TOBB tarafından yapılan açıklamaya göre, Türk kahvesinin tescil süreci üç aylık değerlendirmenin ardından tamamlandı. Bu kararla birlikte Türk kahvesi, “Traditional Speciality Guaranteed” (Geleneksel Ürün Adı) olarak resmi kayıtlara geçti.
Türk kahvesinin “geleneksel ürün adı” olarak tescillenmesi, Türkiye açısından bir ilk olma özelliği taşıyor. Daha önce Avrupa Birliği’nde koruma altına alınan Türk ürünleri hep “coğrafi işaret” kategorisinde değerlendirilmişti.
Açıklamada, “Kültürümüzün en köklü sembollerinden biri olan Türk kahvesi, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde de yer alıyor. 500 yıllık geçmişiyle sadece bir içecek değil, misafirperverliğin, sohbetin ve dostluğun simgesi” ifadeleri yer aldı.
Bu tescil kararıyla birlikte Türk kahvesi, hem kültürel kimliğin hem de gastronomik mirasın en güçlü temsilcilerinden biri olarak Avrupa’da da koruma altına alınmış oldu.
Türk Kahvesi Geleneği Nereden Çıktı? Nasıl çıktı?
Türk kahvesi geleneği, 16. yüzyılın ortalarına, Osmanlı İmparatorluğu dönemine uzanır. Kahve, ilk kez Yemen’den İstanbul’a getirildi. O dönemde Yemen Valisi Özdemir Paşa, Yemen’de tanıştığı kahveyi İstanbul’a getirdiğinde, kısa sürede saraydan halk kahvehanelerine kadar yayıldı.
İlk kahvehaneler, 1550’li yıllarda Tahtakale’de açıldı. Bu kahvehaneler yalnızca kahve içilen yerler değil, aynı zamanda sohbetin, edebiyatın, siyasetin ve sanatın merkezi haline geldi.
Türk kahvesi, zamanla özel pişirme tekniği ve sunum ritüelleriyle diğer kahvelerden ayrıştı. Cezvede, kısık ateşte pişirilen kahve köpüğüyle birlikte fincana alınır; yanında su ve lokumla ikram edilir. Bu ritüel, misafirperverliğin ve dostluğun bir sembolü haline geldi.
Bugün Türk kahvesi, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde yer alıyor ve sadece bir içecek değil, bir yaşam kültürü olarak kabul edilir.
Kısacası, Türk kahvesi geleneği Yemen’den gelen kahve çekirdeklerinin, Osmanlı zarafeti ve Anadolu misafirperverliğiyle harmanlanmasıyla ortaya çıktı.





