Meral Hanım’ın siyasi gerçeklerden uzak “seçimlere özü başımıza, hür ve müstakil olarak gireceğiz” siyaseti sonuçta duvara tosladı…
Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere birçok parti örgütü adeta kazan kaldırmış bulunuyor, dahası bu kazan kaldırma dalgası çok büyük bir hızla yayılıyor ve en nihayetinde de bir cenaze kaldırma işine dönüşecekmiş gibi görünüyor.
Eh böyle giderse demedi demeyin en geç yerel seçimler sonrası İYİ Partinin helvasını kavurur, götürür ölü partiler mezarlığına defneder ruhuna bir Fatiha okuruz.
Dükkânı kapatan Meral Hanım da eve döner, torun torba sevmeye odaklanır, ara sıra özü başına mangal yakar, particilik özlemini de eşe dosta, akraba-i taallûkata mangal partisi vererek giderir.
Peki, neden böyle oldu?
İYİ Parti kurulurken birçok kesimde, özellikle de ülkedeki demokrasi ve hukukun geleceğinden endişeli merkez sağda büyük bir umut dalgası uyandırmıştı.
Meral Hanım’ın çökmüş bulunan merkez sağı derleyip toplayacağından, ülkedeki siyasi dağınıklığı gidereceğinden bahseden çok kişi vardı.
Özellikle de Cumhuriyet Halk Partisi’nin o zamanki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyasi arenada çok ender görülebilecek bir hamle yaparak iktidarın İYİ Partinin seçimlere girmesini engellemeye yönelik girişimleri boşa çıkarılınca birçok kişi ülkemizde merkez sağ ve merkez solun yeniden güçleneceğine dair inancı pekişmişti.
Hele hele 2019 yerel seçimlerinde yapılan ittifak ile kazanılan olağanüstü büyük başarı sonucunda İstanbul ve Ankara gibi AKP kalelerinin bile düşmesi tamam artık oldu bu maya tuttu düşüncesini güçlendirmişti.
2023 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimine Türkiye bu yüzden çok büyük bir beklenti ile gitti.
Bu seçim ile Türkiye’de bir oldubitti ile kurulan tek adam rejiminin yıkılacağı, denge ve denetleme mekanizmalarının doğru düzgün çalışacağı, bağımsız ve tarafsız yargı erkinin yeniden inşa edileceği güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçileceği ümidi tavan yapmıştı.
Yaşanan süreçte bu ümidi gölgeleyen parazitler ise genellikle hep İYİ Parti tarafından gelmişti.
Aslında İYİ Parti’nin sorunlu bir siyasi yapı olduğu Ümit Özdağ ve parti sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu gibi önde gelen isimler ile yaşanan ayrılıklarda ortaya çıkmıştı.
İYİ Parti merkez sağ olamayacak kadar radikal ve marjinal isimleri yapıya katmış, siyasi ve ideolojik duruşu belirsiz kılacak tercihler yapmıştı.
Her kafadan bir ses çıkınca da doğal olarak seçmenin kafası karışmış, güveni sarsılmıştı.
Örneğin; Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu’nun aklı başı yerinde, ne dediğini bilen herhangi bir Türk Milliyetçisinin asla kabul edemeyeceği “Abdülhamit neyse Atatürk odur…” sözü.
İYİ Parti'nin iletişim kampanyasının mimarı olan Andy-Ar araştırma şirketinin kurucusu Faruk Acar’ın İYİ Parti'nin, 4. kuruluş yıl dönümünde başlattığı "Ömer'in Yolu" adlı saçma sapan iletişim kampanyası ile çok alakasız birçok tarihi ismi aynı potada çorba etmeye kalkması.
2023 seçimleri öncesi Meral Hanım’ın durmadan tekrarladığı “kazanacak aday” söylemi ile CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanları olan Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın isimlerini öne çıkarma çabası, seçmenin kafasını karıştıran ve İYİ Partiye güveni sarsan olaylar olmuştu.
Ve elbette İYİ Parti ile Meral Akşener’e yönelik güveni sarsan en vahim olay ise seçmenin çok büyük bir ümit bağladığı 6’lı masayı o kadar çirkin bir üslup kullanarak devirmesi olmuştu.
Sonra ikna edildi masaya döndü ama artık iş işten geçmiş, işin büyüsü bozulmuştu ve nitekim muhalefetin büyük umutlarla girdiği seçim kazanılamadı…
Seçim kaybetmenin bir bedeli olacağı da aşikârdır ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da bu bedeli ödemek zorunda kalmıştır, sanırım bedel ödeme sırası şimdide Meral Akşener’e gelmiş bulunuyor.
Görünen odur ki seçimlerden sonra Meral Hanım’ın ittifaka kapıları kapatan “seçimlere özü başımıza, hür ve müstakil olarak gireceğiz” söylemi ise hem kendi partisinde hem de seçmen nezdinde Meral Akşener’e yönelik çok büyük bir infial yaratmış bulunuyor. Çünkü seçmen bu şekilde İstanbul ve Ankara gibi Büyükşehirlerin tekrar AKP hegemonyasına gireceğini düşünmüş ve bundan korkmuştur, bu yüzden de tepkilidir.
Tepkiler o boyuta varmıştır ki artık kamuoyunda Meral Akşener’in o ya da bu nedenle AKP ve Cumhur ittifakı lehine çalıştığı dahi konuşulmaya başlanmıştır.
Eh zaten konuşulan yakışıksız akçeli işler ile peşi peşine gelen istifa ve ihraçları da hepimiz biliyoruz.
Bakın eğer İYİ Parti yönetimi bir yol bulup da bu gidişatı durduramazsa İYİ Parti’nin dağılması kaçınılmazdır.
Neticede kimse seçimlerin kaybedilmesinde Merak Akşener’in de büyük bir payı olmadığını söyleyemez.
Olası yol ve yöntemlerden biri de partiyi derleyip toplayabilecek ne yaptığını bilen yeni bir Genel Başkan belirlenmesidir, İYİ Parti yönetiminin zaman kaybetmeden, çok geç olmadan bu olasılığı da değerlendirmesi gerekir.