Şair, Hamide Yılmazoğlu’nu “sen MUCİZE sin” isimli şiir kitabıyla Ankara Kitap Fuarı etkinliğinde tanıdım.
Evet, Şair Hamide Yılmazoğlu, engeline ve yaşadıklarına rağmen, hayata tutunma azmiyle ve yazmış olduğu şiirleriyle bir “Mucize’ydi” öncelikle Hamide’yi, sonra, gözlemlerimden edindiğim öngörümle, ablası öğretmen Müzeyyen Hanımı ve yanında yöresinde destek olan tüm insanları tebrik ediyorum.
Aslında her insanın gerekçelere sığınmadan bir Hamide olması gerekirken, yaşamın birçok alanında gerekçelere sığınarak üretmek yerine tüketmeyi yeğleyen o kadar çok insan var ki…
Şair, Hamide Yılmazoğlu’nun sen MUCİZE sin kitabının arka kapağına, Zeliha Hanım şöyle yazmış:
“Her şey bir mucizeyle başladı. Doktorlar, yaşıyor mucize, mucize dediler ve annesinden onun adını Mucize koymasını istediler. Hamide ileride bu ismi çok sevecek ve kendisine Mucize ismiyle çağrılmasını isteyecekti.
Kitabının adı işte bu yüzden “sen MUCİZE sin”
1988 yılında dünyaya geldi. Dünyayı merak etmiş olmalı ki biraz erken davrandı. Ama annesini kucağına hemen kavuşamadı. Buranın bir bedeli vardı ve onu ödemeden olmazdı. Bir süre kuvözde kaldı.
Hamide, kitap okumayı, müzik dinlemeyi, sinema, tiyatro ve konsere gitmeyi çok seviyor. Özellikle Mahzun Kırmızıgül’ün, Mucize filmini.
Filmde, engelli genç sevdiği ve sevildiği için engelini aşmış, topluma karışmış, evlenip çocuk sahibi olmuştu.
Hamide, ilk ve orta öğretimden sonra, Gazi Üniversitesi Teknik Meslek Yüksek Okulu’nu başarıyla bitirdi. Kendini şiir yazmaya adadı. Şiirlerini bir kitapta toplamayı çok istedi. Hep şiirlerini okuyanlarla buluşmak istedi. Mustafa Ceceli ve Yıldız Tilbe belki beste bile yapar diye hayal kurdu.
Canım Hamide; yaşamına renk katmak değil bizim yaşamımıza renk katan en güzel hanımefendi. Seninle ne kadar gurur duysak az. Bak artık bir eserin var.”
Ben de Şiar Hamide Yılmazoğlu’na; sen MUCİZE sin’in yolunun açık olması ve nice kitaplarla aramızda bulunması dileğimle hoş geldin diyor, omuz veren herkese teşekkür ediyor ve Şair Hamide Yılmazoğlu’nun iki şiiriyle sizlere bu haftalık veda ediyorum.
“Bir Dost Eyledim”
Bir dost eyledim yaban ellerde
Ellerde el gibi yerlerde
Mavi kuş vardı yanında
Belki de rüyamda
Uyanmak istemedim
Ama
Namlunun soğuk yüzü
Bıçak gibi kesti yöremi
Ah dedim yanım yörem ötem
Ahh anamın sıcak kucağı
Ya da yoksa o sıcak kucak
Öyleyse bu asker ocağı
Yâr diye de silaha sarıldım
“Merhaba Ablacığım”
Kapı çaldı
Sen miydin?
Açsam içeri girer miydin?
Kapı çaldı
Açtım…
Hoş geldin!
Lütfen içeri girer misin?
Sevdiğin nerede bir bak şu eve
Sen buraya gelir miydin?
Ne iyi ettin
İyi ki geldin
Başım da koyulası omuz arıyordu
Çok sevindim
İyi ki geldin
Biliyor musun seni çok bekledim
Sen beni sever miydin?
Peki hep sever misin?
Yani gitmeyecek kadar
Benim yanımda bekler misin?