İngiltere’nin kurucu mitolojisi Kral Arthur ve yuvarlak masa şövalyeleridir. Kral Arthur önderliğinde yuvarlak bir masa etrafında...

İngiltere’nin kurucu mitolojisi Kral Arthur ve yuvarlak masa şövalyeleridir. Kral Arthur önderliğinde yuvarlak bir masa etrafında bir araya gelen şövalyelerin haksızlık ve hukuksuzluğa karşı savaşması, halkı koruması ve adalet dağıtması bu efsanenin ana konusudur.

Masa yuvarlaktır çünkü her bir şövalye eşittir, eşit söz sahibidir, bu masada kararlar ortak akıl ve özgür irade ile alınır. Kral Arthur sadece bu masadaki eşitler arasında birincidir ama asla ve asla kesin hüküm sahibi, bir tek adam ya da tiran değildir.

Bir masa etrafında ortak akıl ve özgür irade ile alınan kararların despotizme ve tiranlığa geçit vermemesi, halkın hak ve özgürlüklerinin korunması, adaletin sağlanması açısından demokratik bir yönetimin olmazsa olmazıdır.

Bir kraliyet olmasına rağmen İngiltere’de gözlemlenen demokratik yönetimin ruhu işte bu eşitlikçi efsaneye dayanır.

Peki, bu efsane hangi tarihi köklere uzanır?

Son arkeolojik bulgular bize Kral Arthur ve şövalyelerinin Roma döneminde lejyoner atlı askerler olarak Britanya adasında görevlendirilen Sarmat süvarileri olduğunu gösteriyor.

Sarmatlar Asya bozkırlarının atlı efendileri olan, binicilik ve savaşçılıkları ile nam salmış bir halktı. Bulgular bize Sarmatların kurt başlı tuğ kullanan Türk kökenli bir halk olduğunu göstermektedir. İngiltere’de Grosvenor Müzesinde bulunan kurt başlı tuğ kullanan bir Sarmat süvariyi gösteren mezar taşı gibi birçok arkeolojik kanıt da bu tezi doğrulamaktadır.

Bu kökenden hareketle Türk kavimlerindeki kurultay töresi, kurultaydaki eşitlikçi yapı ve Kağanın dahi törenin üstünde olmaması gibi yönetimde esas olan ilkelerin İngiltere’ye de taşındığı ve demokratikliği ile bilinen İngiliz yönetim biçiminin ve demokrasi kültürünün belirlenmesinde etkili olduğu düşünülmelidir.

Bu konuya elbette İngiltere tarihinden bir kesit sunmak için girmedim, bu gün ülkemizde tesis edilmiş bulunan tek adam rejimi ve bu rejimin yarattığı hukuksuzluğa karşı yuvarlak bir masa etrafında toplanmış altı lider hak, hukuk, adalet için savaşıyor…

Tek adam rejiminin ülkemizde yarattığı hukuksuzluk, adaletsizlik ve yoksulluğu ortadan kaldırabilmek için aynı yuvarlak masa şövalyeleri gibi eşitlikçi bir yapı kurulmuş bulunuyor. Bu masa despotizme karşı hak, hukuk adalet mücadelesi veriyor.

Kurulan bu masada herkes görüşlerini serbestçe dile getirebiliyor, kararlar ortak akıl ve özgür irade çerçevesinde alınıyor.

Fakat ne yazık ki bu eşitlikçi masada her konunun özgürce tartışılıyor olabilmesi bazıları tarafından eleştiriliyor, özellikle ataerkil kültürden gelen tabiri caizse kodumu oturtan, konuştu mu susturan, her kararı tek başına veren despot lider figürlerine alışık kitleler tarafından fazlasıyla yadırganıyor.

Ülkenin bir kesim ahalisi kararların tek bir adamın iki dudağı arasından çıkmasına ve hiç tartışılmadan uygulanmasına şaşırmıyor ve hatta bir masa etrafında toplanan farklı fikirlerden birçok insanın alınacak kararları uzun uzadıya tartışması ve herkesin görüş beyan edebilmesi garipseniyor dahi olabilir.

Ama emin olun garipsenecek hiç bir durum yok, tam aksine normali budur!

Bir devlet için önemli olan hızlı hareket etmek değil, yanlış yapmamak, yanlış karar almamak ve yanlış eylemlere girişmemektir. Durmadan yanlış kararlar alıp, yanlış işler yapmak sonra da çıkıp “kandırıldım Allah affetsin demek” devlet yönetiminde asla kabul edilemez.

Devlet yönetiminde doğru olan kararların uzun uzadıya tartışılması, en aykırı fikirlerin bile dinlenerek dikkate alınması ve bu şekilde alınacak kararlar ile devletin yanlış yapmasının önlenmesidir.

İktidar yolculuğuna çıkmış ve önümüzdeki seçimlerin favorisi olan altılı masanın tüm liderlerine hak hukuk adalet mücadelesinde sonuç alabilmek için tiranlaşmayı engelleyici, eşitlikçi yöntemlerin sonuna kadar kullanılmasını ve denge denetleme mekanizmalarının muhakkak sağlıklı bir şekilde kurulup işletilmesini hararetle tavsiye ediyorum.

Bugün bulundukları yol doğru yoldur, uyguladıkları yöntem doğru yöntemdir sonuna kadar bu yol ve yöntemden ayrılmamalarını diliyorum. Bu yol sayesinde Türkiye’nin demokratik bir yönetime kavuşması mümkün olacaktır.