Günümüzün belki de en önemli problem çevre ve iklim değişikliği. Bu konuda pek çok karamsar haberleri okumaktayız ama şu günlerde güzel bir gelişme İngiltere'de gerçekleşti. İngiltere, kömür yakarak elektrik üretmeyi bırakıp fosil yakıta olan yaklaşık bir buçuk asırlık bağımlılığını sona erdirdi. Ülkenin son kömür santrali nerede ise 60 sene faaliyette olmasının ardından kapatıldı. Bu atılım ülkenin iklim değişikliğine olan katkısını azaltma hedeflerinde önemli bir dönüm noktası. Bilindiği gibi kömür, yakıldığında en fazla sera gazı üreten en kirli fosil yakıt. Enerji Bakanlığı da bu gelişmeyi ülke olarak gelecek nesillere bir şükran borcumuz var diye dile getirdi.
İngiltere, sanayi devrimine ev sahipliği yapan bir ülke olarak kömür enerjisinin doğum yeri ve kömürden vazgeçen de ilk büyük ekonomi oldu. Aslında ülke sonuçta tüm gücünü kömüre dayandırmıştı ve dünyanın ilk kömürle çalışan elektrik santralı da 1882 yılında Thomas Edison tarafından Londra'da kurulmuş, başkentin sokaklarını aydınlatmıştı. Bu tarihten yirminci yüzyılın ilk yarısına kadar kömür, İngiltere'nin elektriğinin hemen hemen tamamını sağlarken evlerin ve işyerlerinin ihtiyaçlarını karşıladı.
1990'ların başında kömür elektrik karışımından çıkarılmaya yerini doğal gaza bırakmaya başladı ama yine de kömür, sonraki yirmi yıl boyunca İngiltere şebekesinin önemli bir bileşeni olmaya devam etti. Aslında doğal gazın yükselişi ve 2010'larda yenilenebilir enerjinin büyümesi kömürü ortadan kaldırdı. Yine de 2010'larda hala İngiltere'nin toplam enerji üretiminin %40'ünü kapsıyordu. Ancak iklim değişikliğiyle ilgili bilim gelişirken dünyanın sera gazı emisyonlarının azaltılması gerektiği belirlendi ve en kirli fosil yakıtı olan kömür hedef tahtasında kendisini buldu. 2010 yılında yenilenebilir enerji kaynakları İngiltere'nin enerji gücünün yalnızca %7'sini üretiyordu, 2024'ün ilk yarısına gelindiğinde bu oran %50'nin üzerine çıkmayı başardı.
2008 yılında İngiltere ilk defa yasal olarak bağlayıcı iklim hedeflerini belirledi ve 2015'te Muhafazakâr Partili enerji ve iklim değişikliği bakanı dünyaya İngiltere'nin on yıl içinde kömür enerjisi kullanımına son vereceğini belirtmişti. Bu sözün tutulduğuna şahit olmak da yeni seçilen İşçi Parti hükümetine düştü. Açıklanan hedefler sektöre net bir gidişat sağlayarak kömürün sonunu harekete geçirmeye hem gerçekten yardımcı oldu ve aynı zamanda liderlik gösterdi, hatta diğer ülkeler için bir ölçüt oluşturdu.
2010'ların başlarında yeşil enerjinin hızlı büyümesi, kömürün kısa süreler için tamamen kapatılabileceği anlamına geliyordu, zira birçok gün kömürden gelen elektriğin %40'ı veya %50'si aştığı gözlemlenirken 2017'de ilk kömürsüz günler yaşandı. Pandemide de bundan dolayı hissedilir bir şekilde çevre kirliliği azaldı. Aslında yenilenebilir enerji kaynaklarının büyümesi o kadar başarılı oldu ki kömür enerjisinin sonlandırılması için hedef tarih bir yıl öne çekilip gerçekleşti. Yine de kömür, elbette çok kirletici bir enerji kaynağı ama, asıl faydası hava koşullarıyla sınırlı olan rüzgâr ve güneşten farklı olarak her zaman mevcut olması.
Tabii İngiltere'nin kömür madenleri ile ilişkisi çok tartışmalı zira Thatcher hükümeti çoğunu kapatıp binlerce işçinin işine son verdi. Fosil yakıt endüstrisindeki işçiler için bundan ders çıkarılması gerektiği aşikâr. Çok sayıda yeşil iş olan yeni mesleklerin, değişikliklerden zarar gören yerlere gitmesini sağlamaya çalışma önem arz etmekte. Bu yönde önemli bir adım da İşçi Partisi Hükümetinin yeni kamu kuruluşu olacak Büyük Britanya enerji şirketinin İskoçya'nın Kuzey Denizi petrol başşehri Aberdeen’de yer alacağını açıklaması oldu.