Türk ekonomisi 1950’lerden sonra bir türlü ekonomik genel dengesini sağlayamamış, bütçe ve cari açıklar vererek ürettiğinden fazla tüketmeye başlamış bunun sonucunda de ekonomik sorunlarla karşı karşıya kalmıştır.
Ekonomik sorunlar kendini, enflasyon, işsizlik, devalüasyon, iflaslar dolayısı ile yoksullaşma şeklinde gösterir ve nihayette Türkiye’de de öyle olmuştur.
Ekonomik sorunların en önemlisi ve görünür olanı halkımızın da yaşayarak hissettiği gibi enflasyon ve getirdiği yoksulluktur.. Bilindiği gibi enflasyon fiyatlar genel seviyesinin sürekli ve devamlı artmasıdır. Peki enflasyona ne sebep olmaktadır ve nasıl baş edilebilir.
Her şeyden önce şunu belirtelim, enflasyon parasal bir olgudur ve Talep Enflasyonu ve Maliyet Enflasyonu olmak üzere iki şekli vardır. Talep enflasyonuna, piyasaya arz edilen maldan fazla talep gelmesi yol açar. Maliyet enflasyonuna ise, üretimde kullanılan girdilerdeki fiyatların, herhangi bir nedenle -enerji ve hammade fiyatlarında mücbir sebepler veya başka nedenler ile- artması sebep olur.
Ekonomi Fakültesi üçüncü sınıf bitirmiş bir öğrenci ve ekonomistler enflasyon sözcüğü ve olgusu ile karşılaştıklarında hemen kafalarında M.V=PQ denklemi canlanır. Denklemi Amerikalı Ekonomist Irvıng Fisher geliştirmiştir. Denklem, bir ülkedeki para miktar ile o ülkede üretilen mal miktarı ve fiyatlar arasındaki ilişkiyi gösterir.
Denklemimiz : M.V=PQ’ dur.
M : Ülkedeki geniş anlamda para miktarını (Banknot ve Demir Para+Vadeli ve
Vadesiz TL ve Yabancı Para Mevduat)
V : Paranın dolaşım hızını ( bir lira yılda kaç kez el değiştiriyor, bir lira ile yılda kaç
ödeme yapılıyor)
P : Mal fiyatlarını,
Q : Ülkedeki mal miktarını gösterir.
Denkleme her mal kendi fiyatıyla çarpılarak girer ve P.Q ülkenin yıl sonu itibariyle Gayri Safi Milli Hasılasını gösterir.
Denklemin sol tarafında yani MV de bir değişiklik,özellikle M’de yani ülkedeki banknot miktarında ve bu banknot miktarının bankalarda yarattığı mevduat miktarında (kaydi para diyoruz) bir değişiklik olduğu zaman denklemin sağ tarafında yani P.Q da, mal miktarını temsil eden Q’da bir artış olmadığı zaman eşitliği sağlamak için P’nin temsil ettiği fiyatlar genel seviyesi artıyor ve dengeyi sağlıyor. Denklemdeki M’nin (Paranın) ve P’nin (Fiyatların) sürekli artması bize enflasyon olarak yansıyor.
M.V=P.Q denklemi ekonomistlerin, para, mal ve fiyat ilişkisini açıkladıkları vazgeçemedikleri bir denklemdir.
1984’lü yıllarda Mülkiye’de Para Politikası Hocamız Bilsay KURUÇ bu denklemi bize öğrettiğinde parayı temsil eden P’nin içerisinde yabancı para, banknot ve mevduatın olabileceğinden hiç bahsetmemişti çünkü o yıllar Türkiye kambiyo kontrollü bir rejimden daha yeni yeni çıkmaya başladığı için piyasada yabancı para banknot ve mevduat pek görülmezdi.
Gelişmiş, paraları tek ve kendilerinin olan ekonomilerde denklemdeki M’yİ ( para miktarını) faiz ile kontrol ederek azaltıp- çoğaltarak fiyatlar genel seviyesini yani P’yi kontrol edebilirsiniz. Çünkü ülke ekonomisinde faizlerin etkili olabileceği tek bir para vardır.
Ama ülke ekonomisi çok paralı ise, bankalardaki paranızın-mevduatınızın çok önemli bir kısmı yabancı paralardan oluşuyor ise yani Dolar ve Euro mevduattan oluşuyor ise M.V=PQ denkleminde M’nin temsil ettiği para miktarını faiz artışları ile kontrol edemeyebilirsiniz, özellikle ülke ekonomisi cari açık veriyorsa.
Bütçe açığını hükümetler Cari açığı devletler verir ve her ikisi de kazandığından çok harcama anlamına gelir. Enflasyonun da temel nedeni budur kazandığından çok harcamak, bunu da para basarak finanse etmek.
Bütçe açığında para basarak, parayı çoğaltıp enflasyona neden oluyoruz peki cari açık enflasyonu nasıl tetikliyor. Denklemde parayı temsil eden M’nin içerisinde yabancı para mevduatlarının da olduğunu belirtmiştik. Cari açık veren bir ülkenin, bu açığını kapatması için rezerv paraya-dolara ihtiyacı olur, çünkü o yıl ülke, mal ve hizmet, ithalatını karşılayacak kadar mal ve hizmet ihraç edip rezerv para-dolar kazanamamıştır. Cari açığını kapatmak için iç ve dış piyasalardan dolar talep edilmesi sonucu ister istemez dolar/TL fiyatı artacaktır bu da denklem içerisinde yer alan yabancı para mevduatlarının değerini TL cinsinden yükseltecektir dolayısı ile M.V=P.Q denklemi içerisinde yer alan parayı temsil eden M’yi yukarı ittirecek yani paranın çoğalmasını sağlayacaktır, eşitliğin sağlanması için Q_mal artışı yapamadığınız için tepki en kolay artan P-fiyat yükselişleri ile gelecektir.
Cari açık verildiğinde, eğer borç bulunabiliyor veya sermaye girişleri ile bu açık kapatılabiliyorsa yalnız enflasyon ile karşılaşılaşılır yok eğer bu cari açığı kapatacak rezerv para bulanamıyorsa o zaman devasa devalüasyon ve hiper enflasyon ile karşılaşılaşılır, buna da Ekonomik Krız denir ve İMF’nin kapısı çalınır.
Dolayısı ile sürekli CARİ AÇIK veren çok paralı ekonomilerde sürekli enflasyon kaçınılmazdır, yirmi yıldır ülkemizde olan da budur. Bütçe disiplinini sağlasanız ve cari açığınızı borçlanma ile karşılasanız bile ihraç ettiğiniz mal ve hizmetten fazlasını ithal ettiğiniz için yarattığınız rezerv para talebi sonucu artan yabancı para fiyatları, sizin para arzınızı yükseltir bu da enflasyona neden olur. Enflasyona yabancı para mevduatının TL karşılığının artması neden olduğu için başta faiz olmak üzere tüm para politikalarınız bu enflasyonu önlemede etkisiz kalır.
Enflasyonu önlemek için Bütçe açığını kapatmak (Mali Displin) yetmez Cari Açığı da kapatacaksın.