Linki tıklayıp okuyabileceğiniz https://sonsoz.com.tr/mimarinin-evliya-celebisi-le-corbusier ‘Mimarinin Evliya Çelebi’si Le Corbusier’ ve   https://sonsoz.com.tr/makale/16050245/unal-ozuak/iki-sehrin  yazılarımda anlattığım gibi  Toplu konutun altın çağında inşa ettiğimiz Ataşehir Ataköy Bahçeşehir İzmir Deniz Bostanlısı vb. öncül uydukentler planlamasında yol gösterenimiz olmuş, büyük ölçüde tek başına verdiği mücadeleyle geleneksel kolon kiriş sistemini rafa kaldıran ‘çok katlı, prefabrik cephe elemanlı beton blokların’ sebebi olmuş, bizi tünel kalıp teknolojisiyle orta ölçekli yüksek binalarla doğru planlanmış yeşil alanlarla çevrili sağlıklı yaşanabilir uydukent planlama uğraşımızda fenerimiz olmuş, bazen karizmatik bazen huysuz, bazılarına göre kahin, başkaları için anlaşılmaz ama alışılmadık vizyonu dünyamızı şekillendiren bir adam; Le Corbusier’den ve onun ilginç yaşamının  kimi kesitlerinden bahsettiğimi anımsayacaksınız. Bugün yaşamı boyunca tutkuyla bağlandığı mimarlığın ardında yatan gerçekliğe ulaşmak için bıkıp usanmadan çalışan ve yaşamını coşku dolu bir serüvene dönüştüren, 20. yüzyılın mimarlık ustası Le Corbusier'den modern mimarlığa ışık tutan bir başyapıt: "Bir Mimarlığa Doğru" dan dem vuracağım. Manifesto niteliğindeki bu yapıtında Le Corbusier, mimarlardan, kendisinin birer yalan olarak nitelediği biçimleri yadsımalarını ve tüm yaşamsal özlerinden boşaltılmış eski modelleri kopya etmeyi bırakmalarını istiyor. Corbusier büyük bir coşkuyla, onları, mimarlığın -temel ilkeleri çoğunlukla unutulan ya da göz ardı edilen- canlı kaynaklarına, yalın asal geometrik biçimlere dönmeye çağırıyor. 21. yüzyıla girerken modern mimarlık akımının insanın yaşadığı çevreyi yiyip yutan dev bir öğütücüye dönüştüğü göz önüne alındığında, Le Corbusier'nin savunduğu ilkelerle zamanda bir yolculuk yapmak, nereden nereye geldiğimizi görmek açısından belleğimizi tazeleyecek, onun yapıtlarını daha iyi çözümlememizi sağlayacak. "Mimarlık, yapım sorunlarının dışında, onların ötesinde sanatsal bir gerçek, duygusal bir olgudur... Mimarlık ruhun saf yaratısıdır..." 

https://yemkitabevi.com/products/sehircilik-1?srsltid=AfmBOopxlLiQ4QnOw61Z9t3AOrBkU10X4UAG_HqeicIkrOO5DP0oKaz5  Le Corbusier   kent planlamasında önemli bir yeri olan ve modernist kentin manifestosu olarak tanımlanabilecek olan 1925 tarihli Urbanisme / ŞEHİRCİLİK kitabında başlıklı çalışmasında İstanbul'a yapılan çok sayıda atıf var. İki okumayı Le Corbusier üzerine değerli incelemeler ve yorumlar yapmış Mustafa Kömürcüoğlu’nun şu aktarmasıyla bu günlük noktalayalım;

‘İstanbul’da fanilerin evleri ahşaptan, Allah’ın evleri ise taştan’ der Le Corbusier. İnsanın faniliğine, Allah’ın ebediliğine basit bir göndermedir bu. Le Corbusier İstanbul’un camilerini sevmek için çok çalıştığını söyler, onlara alışmak kolay değildir. Bir camide en çok dikkatini çeken, onun gökyüzüne nazire olan kubbesidir, kubbeyi “bildiğim en şiirsel mimari yaratımlardan biridir” diye över. Ahşap Türk evi olan konağın ise mimari bir şaheser olduğunu söyler.’ Hoşça kalacak ve fakat Le Corbusier’siz kalmayacağız, merak etmeyin…