Amerika’nın hayatta olan en eski başkanı Jimmy Carter 100 yaşında vefat etti. Amerikan siyaset sahnesinde muayyen bir rol alan Carter çok çalkantılı bir dönemde, 1976’da başkanlığa seçilmişti. Amerikan halkı Watergate skandalını- Nixon ’un yasadışı onayladığı hırsızlıkları ve Kongre’de kendi partisinin temsilcilerinin bile kendisinin yargılanması gerektiğini- yaşadıktan sonraki ilk başkanlık seçiminde Georgia eyalet valisi Demokrat Partili Carter’a umutla bağlanmıştı. Kendisi eyalet yasasına göre ikinci kez vali olamıyordu ve bu hiç bilinmeyen alçak gönüllü, tevazu gösteren güler yüzlü sempatik yer fıstık çiftçisi farklı bir siyaset portföyü çizmekteydi. Nixon’u başkanlık affı ile mahkemeler ve cezaevinden kurtaran Ford 1976 seçiminde Cumhuriyetçilere yenilgiyi tattırıp cumhurbaşkanlığında yepyeni bir sayfanın açılmasına neden oldu. 

Güvenlik alanında son on yıla damgasını vuran Kissinger'ın yerine Carter ulusal güvenlik danışmanı olarak Brzezinski’yı atayarak farklı bir dış politikanın uygulanacağının mesajını verdi. Güç eksenli, otoriter rejimlerle işbirlikçi yaklaşımın yerine değerlere önem veren ve özen gösteren yeni bir bakış açısı getirildi. Dış politikada büyük başarılara da imza attı. En önemlisi Mısır ve İsrail arasında barış anlaşması için büyük emek sarfederek gerçekleştirmesi oldu. Daha sıkıntılı problem ise zayıf düşen bir ekonomi ile boğuşurken İran'da ele geçirilen Amerikalı rehineleri kurtarmaya yönelik felaketle sonuçlanan bir girişimiydi. Bu o dönemde adeta hafızalara kazındı.

 İnsan haklarının Amerikan dış politikasında üst düzeyde yer alması onun başkanlığında mümkün oldu ve bu konumunu korudu. Carter ilerici evrensel değerlere sahip çıkarken de inançlarına çok düşkün biri olduğunu hiç gizlemedi. Başkanlıktan sonra kurduğu vakfın faaliyetlerinde aktif rol alırken 2002'de barış, çevre ve insan hakları için yorulmadan çalışan birisi olarak Nobel Barış Ödülü'ne layık görüldü. Yaklaşık otuz sene önce Kissinger’a Nobel barış ödülü verildiğinde pek çok kişi hayretler içinde kalmıştı. Carter için ise çok yerinde olduğu kanaati çok yaygındı. Kissinger da 13 ay önce kendisi de yüz yaşında vefat ettiğinde Amerika icraatları ve siyasi mirası konusunda ikiye ayrılmıştı. Carter için bu geçerli değil. 9 Ocak günü ulusal matem olarak ilan edilirken iki büyük siyasi parti de kamuoyuna taziyelerini iletti, ki buna müstakbel Başkan Trump bile dahil oldu.

 İktidardayken, Beyaz Saray’dan ayrılırken ve hemen sonrasındaki dönemlerde hiç popüler değildi. Pek çok problemlerle başa çıkmaya çalıştı. Uluslararası ilişkilerde Sovyetler Birliğinin Afganistan'ı işgal etmesine karşı 1980 Moskova Olimpiyatlarını boykot etme tepkisi soğuk savaşta yeni bir doruk noktası olmuştu. Dahili olarak sorunlardan en önemlileri enflasyon ve işsizlik olmuştu. Arap ülkelerinin başlattığı petrol krizi onun döneminde enerji krizine dönüştüğünde, benzin istasyonlarında uzun uzun kuyruklar oluşurken, çözümü daha ekolojik ve sürdürülebilir kaynaklarda gördüğünü söylediğinde kimseyi ikna edememişti, ama bugün ne kadar ileri görüşlü olduğu savunulmakta. Her ne kadar da sadece tek dönem başkanlık yapmış olup tekrar seçilmeyi başaramamış olmasına rağmen tarih Carter'ı, özellikle ondan sonrakilerle mukayese ettiğinde, iyi hatırlayacak ve anacaktır.