Son zamanlarda çevremde sıkça duyduğum cümlelerden biri şu: “Eskiden böyle şeyler olmazdı. Hemen ardından da “Ahlak elden gitti.’’ deniyor.
Bu serzenişler sadece yaşlılardan değil ebeveynlerden, öğretmenlerden de yükseliyor.
Gerçekten de soralım: Değerlerimiz yok mu oluyor, yoksa olan biteni daha görünür kılan bir çağda mı yaşıyoruz?
İnsan davranışlarını anlamak için yalnızca olanlara bakmak yetmez.
Onları doğrudan analiz etmek, koşulları da incelemek gerekir.
Ahlaki yargılar doğuştan gelen bir özellikten çok, zaman içinde şekillenen bir öğrenme sürecinin ürünüdür.
İnsan çevresinden ne görüyorsa ona göre bir doğru-yanlış sistemi geliştirir.
Bu gelişim, küçük yaşlardan itibaren başlar ve yaşadığımız ortamla doğrudan ilişkilidir.
Günümüzde toplumsal değerlerin hızla değişmesi bireysel ahlak anlayışını da sallamaya başladı.
Dijital dünyada duyguların ağırlığı azaldı.
İnsan insana temas azaldıkça, başkasının ne hissettiğini anlamak da zorlaştı.
Bu durum da empati eksikliğine, dolayısıyla ahlaki duyarlılığın zayıflamasına neden olmakta.
İnsanlar artık bir yanlış karşısında “Bu yanlış mı?’’ demekten çok “Beni ilgilendiriyor mu?’’ diye soruyor.
Ahlakın bireysel bir vicdan meselesi olduğu düşünülse de aslında çevrenin etkisi çoğu zaman göz ardı edilir.
Yapılan psikolojik gözlemlerden biri, insanların acil bir durumla karşılaştıklarında yalnız olduklarında daha hızlı tepki verdiklerini ancak etraflarında başka kişiler varsa yardım etme olasılıklarının düştüğünü ortaya koyuyor.
Bu durum bireyin sorumluluk duygusunu kalabalıkla birlikte bastırdığını gösteriyor.
Herkes birbirine bakıyor ama kimse harekete geçmiyor. Çünkü kişi “nasıl olsa bir başkası müdahale eder’’ diye düşünerek geri çekilmektedir.
Böylece ahlaki bir davranış sergilemek yerine pasif kalmak normalleşiyor.
Bu durum insanların doğru olanı bilse bile sosyal ortamın etkisiyle susmayı tercih ettiğini gösteren çarpıcı bir örnektir.
Ahlak ne bir yasa maddesidir ne de başkalarının dayatmasıdır.
Ahlak, insanın kendi iç sesiyle yüzleştiği yerde başlar.
Her şeyin hızla değiştiği bir dönemdeyiz.
Değerler kaybolmuyor ama gürültü arasında sesleri kısılıyor.
“Ahlak elden gidiyor’’ demeden önce kendi elimizdekini ne kadar koruduğumuzu düşünmek gerek.
Çünkü toplumun vicdanı bireyin susmayan iç sesiyle şekillenir.
Ahlak Gidiyor mu, Yoksa Biz mi Göz Yumuyoruz?
Sera Aydaş
Yorumlar (1)