu işi sizin gibi mesleği haline getirenler var mı?
- Ekin Başkaraağaç: Elbette var. Şöyle, mesela; kendileriyle birlikte çalışıyorum. Zülal Hanım var, @ze.atelierr hesabının sahibi instagramda. Kendisi ürünleri üretiyor fakat Türkiye’de el işine hak ettiği değer verilmediği için ve kendisi de İngilizce bilmediği için ürünlerini ben kendi web sitemde yayınlıyorum ve küçük bir komisyon karşılığında- aslında amaç onun kalkınmasını sağlamak ve benim mutlu olmam bir yönde aslında- yurtdışına satışlarını gerçekleştiriyoruz ürünlerinin. Onun dışında kendi ürünlerini yapıp satan ve ürünlerinin üstüne punch ile eklemeler yapıp onları güzelleştirmek için gelen insanlar var. Satışa yeni başlayıp ticaret boyutunu benden öğrenmek isteyenler var, benden e-ticaret dersi alan bir öğrencim var.





