1893 Yılında Bulgaristan’ın Tataratmaca köyünde doğan İsmail Hakkı Tonguç, 23 Haziran 1960 yılında Ankara’da öldü. Tonguç, Türk Eğitim ve Aydınlanma tarihinin en büyük hamlesi Köy Enstitülerini kurmadan önce Türkiye’deki 40000 köyden, 6000 köyü bizzat ziyaret etmiş, köyün ihtiyaçlarını saptamıştı. Yoksul ve yetim büyüyen Tonguç , bu nedenle savaştan çıkmış, Anadolu insanın ve yetim kalan köy çocuklarının ihtiyaç ve hissiyatlarını çok iyi biliyordu.
Türkiye Cumhuriyetinin en büyük aydınlanma hareketi olan Köy Enstitüleri’nin mimarı İsmail Hakkı Tonguç, 1938 yılında Hasan Ali Yücel’in Milli Eğitim Bakanı olmasından sonra başarıyla sonuçlanan Köy Eğitmenleri ve Köy Muallim Mektepleri denemelerinin de sonuçlarından da yararlanarak Milli Eğitim Bakanı Hasan A. Yücel ile Köy Enstitüleri yasasının taslağını hazırladılar, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’yü de ikna ederek 17 Nisan 1940 da yasasını , toprak ağası olan milletvekillerinin homurdanmalarına rağmen TBMM den geçirdiler.
Köy Enstitüleri yasasının çıkmasıyla Anadolu Coğrafyasına eşit dağılımı ile İkinci Dünya Savaşının yokluk yıllarında 21 Köy Enstitüsünün yapımı bizzat başlarında öğretmenleriyle hummalı bir şekilde öğrenciler tarafından yapılmaya başlandı. Böylelikle Avrupa’da trenler Nazi Kamplarına insan taşırken, Türkiye’de trenler yoksul köy çocuklarını umuda taşımaya başladı.
Sonuçta, 5 yıl sonra Türkiye’nin her tarafına eşitlikçi biçimde dağılmış 21 Köy Enstitüsü , 2. Dünya savaşının yokluk yıllarında tamamlandı. Yaparak yaşayarak üreterek Eğitim Modeli hayata geçirildi. Köy Enstitüleri pozitif ayrımcılık yaparak kız öğrencilerin okumasına öncelik verdi. Ancak 2.Dünya savaşının bitmesiyle yeni bir Dünya Düzeni kuruldu. Soğuk Savaş süreci başladı. Yaşanan İç ve dış gelişmelerin baskısıyla Türkiye’de bizzat İsmet İnönü tarafından çok partili rejime geçme adımları atıldı. Sonrasında, kurucuları, Adnan Menderes. Emin Sazak, Kinyas Kartal ve Calal Bayar gibi toprak ağaları olan Demokrat Parti(DP) hükümeti tarafından 27 Ocak 1954 yılında Öğretmen Okullarına dönüştürülerek kapatıldı.
İSMAİL HAKKI TONGUÇ KİMDİR?
Bulgaristan'ın Silistre kentinin Tatar Atmaca köyünde (bugünkü adı:Sokol) doğdu.Sekiz kardeşin en büyüğü olduğu için bütün yük omuzlarındaydı. Aç karınlarını doyurmak için harman altında sapların arasında tek tek buğday tanelerini topladı. Evde herkes onun yolunu gözlemekteydi.
Bazen bir avuç, bazen bir tas buğdayla evine döner. Bir avuçla eve döndüğünde, sanki suç işlemiş gibi annesinin gözlerine utancından bakamaz, o gün bir bahane bulur, evden ayrılırdı.Annesi bir avuç buğdayla çorba yapıp, kardeşlerini doyurana kadar da eve dönmez, aç uyur. Yeter ki kardeşleri 'açım' demesin!.. Baraka gibi bir evde yaşarlardı, evin üstünü bulabildiği tenekelerle kapatabildiği kadar kapatmıştı. Bir sabah kalktığında, yağan yağmur, küçük kardeşinin beşiğini doldurmuştu. O kardeşini kaybetti.
1914'de öğrenimine devam etmek üzere tek başına İstanbul'a geldi.
Maarif Nazırı Şükrü Bey tarafından parasız yatılı öğrenci olarak Kastamonu Muaallim Mektebine gönderildi. Sabah olduğunda okulun kahvaltısına kalktı, 'karnımı ilk defa 21 yaşında doyurabildim' demişti. Ardından Birinci Dünya Savaşının zor yılları geldi.
Önce öğretmenlik yaptı, sonra 1935'de 'İlköğretim Genel Müdürü' oldu... Çatısı olmayan evde kardeşini kaybetmişti. Onu hiç unutmadı. Sık sık at'a biner, köy okullarını ziyaret ederdi.
Bir gün yağmur yağarken bir köy okuluna gitti, içeri girdi. Kim olduğunu söylemedi.
Öğretmen çocukları çatının akmayan yerine toplamış yumak olmuşlardı.
‘Eyvah' dedi, 'bu öğretmen, yürekli bir öğretmen ama belli ki köy enstitüsü mezunu değil.'
‘Çocuklar' dedi, 'bana bir merdiven bulabilirmisiniz?' Birisi, 'ben bulurum' dedi. Merdiven geldi, çatıyı bir yağmur damlası akmayacak hale getirdi. Oradan ayrılırken, öğretmenin cebine kartını bıraktı. Atına bindi, şiddetle yağan yağmura aldırmadan yoluna devam etti. Öğretmen elini cebine attı, kartı çıkardı, okudu. Şöyle yazıyordu:
İsmail HakkıTonguç- İlk Öğretim Genel Müdürü
Kartın arkasındaki yazı da şöyleydi: Çatı yeniden yağmur akıtırsa, bana mektupla yazabilirsin.'
İşte bir öğretmen, bir idealist, bir eğitim devrimcisi...İşte yokluklar içinde Türkiye Cumhuriyetinin altın kuşağı 68 ve 78 gençliğinin, akıl ve bilimin aydınlık ışığında, onların insana, doğaya, tüm öteki canlılara duyarlı, merhametli, sevgi dolu, özgüvenli, kişilikli, erdemli bireyler olmaları için emek veren, onları yüksek insanlık değerleri ile donatan ,Köy Enstitülü öğretmenlerimizin yetişmesinde enbüyük emeği olan Köy Enstitülülerinnin kurucusu ve Öğrencilerinin deyimi ile TONGUÇ BABA’ nın hikayesi…
Ve Yaşar Kemal’e atfedilen son bir söz:
‘Türklerin Dünya uygarlığına en önemli iki katkısından biri Mazlum Milletlere örnek olan Türkiye Cumhuriyeti diğeri Köy Enstitüleridir’.
Köy Enstitülerinin mimarı ve 23 Haziran 1960 yılında vefat eden ‘Tonguç Baba’ nın anısına ve aydınlanma mücadelesine saygı ve minnetle…