Başkan Donald Trump'ın ‘Önce Amerika’ gündemi, seçim kampanyasında sıkça dile getirdiği bir özlem ve hedefti. Ama bu program gelişmekte olan ekonomiler için hiç de içi açıcı bir gelişme değil, çünkü bu ülkeler orantısız bir şekilde ticarete ve yardıma bağımlılar. ABD'nin son dönemdeki tutum değişikliği, Çin'in ekonomik diplomasisi için bir fırsat yaratıyor; zira Küresel Güney'den artan siyasi destek, Pekin'in Çin'i küresel düzenin sorumlu bir alternatif ayağı olarak sunma çabasını güçlendirebilir.
Ancak Çin ile diğer gelişmekte olan ekonomiler arasındaki ekonomik ilişki, Pekin'in Küresel Güney'deki ticaret ortakları açısından hali hazırda arzulanan bir noktada değil. Çin'in gelişmekte olan ekonomilere kıyasla ticaret fazlası son yıllarda artmış ve giderek artan miktarlarda Çin malı tükettiğini fark eden ülkelerde olumsuz tepkilere yol açtığı da aşikar. Sonuç olarak, Küresel Güney artık Çin'e yönelik çok da iyimser olmayan ticaret politikası eylemlerinin en hızlı büyüyen kaynağı haline gelmekte.
Finansal akışlar açısından da durum, gelişmekte olan ekonomiler için de tamamen olumlu olmadığını da söyleyebiliriz. Çin, bu ülkelerden net bir kredi sermayesi alıcısı konumundadır; çünkü bu ülkelerin Çin'e geri ödemeleri, Çin'den aldıkları yeni borçlanmayı aşmakta. Çin'den gelen doğrudan yabancı yatırım çıkışları günümüzde yüksek olsa da, Küresel Güney'de bu tür akışlardan faydalanması muhtemel ülke sayısı da sınırlıdır.
Afrika
GSYİH açısından baktığımızda son verilere göre Çin 17,8 trilyon ABD doları, Afrika (54 ülkenin tamamı) ise 3,1 trilyon ABD doları olarak görülmektedir. Bu da Çin ekonomisinin nominal olarak tüm Afrika kıtasından yaklaşık 6 kat daha büyük olduğunu ifade etmekte. Satın Alma Gücü Paritesi ile hesap yapıldığında ise Çin 35 trilyon ABD dolarına yaklaşırken, Afrika 9,5 trilyon ABD dolarına erişmektedir. Bu bazda bile Çin, Afrika'nın tamamından yaklaşık 3,7 kat daha büyük olduğu gözlemlenmekte.
Nüfus olarak mukayese edilecek olursa her ikisi de birbirine çok benzemekte. Çin nüfusu 1,41 milyar, Afrika ise1,46 milyar olarak tahmin edilmekte. Afrika'nin nüfusu şu anda Çin'den biraz daha fazla, ancak toplam ekonomik çıktısı elbette çok daha düşük.
Kişi Başına GSYİH olarak bakıldığında Çin 12.700 ABD Doları düzeyinde ama Afrika sadece 2.100 ABD Dolarında seyretmekte. Bu da ortalama bir Çin vatandaşının, dolar cinsinden ortalama bir Afrika vatandaşından yaklaşık 6 kat daha fazla üretime eriştiğini göstermekte.
Sonuç olarak, Çin ekonomisi, Afrika'da daha fazla insan olmasına rağmen, Afrika'nin genelinden çok daha büyük. Afrika'nin demografik büyümesi, onu uzun vadede daha etkili hale getirebilir, ancak şimdilik Çin, kıtaya kıyasla ekonomik bir dev olmaya devam etmekte.
O zaman gelişmekte olan ekonomiler için en uygun olanı, Çin'in küresel ekonomide daha büyük bir talep kaynağı haline gelmesi ve daha az arz kaynağı olması olacaktır. Özellikle Afrika ülkelerinin Çin’e yönelik ihracatlarını artırmaları ve ithalatlarını azaltmaları elbette ticari açıklarını olumlu yönde etkileyecektir. Bu sonucu elde etme olasılığı için de belki en iyi yol, ve bu bağlamda gelişmekte olan ekonomilerin Pekin'e verebileceği en önemli mesaj da, Çin'in para biriminin güçlenmesine izin vermesidir.