Bir yıldan beri Cezaevinde tutuklu bulunan İstanbul Esenyurt’un CHP’li Belediye Başkanı Kürt asıllı Prof. Dr. Ahmet Özer’i serbest bıraktılar. Ahmet Özer, ilk tutuklanan belediye başkanlarındandı, yüklenen suçları ise CHP ile “Kent Uzlaşısı” kapsamında belediye başkanı seçilmiş olması ve geçmişte PKK terör örgütüyle ilişkisinin saptanmasıydı.
Cezaevi çıkışında açıklamalarda bulunan Ahmet Özer, PKK ile başlatılan barış sürecinin, tahliyesinde etkili olduğunu belirtiyor; bu sürecin başlatılmasında öncü olan MHP lideri Devlet Bahçeli’ye teşekkür ediyor ve diğer belediye başkanlarının da bir an önce özgürlüklerine kavuşması dileğinde bulunuyor.
Uzun yıllar aradan sonra Adıyaman’da seçimi CHP’ye kazandıran Kürt asıllı avukat ve eski CHP Milletvekili Abdurrahman Tutdere de bir takım suçlamalarla cezaevine alınmış, bir süre sonra da PKK ile barış sürecinin başlatılması üzerine tahliye edilmiş, arkasından da belediye başkanlığı görevine dönmüştü.
Mardin Belediye Başkanı Kürt kökenli Ahmet Türk de üç kez seçilen ve her defasında açığa alınarak yerine kayyum atanan bir belediye başkanıydı ve son kez PKK ile başlatılan “Terörsüz Türkiye” sürecinde önemli rol oynamış sonra da görevine iade edilmesi gündeme gelmişti; Ahmet Türk açıklama yapmış, “Bu kadar çok belediye başkanı ve siyasiler cezaevinde iken benim göreve dönmem doğru olmaz” demişti.
Şimdi sırada, daha önce aldığı kararları umursanmayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin son verdiği kararı dikkate alınarak, Kürt siyasetçi Selahattin Demirtaş’ın bırakılması var, arkasından Bahçeli’nin deyimi ile ‘Kurucu Önder Apo’ya ve diğer PKK’lilere sıra gelecek...
Pekiyi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu da Kürt kökenli olsaydı, “Terörsüz Türkiye” teması ile başlatılan ve Kürt kökenli siyasilere uygulanan bu özgürleştirme furyasından onu da yararlandırırlar mıydı?!..
Bana göre asla!
Çünkü tüm senaryoların, muhalefetin en güçlü Cumhurbaşkanı Adayı CHP’li İmamoğlu’nu bitirmek üzere kurgulandığı, apaçık anlaşıldı artık. DEM Parti’yi, PKK’lileri, dolayısı ile Kürt kesimini, Cumhur İttifakı’nın potasına çekecekler; Anayasa değişikliği dahil, türlü siyasal hesaplarla İttifak’ı, daha doğrusu Erdoğan iktidarını, Emr-i Hak vaki olana kadar sürdürecekler.
Ancak göremedikleri ve bilemedikleri bir gerçek var ki, burada dostane belirtmek istiyorum, DEM Parti ve siyasal Kürt kesimleri, cezaevlerindeki yandaşlarını kurtarabilmek umuduyla bu hesaplara sahip çıksalar, destek verseler de Kürt kesiminde 23 yıllık Ak Parti iktidarına zerre kadar güven kalmadığı apaçık görülüyor. Kürtler, 2009’larda başlatılan Açılım ve Barış süreçlerinde nasıl kullanıldıklarını, siyasal hesapların tükenmesi üzerine nasıl bir soykırıma uğradıklarını asla unutamıyorlar.
Şimdi, “Görmüştüm, duymuştum, öyle söyleniyor...” iftiraları ile hatta “Casusluk Suçlaması” ile Muhalefetin Cumhurbaşkanı Adayı CHP’li Ekrem İmamoğlu hakkında iki bin yılı aşkın ceza istenen davalar açılıyor. Bilim ve teknolojileri ile kılcal damarlarımıza kadar sızmış olan, hatta Kozmik Oda’ya girip delik deşik eden iç ve Dış Güçlerin, İmamoğlu’nun Casusluk bilgilerine ihtiyaçları kaldı mı ki?!..
Bu satırları karaladığım sıralarda Azerbaycan-Güristan sınırında askeri kargo uçağımızın düştüğü ve 20 askerimizin şehit olduğu haberleri yüreklerimizi dağlıyor. Bu haber üzerine iktidarın şaşmaz savunucularından gazeteci Cem Küçük, uçak kazasının, Ekrem İmamoğlu ile ilişkili olabileceğini öne süren açıklamada bulunuyor, sosyal medyada büyük tepki topluyor.
Bu uçak kazasında da, dış güçlerin veya iç güçlerin parmağı var mıdır, yok mudur, sorularının yanıtlarının bulunabileceğini pek sanmıyorum ama, bekleyip göreceğiz. Suriye sınırında Rus savaş uçağını düşürdüğümüzde Ak Parti iktidarındakilerin, “Ben talimat verdim, sen talimat verdin” tartışmalarının arkasından, “Rus uçağını FETÖ düşürmüş” gibi bir sonuç çıkması da büyük olasılıktır.
Hani bir söz vardır, “Sadece kendi acısını hisseden herhangi bir canlıdır, başkalarının acısını da hisseden ise insandır.” Ülkemizde hak, hukuk, adalet toplumun büyük kesimlerinde vicdanları sızlatırken, siyasal hesaplar uğruna yavaş yavaş insanlığımızı da yitiriyoruz.Çok yazık.