GONCAGÜL KONAŞ
Yıldız Teknik Üniversitesi mezunu Filografi Sanatçısı Yahya Sırrı Turgut, dört yılı aşkın süredir sürdürdüğü “ip sanatı” yolculuğunda hem sabrı hem de yaratıcılığıyla dikkat çekiyor. Avrupa’da eğitim amacıyla doğan filografiyi Türkiye’de sanatsal bir boyuta taşımaya çalışan Turgut, bu alanda akademik çalışmalar yürütüyor ve atölye eğitimleriyle gençlere ilham veriyor. Turgut, “Filografi Türkiye’ye basitleştirilmiş bir şekilde girdi, ben bu sanatı hak ettiği derinliğe ulaştırmak istiyorum.” dedi.
Yıldız Teknik Üniversitesi’nde lisans ve yüksek lisans eğitimini tamamlayan filografisanatçısı Yahya Sırrı Turgut, dört yılı aşkın süredir sürdürdüğü ip sanatı yolculuğunu, Türkiye’de bu sanatın gelişimini ve geleceğe dair hedeflerini anlattı.
“SANAT YOLCULUĞUM ATÖLYE DERSLERİYLE BAŞLADI”
Turgut, filografiyle tanışma sürecini şöyle anlattı: “İp sanatına ortalama dört yıldan biraz daha fazladır ilgileniyorum. İlk başta atölye dersleriyle başlayan yolculuğum, çevrem ve okulum gereği galerilerle, sergilerle, fuarlarla tanışmam ve düzenlememle birlikte bir sanatçı kimliğine bürünmem gerekti.”
Sanatla olan bağının çocukluk dönemine uzandığını belirten Turgut, farklı alanlarda kendini denediğini ifade ederek, “Bir dönem yağlı boya, diorama ve heykelle uğraştım. Birkaç disiplini denedim. Sonra daha ulaşılmaz, daha farklı ne olabileceğini düşünürken ip sanatıyla, yani bizdeki versiyonuyla filografiyle ilgilenmeye başladım.” şeklinde konuştu.
“FİLOGRAFİ, AVRUPA’DA EĞİTİM AMACIYLA DOĞMUŞ BİR SANAT DALI”
Sanatçı, filografinin tarihçesine ve kökenine de değinerek, “Bu sanat aslında Avrupa’da 1970’lerde öğrencilerin geometrik desenleri, şekilleri öğrenmesi amacıyla ortaya çıkmış. Zamanla sanat potansiyeli fark edilerek, daha estetik ve sanatsal bir yöne evrilmiş.” dedi.
Kendisinin de bu evrimin bir parçası olarak filografiyi farklı bir noktaya taşımaya çalıştığını söyleyen Turgut, “Ben de ilk başta manzaralarla başladım. Daha az kompozisyon içeren portrelerle ilerledim. Zamanla siyah beyazlardan renklere, karelerden yuvarlaklara geçerek bu sanatın sınırlarını genişlettim.” ifadelerini kullandı.
“FİLM SEKTÖRÜYLE SANAT BİR NOKTADA KESİŞTİ”
Turgut’un yüksek lisans tezi de sanatla yakından ilişkili bir konuydu. “Yüksek lisans tezim Türkiye ve Hollywood film sektörlerinin sanat departmanları üzerineydi” diyen Turgut, bu süreçte önemli bir eksikliği fark ettiğini belirtti: “Akademik anlamda bu konuda Türkiye’de yazılmış herhangi bir kaynak olmadığını gördüm. Ben de bu alanda Türkiye’de yapılmış ilk makale ve tezi yazdım. Tezim yayınlandı, ayrıca hakemli dergide bir makalem de yayımlandı.”
“FİLOGRAFİ TÜRKİYE’YE BASİTLEŞTİRİLMİŞ BİR ŞEKİLDE GİRDİ”
Türkiye’de filografinin çok az kişi tarafından icra edilmesinin nedenini anlatan Turgut, şu değerlendirmeyi yaptı: “Bir defa bu sanatı öğrenebileceğiniz yer neredeyse yok. İkincisi, 2000’lerin başında Türkiye’ye geldiğinde bu sanat ‘filografi’ diye adlandırılıp çok daha basit bir versiyona dönüştürülmüş. Bizdeki versiyonda sadece çivilerle göz şekli oluşturulup içi örülüyor. Oysa benim uyguladığım yöntem çok daha karmaşık; gördüğünüz her şey iplerin çizgisel hareketinin sonucu ortaya çıkıyor.” şeklinde değerlendirmelerde bulundu.
Zorluk seviyesinin, bu sanatın yaygınlaşmasının önünde bir engel olduğunu da vurgulayan Turgut, “Bizim insanımız biraz daha kolay öğrenilebilir şeylere yöneliyor. Filografi kursları olduğu için insanlar genelde o alana kayıyor.” dedi.
“EĞİTİM FAKÜLTESİNDE VE DIŞARIDA WORKSHOPLAR DÜZENLİYORUM”
Sanatçı, bu alandaki farkındalığı artırmak amacıyla eğitim çalışmalarına da yer verdiğini belirterek, “Düzenlediğim workshoplar hem eğitim fakültesinde hem de dışarıda devam ediyor. Öğrencilere ve küçük yaştaki çocuklara geometrik şekilleri sevdirmek, bu sanatın temellerini öğretmek amacıyla atölye çalışmaları yapıyorum. Bu, 1970’lerde Avrupa’da bu sanatın ortaya çıkış amacına da uygun bir yaklaşım.” ifadelerini kullandı.
“HEDEFİM KENDİ ATÖLYEMİ AÇIP BU SANATI DÜNYAYA TANITMAK”
Filografi sanatını akademik ve sanatsal düzeyde yaygınlaştırmayı hedeflediğini belirten Turgut, geleceğe dair planlarını şu sözlerle dile getirdi: “Doktora yapıp ardından kendi atölyemi açarak küçük gruplara dersler vermek, uluslararası fuarlarda ve sergilerde bu sanatın uygulayıcısı olarak yer almak istiyorum. Hem öğretmek hem de bu sanatın bilinirliğini artırmak öncelikli hedefim.”
“BEŞ KİLOMETRE İP, BOLCA SABIR”
Turgut, filografi çalışmalarında kullandığı teknik detaylara da değinerek, “Beş kilometre ip var siyah-beyaz çalışmalarda. Renkli yuvarlaklarda yedişer kilometre ip kullanıyorum ama kareleri hesap edemedim.” dedi. Uzun süren çalışmaların sabır gerektirdiğini belirten sanatçı, “Artık alıştım. Çok da yormuyor.” diyerek sözlerini tamamladı.




