İnsanlar hayatın telaşı içinde nefes almadan koşturup duruyor.Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamaya çalışıyor.Oysa yaşamında bir bitiş saati var.Bunca koşturmaca,karşısındakilere,doğaya,hayvanlara kötü davranma, zamanı gelince ne kadar anlamsız oluyor.

“Dünyayı güzellik kurtaracak”“Gülmek devrimci bir eylemdir”bu sözler boşuna söylenmiş sözler değil.
Günü,saati dolu dolu yaşamak gerekiyor.Yaşamın tekrarı yok.Ne yaşarsak kar diyoruz.

Sabah uyandığında,güneşin ışıkları odana doluyorsa ve içinde yaşama sevinci varsa. Yüzünü yıkamak için banyoda aynaya bakıp gülebiliyorsan.
Kahvaltıda ince belli bardağında çayını,kahveni sıcaklığını ve tadına varabiliyorsan. Sokağa çıktığında bahçe duvarında gülen gözlerle okşanmayı bekleyen kediye dokunup,karşılığını alıyorsan.

Parkta yürürken çantanda taşıdığın yiyecekleri güvercinlerle paylaşıyorsa.
Sokağını süpüren çöpçüye,toplu taşıma araçlarında kaptana “günaydın,kolay gelsin” diyorsan,.
Markette,manavda tezgahtara gülümseyebiliyorsan,yaşamın farkındasındır.
Bu güzellikleri daha sıralayabilirim.Yaşamın farkında olmak,insanı,hayvanları,doğayı sevmekle başlıyor.
Sevgi en büyük ihtiyaç.
Sevgi,saygı yitirildiğinde herşeyi yitiririz.

*Binlerce sebebim var yaşamaya...
Yenmek için her günkü umutsuzluğu, silkinmek için üzerimdeki uyuşukluktan, koşmak için umudun ayak izinde ve ''merhaba'' demek için yeni bir güne...
Her sabah, güneşi gördüğümüz de gülümseyebiliyoruz.
Ardından başlıyoruz hayat duvarını örmeye.
Hammaddesi sevgi olan harcımızın içine...
Biraz umut biraz da gözyaşı katıyoruz.
İyice karıştırıyoruz zaman havuzunda.
Ustası olabiliyorsak duvarımızın, kazanıyoruz.
Başkasına bırakmış ya da boş vermişsek, o zaman kapkara oluveriyor hayat duvarları...
Gülümseyebiliyorsak, ne mutlu bize.
Her türlü olumsuzluklar içerisinden sıyrılıp yaşlısıyla, kadınıyla, erkeğiyle “insan” olduğu için sevebiliyorsak tüm insanları; ne mutlu!....
Elinde baston, yerleri yoklayarak yürümeye çalışan siyah gözlüklü, gözleri görmese de kalpleri gören insanların koluna girip, karşıdan karşıya geçirebiliyorsak eğer, yaşıyor ve yaşatıyoruz demektir.
Dostlarımızla ortak bir paydada çözebiliyorsak hayatla ilgili problemlerimizi, kırabiliyorsak karamsarlık çemberini ve ıslanabiliyorsak sevgi yağmurlarında birlikte, çözüm olabiliyoruz demektir en karışık problemlere.
Binlerce sebebim var yaşamak için...
Bir ömür sevginin peşinden koşmak, onu yakalayıp yaşatmak için, içinde yaşadığım şu dünyanın küçücük bir parçası olduğumu düşünmek ve mutlu olmak için... Binlerce sebebim var yaşamaya...
Her gün gördüğümüz sıradan şeylerin bile, aslında hayatımızda ne büyük öneme sahip olduğunu anladığımızda, yaşamak için çok daha fazla sebebimiz olacak...
Ve işte o zaman, herkesin dilinde aynı söz tekrarlanacak:
“BİNLERCE SEBEBİMİZ VAR YAŞAMAK İÇİN.
*Alıntı..