Tamam, tamam bende biliyorum şimşek herhangi bir yere düşmez, düşemez. Şimşek adını verdiğimiz doğa olayı elektrik yüklü bir bulut ile diğer bir bulut arasında gerçekleşen elektrik boşalmasıdır. Bulut ile yeryüzü arasında oluşan elektrik boşalmasına ise yıldırım denir, dolayısı ile doğa kanunlarına göre şimşek değil yıldırım düştü demek gerekir!

Amma ve lakin benim bahsettiğim şimşek elektrikle ilgili değil ekonomi ve siyasetle ilgili, anlatmaya çalıştığım konu ise elektrik etkisi değil Mehmet Şimşek etkisi…

Gördüğüm kadarı ile bu sefer de çiftçiler çarpılmış bulunmaktadır...

Demedi demeyin bu iş böyle giderse millet çiftini çubuğunu bozar gider…

Konu yeni açıklanan buğday ve arpa alım fiyatları.

Gece yarısı açıklanan hububat alım fiyatları çiftçiler tam anlamı ile şok olmuş bulunuyor. Memlekette gerçek enflasyon % 120 seviyesindeyken yapılan artışlar % 3,6 ile %12 arasında kaldı. % 50 - 75’lik zamlı fark ödemesi bir yıl sonra yapılacağından zaten enflasyon tarafından kemirilecektir, bu durumda ise çiftçinin kaybı çok ama çok büyük.

Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, ekmeklik buğday alım fiyatı ton başına 9 bin 250 lira, makarnalık buğday ton başına 10 bin lira. Arpa alım fiyatı ise ton başına 7 bin 250 lira olarak açıklandı.

Aslında bu açıklanan fiyat; bana satma, ben almak istemiyorum git tüccara sat anlamına gelmektedir.

Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı olan çiftçilere ise buğdayda ton başına 1.750 lira, arpa için ton başına 750 lira fark ödemesi (prim) yapılacak. Hatırlatmak isterim ki çiftçiler, 2023 yılında buğdayda ton başına 1000 lira, arpada 500 lira olan fark ödemesini hasattan tamı tamına bir yıl sonra alabilmişti.

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bahse konu açıklamasında Dâhilde İşleme Rejimi kapsamında buğday ithalatının 21 Haziran’dan 15 Ekim’e kadar yasaklandığı, yurtiçinde üretilen buğdaydan elde edilen un ihracatının serbest bırakıldığı ve buğday arpa ihracatının da kontrollü olarak serbest bırakıldığı ifade ediliyor.

İktidar “Ekilmedik bir karış yer bırakmayın”, “Sen yeter ki üret” diyerek çiftçiyi masrafa, borca soktu şimdi ise naçar ortada bıraktı ve sonuçta ektiğine ekeceğine pişman etti. 

Peki, bu kararın arkasında yatan strateji nedir?

TMO çok ama çok düşük maliyetin altında fiyat verince çiftçi malını mecburen tüccara satmak zorunda kalacak. İthalat da yasaklandığı için tüccar da bu malı almaya zorlanacak. Bu noktada TMO’nun kasasından mal almak için para çıkmayacak. İthalat da yasaklandığı için döviz bulmak da gerekmeyecek hatta ihracat da serbest bırakılınca döviz girişi bile olup rezervlere destek sağlanacak diye düşünülüyor.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar ise kuru şartlarda üretimi yapılan buğdayın ortalama maliyeti geçen yıla göre yüzde 62 oranında artarak kilogramı 10 lira 87 kuruş olarak tespit edildi diye konuşmuştu.

Bu noktada belirlenmiş olan hem ekmeklik buğday alım fiyatı (ton başına 9 bin 250 lira) ve hem de makarnalık buğday (ton başına 10 bin lira) maliyetin çok altındadır.

Üstelik bu maliyete çiftçiler itiraz etmekte ve maliyetin çok düşük hesaplandığını söylemektedirler.

Türkiye’de maliyetler yüksek ama şaşırtıcı bir şekilde uluslararası piyasada buğday fiyatları daha da düşük bakın:

Rus Ekmeklik Buğday 248 $/Ton - 7.998 TL/Ton

Ukrayna Ekmeklik Buğday 235 $/Ton - 7.567 TL/Ton

Amerika ve AB’de de fiyatlar pek farklı değil 

Bunun anormal durumun sebebi ise kurların doğru noktada olmamasıdır! 

Kurlar doğru noktada olmayınca Türkiye birçok üründe aşırı pahalı kalmaktadır buda dış pazarda rekabet şansını neredeyse tamamen ortadan kaldırmaktadır.

Bu belirlenen fiyat ve kurallar çerçevesinde sadece çiftçinin değil makarna ve un gibi işlenmiş ürünler üretenlerin de aşırı derecede zarar göreceği ortadadır.

İktidarı girdikleri bu yanlış yoldan acilen dönmeye davet ediyorum…