Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’nin sunumunu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptı. Oktay sunumunda “2002 yılında 9 bin 279 dolar olan Satın Alma Gücü Paritesine göre kişi başı gelirimizin 2022 yılında hedeflediğimiz büyüme artışı ile 33 bin 605 dolara çıkmasını bekliyoruz.” İfadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’nin sunumunu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptı. Oktay sunumunda “2002 yılında 9 bin 279 dolar olan Satın Alma Gücü Paritesine göre kişi başı gelirimizin 2022 yılında hedeflediğimiz büyüme artışı ile 33 bin 605 dolara çıkmasını bekliyoruz.” İfadesini kullandı.
İktidar dolar bazında ölçülen kişi başı gelir çakılıp, 12.600 dolarlardan 8.500 dolarlara kadar gerileyince anlaşılan çareyi satın alma gücü paritesine sarılmakta buldu.
Bakın peşin peşin söyleyeyim 33 bin 605 dolara kulağa hoş gelse de bu tam bir züğürt tesellisidir.
Uluslararası Para Fonu IMF zaten böyle bir liste yapıyor, IMF listesinde Türkiye 2020 yılında 28,294 dolar ile 48. Sırada yer alıyor. Benzer bir listeyi Dünya Bankası yapmış ve Türkiye o listede de kendine 51. Sırada yer bulabilmiş.
Dünyadaki ülkeleri, kişi başına düşen gayri safi yurt içi hasılalarına göre nominal değerlerde sıraladığımızda ise IMF’ye göre 73. Ve Dünya Bankasına göre ise 74 sırada bulunmaktadır.
Ülkenin veyahut da kişilerin refahını gösterebilmek açısından bu listeler ne kadar anlamlı?
Kişilerin gelirleri ile ihtiyaçlarını karşılamada bu tip göstergeler aslında son derecede yetersizdir. Madem bu konuya girdiler ve amaç insanımızın refah seviyesi ile ihtiyaçlarını karşılamadaki başarısını gösteren daha temel göstergeleri dile getirmek de bizim görevimiz oluyor. Size böyle birkaç kıyaslamadan örnek vereceğim:
Sözcü gazetesinden Nuray Tarhan’ın haberine göre, 10 temel gıda maddesinden oluşan alışveriş için bir Türk vatandaşı 2021 yılı başında 259 lira öderken, Birleşik Krallık vatandaşı aynı sepete 202,37 lira, Almanya vatandaşı ise 246,6 lira ödüyor.
Bu sepeti almak için Türkiye’deki asgari ücretlinin 20,6 saat çalışması gerekirken, Birleşik Krallık’taki asgari ücretlinin 2,27, Almanya’dakinin ise 2,8 saat çalışması yeterli.
Ayda 2.826 lira alan Türk asgari ücretli maaşının yüzde 40’ını gıdaya ayırmak zorunda kalırken, Birleşik Krallık ve Almanya’daki asgari ücretlilerin ayırdıkları pay ise yüzde 5-10 civarında.
Yapılan başka bir araştırmada, ülkemizdeki ortalama maaşın 3 bin 035 TL olduğu öngörülerek, Türkiye’deki bir tüketicinin, iPhone 12 Pro satın almak için diğer ülkelerde yaşayanlardan çok daha fazla çalışmak zorunda olduğu ortaya çıkmış.
Araştırma sonucuna göre Türkiye’de iPhone 12 Pro satın almak isteyen bir kişinin 103,8 gün çalışması gerekiyor. Ülkemizin hemen altında ise 88,2 gün ile Filipinler yer alıyor. Bahse konu araştırmaya göre, yalnızca 4,4 gün çalışan bir İsviçre vatandaşı, iPhone 12 Pro satın alabiliyor. Listenin ikinci sırasında ise 6,1 gün ile ABD yer alıyor.
Diğer bir araştırmada Scrap Car Comparison isimli internet sitesi, araç almanın en kolay ve en zor olduğu ülkeleri listelemiş. 40 farklı ülkede yapılan araştırmada, aracın yıllık sigortası, bakımı ve yakıt masrafı gibi ek ücretler de hesaba eklenmiş. Bu hesaplamalar yapılırken ülkelerin yıllık ortalama maaşları baz alınmış ve bir araç sahibi olmak için gereken maaşın yüzdesi buna göre hesaplanmış
Araç alım gücünün en düşük olduğu ülkeler listesinin ilk sırasında da Türkiye, yani biz bulunuyoruz. Araştırılan 40 ülke arasında araç almanın en zor olduğu ülke konumundayız.
Tablo şöyle:
Ülke | Araç için gereken yıllık maaşın yüzdesi | Ortalama maaş (yıllık) |
Türkiye | 652.29% | $5.112 ABD Doları |
Arjantin | 515.77% | $4.872 ABD Doları |
Kolombiya | 508.93% | $3.744 ABD Doları |
Uruguay | 443.68% | $7.548 ABD Doları |
Satın alma gücü paritesi gibi toplara girmek bu iktidarın elini rahatlatmaz, algı operasyonlarına destek olmaz. Bu gün herkes biliyor ki bu ülkede yaşamak ve geçinmek çok zor, yokluk ve yoksulluk çok fazla ve bu, bu iktidarın yarattığı bir sonuç…