AKP, iktidarı yaptığı sözde “sağlıkta dönüşüm” uygulaması ile insanların sağlık sorununu çözeceğim derken “Arap saçına” dönüştürdü.
Bu yolda AKP; 1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe giren Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası ile kurumların birleştirildiğini ilan ediyorlardı.
Peki, neler oldu?
Öğretim üyelerinin mesai saatleri dışında verdikleri sağlık hizmeti için bir seferde asgari ücretin iki katını geçmeyecek şekilde ücret alabilmelerinin yolu açıldı.
Temel teminat paketinde yer almayan veya düşük bedel belirlenen İstisnai Sağlık Hizmetleri için, SGK’nın belirlediği fiyatın yüzde 200’üne kadar halk cebinden ilave ücret ödüyordu.
SGK’nın karşılamadığı sağlık hizmetlerini alabilmeleri için vatandaşlar “Tamamlayıcı Sağlık Sigortası” yaptırmaya zorlanıyor. Böylece özel sigorta şirketlerine kaynak aktarılması sağlanıyordu.
O tarihten sonra hastanelere otelcilik anlayışı getirildi, yataklı tedavilerde, tek kişilik tuvaletsiz özel oda için günlük 60 lira, tuvaletlisi için 90 lira. İki yataklı tuvaletli odalar için ise 45 lira cepten ödeme yapılıyor.
Sağlık Bakanlığı tarafından ilaç geri ödeme listesi daraltıldığından, kronik hastalıkları nedeniyle sürekli ilaç kullanan emekliler mağdur oluyorlar.
Doktorun yazdığı her bir reçete de üç kalem ilaca kadar eczaneye, 3 liradan sonraki her bir kalem ilaç için ise 1 lira ödüyoruz.
Özel hastane ve sağlık kuruluşları yıldızlı otel benzeri, A-B-C-D-E olarak gruplandırıldı. Yani herkes parasının yettiği hastaneye gidecek ve parası kadar sağlık hizmeti alabilecek, parası olmayan ise ölecek.
Eskiden hastaneler sınıflarına göre yüzde 10 ile yüzde doksan arasında ilave ücret alırken, Ekim ayında özel hastanelere ödenen ilave fark ücretleri yüzde 200'e kadar çıkarıldı. Böylece, önceki uygulamada yüzde 90 farkı sadece A grubundaki hastaneler alabilirken, şimdi yüzde 200'ü A-B-C-D-E grubu fark etmeksizin tüm gruptaki hastaneler alabilecekti.
Toplumun sağlığını tüm yönleriyle koruyan sağlık ocaklarının yerine, getirilen aile hekimliğinin hiçbir fonksiyonu yok, ilk basamak sağlık hizmeti verilemiyor.
Hastane birlikleri, adı altında işletmecilik getirildi. Zarar eden birlikler kapatılacak veya satılacak, böylece devlet sağlık hizmeti sunumundan çekilecek, kamu/özel işbirliği ile adı altında özel işletmeciler tarafından işletilecek, kent hastanelerine mahkûm olduk.
O tarihte AKP’nin “Sağlıkta Dönüşüm” adlı sağlıkta halkı sömürme ve özelleştirme politikalarına karşı Emekli-Sen’in ülke çapında başlattığı eylemlere bir destekte Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyesi Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’ndan (SES) da geldi.
Türkiye’nin gün geçtikçe otoriter yüzünü daha açıkça gösteren AKP iktidarı tarafından yönetildiği su götürmez bir gerçektir.
Özellikle 2011 Milletvekili seçimlerinde oyunu arttırarak üçüncü defa iktidar olan AKP Başkanı RTE’nin kişiliğinde somutlaşan otoriter yapı her geçen gün güçleniyordu.
AKP devlet içinde ajandasındaki gizli emelleri için yapacaklarına direnecek demokrasi güçlerini tasfiye edip, kendi düşüncesine yakın insanları onlardan boşalan kadrolara doldurdu. Günümüzde AKP devletin kendisi oldu. Devlette hâkimiyeti ele geçirmesi sonucu, kendi dünya görüşünü hayata geçirmek üzere, hareket geçti.
Çünkü “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ile artık engel kalmamış ve kendisine mutlak itaatle bağlı olan milletvekilleriyle yasamanın yapacağı yasal düzenlemelerle, hükümet kararlarına devlet bürokrasisinden gelebilecek itirazlar ortadan kaldırıldı.
Bu gün artık AKP’nin halkın başına bela kurduğu “şehir hastanelerinde” randevu dahi almak olanaksız hale geldi. Yani sağlıksız toplum, sağlıksız iktidar sürmez.