Bir kadın ve genç bir gazeteci, Ankara’da yayınlanan günlük Başkent Gazetesi’nin Haber Müdürü Zehra Şahindokuyucu, Şiddetsiz Toplum Derneği’nin 6 Ağustos 2024 tarihinde Ankara’da düzenlediği “İyi ve İyi Olmayan Örnekler” toplantısında şöyle konuştu.
“Bugün burada şiddetsiz bir toplum için, topluma örnek olacak güzel örnekleri konuşmak için bir aradayız. İyi örnekleri konuşurken iyi olmayan örneklere de değinmeden geçemiyoruz maalesef. Aslına bakarsanız toplumun iyiye, güzele ilerlemesi için kötü örnekleri ortadan kaldırsak yeter. Ben size toplumsal hatta küresel bir kötü örnek olan savaştan bahsedeceğim.
Savaş bin yıllardır toplumların, uluslararası bir sorunu. Dünyadaki savaşları durdurabilmek şiddetsiz bir topluma en mükemmel örnek olurdu. Buna gücümüz yeter mi diye düşünmeden edemiyor insan, ancak insan soyu geçmişten günümüze her sorunun çaresini bulmaya çalışan bir varlık. Kim bilir dünyadaki iyi insanların gücü kötü insanlara galip gelir bir gün, bunun için belki de bu iyi insanların en büyük eksiği birbirlerinden çok uzak olmalarıdır. Çünkü biz biliyoruz ki kötülük daha fazla olduğu için değil, yan yana olduğu için iyiler hep kaybediyor. İyilik nedir diye bir soru geliyorsa aklınıza, bana kalırsa iyilik kısaca, bile isteye bir başkasına zarar vermemek, bu kadar basit.
İşte onun içindir ki savaş; çocuk, kadın, yaşlı, güçlü, güçsüz demeden tüm insanlara en çok zarar veren bir felakettir. Tabii biz savaşın bir felaket olduğunu anlatırken, coğrafyamızda aylardır süren savaşlara tanık oluyoruz ve bu çağda bu felaketlere tanık olmak da bizim gibi düşünenlerin canını yakıyor.
Oysa ki canımız, Atamız, Sevgili Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Savaş zorunlu olmadıkça bir cinayettir” sözlerini de hatırlatmak isterim. Bu bağlamda Şiddetsiz Toplum Derneği de önce ülkemiz, sonra dünya çapında büyük işlere imza atıyor. Çünkü yılmadan usanmadan şiddetsiz bir Türkiye, şiddetsiz bir dünya için etkinlik üretmeye devam ediyor ve iyi insanları bir araya getirmeyi sürdürüyor.
Bir avuç insan ne yapabilir ki demiyor, elinden geleni yapıyor. İşte böyle böyle dünyada karanlıklar aydınlığa çıktı ve çıkmaya devam ediyor.
Savaşlar bittiğinde insanlar rahat bir nefes alacak, huzur bulacak.
Tam da bu noktada öncelikle yorulmak bilmeden çalışan dernek başkanı Rıza Sümer abime-ki kendisi çoğu insanın abisidir, manevi babasıdır- daha sonra Dernekte çalışan gönüllülere ve dernek üyelerine toplumumuz adına teşekkür ederim.”
Hep söyler, hep yazarım, “İnsanlık Tarihi” yaşanmıyor. Bu benim düşüncem. İnsanlık tarihi, insana, hayvana ve doğaya yönelik şiddetin her yerde sonlandığı gün sıfırdan başlayacak. Elbette, geçmişte kalan milyarlarca yıl yok sayılmayacak. Şimdi yaşanan ise tam anlamı ile “İnsanın Tarihi”. Kan, gözyaşı, acı, korku, adaletsizlik, ayırımcılık, baskı, silah, vahşet, dehşet, katliam ile yazılmış ve yazılmakta olan bir tarih. Tarihin beyaz sayfaları da var. Sevgi, dostluk ve barış için kan dökmeden, şiddetsiz yöntemlerle mücadele edenlerin yazdıkları ile dolu beyaz sayfalar.
Kadın, genç ve gazeteci meslektaşım Zehra Şahindokuyucu, insanlık tarihinin başlaması için zorunlu olanı söyledi. “Savaşlar bittiğinde insanlar rahat bir nefes alacak.” İnsanlık Tarihinin” geçmişi geride bırakarak sıfırdan başlamasına, şiddetsiz, sevgi ve dostluk içinde devam etmesine katkıdır Zehra Şahindokuyucu’nun yaptıkları ve söyledikleri. Çok küçük ve kısa gibi görünen, ancak ana hedefe varışa umut katan bir cümle. Diğer cümleler de, çok iyi bir yüreğe ve beyine bağlı ellerden çıktı elbette.
Gerçekten, savaşların bittiği gün, dünya yerin üstündeki gerçek cennet olacak. Silahlı, silahsız şiddetin sonlandığı, ekonomik sömürünün, açlığın, susuzluğun, yoksulluğun bittiği, zenginliğin bir kesim için değil, herkes için başarıldığı gün Türkiye’de yaşayanlar, yeri üstündeki gerçek cennette görecekler kendilerini. Yaşarken, Türkiye’nin yerin üstündeki cennet olduğunu göremeyeceğimi biliyorum. Olsun, biz göremeyelim de şiddet bitsin yeter ki. Biz de, yerin üstündeki cennet Türkiye’de, toprağın altında yatanlardan oluruz, ne mutlu. Toprağın altında yatanlar için de ödül olur, üst tarafın cennet haline gelmesi.
Peki savaşlar nasıl bitecek, nasıl bitirilecek.?
Zehra Şahindokuyucu ne diyor konuşmasında, bakalım.
“…bunun için belki de bu iyi insanların en büyük eksiği birbirlerinden çok uzak olmalarıdır. Çünkü biz biliyoruz ki kötülük daha fazla olduğu için değil, yan yana olduğu için iyiler hep kaybediyor.”
İşte çok daha fazla olan iyiler birbirlerinden uzak kalmayacaklar, dernek, federasyon, konfederasyon ve benzeri demokratik kitle örgütlerinde birlikte olacaklar, köyden kente, ülke ve uluslararası düzeyde. Tarih boyu gözyaşı döken, acı çeken annelerin, kadınların önderliğinde, ancak mutlaka iyi ve şiddete karşı erkeklerle birlikte.
Sonra, haklara, ulusal ve uluslararası yasalara, sözleşmelere uygun bir şekilde dayanışma içinde bulunacaklar, silah ve şiddet kullanmadan, dağlarda, ormanlarda, ovalarda, kent merkezlerinde, denizlerde, okyanuslarda ve havada olan silahlı, akıl ve vicdanları insanlaşamamış olanları durduracaklar.
Vahşeti durdurmanın yöntemlerini bulmanın, uygulamanın ve iyilik kapısının anahtarını, iyilik kapılarının anahtarlarını üretmenin ilk koşulu annelerin bir araya gelmesidir. Annelerin güçlü akılları ve sevgi dolu yürekleri, anahtarı, anahtarları, kapıyı, kapıları bulmalarını, kapıyı, kapıları açmalarını mutlaka sağlayacaktır. Annelerin açacağı kapıdan, kapılardan girilen Dünya ise elbette yerin üstündeki gerçek cennet olacaktır.
Silahlı veya silahsız güvenlik güçleri, siyasetçiler, yargı ve kamu yönetimleri elbette şiddetin engellenmesi için ulusal ve uluslararası yasaların verdiği yetkilerini kullanacaklardır. Halklar, iyiler, özellikle Türkiye’nin ve Dünyanın anneleri, bu kesimleri yönlendirmeli, ancak asıl çözümün kendilerine ve birlik içinde hareket etmelerine bağlı olduğunu unutmamalıdır. Halklar, anneler, tüm dinlerden ve din adamları denen insanlardan çözüm üretmelerini, sevgi, dostluk ve barışa katkıda bulunmalarını asla beklememelidir.
Silahlı veya silahsız tüm savaşlar, baskılar, adaletsizlikler bittiğinde, hava, su ve toprak çok temiz, canlılar çok sağlıklı olacaktır. Canlılar temiz ve yeşil bir dünyaya doğacak, öldürülen ve öldüren insanlar bulunmayacak, herkes ömrünü doğal olarak tamamladığında toprağın altı ile buluşacaktı. Öleceğini anlayan insanlar, aile bireylerinin, çocuklarının, torunlarının, hatta uzak gelecekte doğacak olanların da huzur, sevgi, dostluk, barış ve güven içinde sağlıklı yaşayacaklarını bilerek, üzülmeden, “Benden sonra …” demeden, gülümseyerek ve el sallayarak veda edeceklerdir, kesin.
Teşekkürler Zehra Şahindokuyucu, teşekkürler, yerin üstündeki gerçek cennet için Türkiye ve Dünya’ya, hatta uzaya emek, ömür ve umut katan insan melekler, anneler, kadınlar, örnek olun, önder olun, erkeklerle birlikte ve dayanışma içinde.
Gazeteci Zehra Şahindokuyucu (solda) ve Rıza Sümer.