Hep Zerdüşt buyuracak değil ya Tufan Karaca & Diler Yurdabak eş yazar oldukları çağdaş yaşamın yeni sınıfını anlatan ‘İŞ TANRILARI BUYURDU’ "VUCA ve Prekarya", kitaplarında Volatility (Değişkenlik), Uncertainty (Belirsizlik), Complexity (Karmaşıklık) ve Ambiguity (Muğlaklık) kavramlarının kısaltması olan VUCA dünyasında prekaryanın yükselişini ve bu yükselişin toplumsal, ekonomik, politik, psikolojik ve kültürel sonuçlarını irdelemişler.
Prekarya, iş güvencesinden yoksun, sosyal haklardan mahrum ve geleceksizlikle mücadele eden bireylerden oluşan, dünyanın en hızlı büyüyen sınıfı olarak tanımlanıyor. Kitap, bu sınıfın yalnızca bir ekonomik olgu olmadığını, aynı zamanda bireysel özgürlükler, demokratik süreçler ve yaşam tarzları üzerinde dönüştürücü bir etkiye sahip olduğunu çarpıcı bir şekilde ortaya koymuş. Prekaryanın yükselişi, ekonomik, politik ve sosyal yapıdaki sistemik sorunlardan etkilenmesi nedeniyle ‘ortak iyi için’ liderliği zorlaştırmaktadır. Liderlik rolünü istikrarı, itibarı ve fırsatları beslemek olarak düşünürsek, prekaryanın ortaya çıkması liderler için başlı başına bir kriz sinyalidir. Toplumşal davranışları analiz edenler arasında ‘Prekaryalaşmak demek, herhangi bir mesleki gelişme hissi olmaksızın performans odaklı hayat tarzlarıyla bağlantı halinde olmaktır.’ diyenler de var. Yakın bir zaman sonra tüm insanlar prekarya olacak. Ya sonra? Sorusunu sormuşlar bir tanesi Tufan Karaca, Kadıköy Maarif Koleji’nin yırtıcı Martılarından olan yazarlar: Bu yeni sınıfın hikayesini derinlemesine ele alarak, modern kapitalizmin, neoliberal politikaların ve teknolojik dönüşümün bireyler ile toplumlar üzerindeki etkilerini gözler önüne serdikten sonra; Temel gelir uygulamaları, sosyal güvenlik reformları, platform kooperatifçiliği ve eğitim programları gibi yenilikçi çözüm önerileriyle prekaryanın geleceğine ışık tutmuşlar. Prekaryanın yalnızca ekonomik bir olgu olmadığını, aynı zamanda bireylerin kimlik, aidiyet ve zihinsel sağlık sorunlarıyla nasıl mücadele ettiğini detaylı bir şekilde ele almışlar. Hem akademik bir inceleme hem de toplumsal bir uyarı niteliği taşıyan "VUCA ve Prekarya", sadece bir kitap değil, aynı zamanda bir çağrı: Günün sonunda ‘Daha adil, sürdürülebilir ve insan odaklı bir dünya için harekete geçme zamanı’ son deyişleri reform için hayatın sözde normal akışına aykırı, ezber bozan paradigma değiştiren bir şeyler yaparak kollektif akılı uyandırmak gerekliliği ayırdına varmamı, bunun da mesela Türkiye’nin demokratikleşmesine katkı sağlayacak ‘Picachu’ hareketiyle neden olmasın fikrine yapışmamı sağladı. Otuz yıl önce Japonlar Pokemon’u yaratırken bu kadar tutacağı ve kimin aklına gelirdi… Saraçhane nasıl yeni nesil GEZİ ise Picachu uyanan z kuşağının sembolüdür…