TCMB’nin bu son operasyonu resmen ve alenen kasanın tam takır kuru bakır olduğunun ilanıdır. Düşünün durum o kadar vahim ki artık KMH ve kredi kartlarına bile kısıtlama getirecek duruma düşmüş bulunuyorlar. Onlar bu noktadalar ama hala sermaye kontrolleri gelir mi diye soranlar var oysa sermaye kontrolleri geldi bile sadece şu anda dozu düşük ve seçim sonrasında bu doz radikal bir biçimde artacak.
Şimdi insanlar durum bu kadar vahimse bu kadar saçmalığı yapan yönetim yarın bankalardaki dövizlere erişimi de engeller ya da kısıtlar diye düşünür de pazartesi sabah koşar ve bankadaki dövizini çekmeye kalkarsa bankalar ve Merkez Bankası ne yapacak?
Ne olduğunu hatırlatayım TCMB’nin 16 Mayıs’ta yaptığı düzenleme sonrasında; müşteri bazında kredi kartı limiti belirli bir tutarın üzerinde olanlar için, bireysel kredi kartlarıyla yapılan nakit çekimi ve kuyum harcamalarının kredi türüne göre yüzde 30 oranında menkul kıymet tesisine tabi olmasına karar verilmişti.
Bu karar piyasada çok büyük bir tepki topladı ve muazzam bir panik havası estirdi. En nihayetinde Cumhurbaşkanlığı seçimin ikinci turuna gidilirken bu tepkiler yüzünden oy kaybetmekten korkan iktidarın baskısı ile TCMB, hafta başında yapmış olduğu kredi kartlarından nakit avans çekimi ve kredi kartı ile kuyum alımı uygulamasının menkul kıymet tesisi kapsamına aldığı düzenlemeyi geri almak zorunda kaldı.
TCMB’den bankalara gönderilen uygulama talimatı uyarınca ayrıca kredi büyümesine göre tesis edilen menkul kıymetlere ilişkin düzenleme de değiştirildi.
Önceki düzenlemede yüzde 3’ün üzerinde büyüme halinde tüm kredi türleri için getirilen menkul kıymet tesisi yükümlülüğünde “esnaf kredileri, (kuyum harcamaları ve nakit çekimleri hariç), ihracat kredileri, yatırım kredileri, tarımsal kredileri, kurumsal kredi kartları, mali kuruluşlara kullandırılan krediler, tüketicilere kullandırılan kredili mevduat hesabı ve konut kredileri için MK yükümlülüğü, yeni düzenleme ile birlikte kaldırıldı.
Düşünmeden panikle alınan bir karar tepkilere boyun eğilerek gene panikle ve oy korkusu ile kaldırılmış oldu.
Fakat artık ok yaydan çıkmış bulunmaktadır, piyasa zaafı gördü ve bu zaafın ne boyutlara ulaştığını fark etti. Tabiri caizse kurdun dişine kan değdi.
Bakınız uygulanan saçma sapan bilime ve akla aykırı politikalar ile kurların baskılanması ve bu kadar düşük tutulması sonucunda tüm ekonomik dengeler çok vahim bir şekilde bozulmuş bulunmaktadır.
İktidar enflasyon ile mücadele etmek yerine kurlara savaş açtığı için Türk Lirası aşırı değerlenmiş vaziyettedir. Bu durumda herkes kurların sıçrayacağını biliyor, bilinmeyen ise sadece bu sıçramanın tam zamanı ve Merkez Bankasının bu son hareketi bu zamanın artık çok ama çok yakın olduğunu göstermektedir.
Piyasa gördü ki Merkez Bankası kurları zapt edebilmek için çaresizce Türk Lirasına erişimi zorlaştıran tedbirler ile vakit kazanmaya, kıyameti ötelemeye çalışmaktadır.
Bunu gören piyasalar durumun ve iktidarın acziyetinin farkında oluyor ve en nihayetinde herkes ona göre pozisyon alıyor.
Bu tip git gelli operasyonlar ise insanları daha da tedirgin ediyor.
Bakın ekonomide en büyük yıkımlar daima piyasaların paniğe kapılması ile ortaya çıkar.
Benzer olaylar geçmişte birçok başka ülkede de yaşandı ve hep benzer sonuçları doğurdu.
Lübnan’da, İran’da, Venezüella’da olanları biliyoruz. Hatırlayın Yunanistan’da bile insanlar bankadaki paralarına erişememişti. Bugün Rusya’da benzer kısıtlamalar uygulamıyor mu?
Şimdi herkes böyle bir olasılığa karşı kendi önlemini almaya kalkar, bankadan dövizini altınını çeker de fiziki altın ve efektif dövize dönüp kasaya kaldırmaya çalışırsa Merkez Bankası ve bankacılık sisteminin hali nice olur?
İktidarda bunu düşünüp ona göre politikalar üretebilecek bilgi ve yetenekte kadrolar var mı?
Ne yazık ki göründüğü kadarı ile iktidar ciddi önlemler almak yerine sadece zaman kazanmaya, kıyameti ötelemeye çalışmaktadır. Herkes seçimden sonrasını sonra düşünürüz havasında ve lakin bu da sorunu büyütüyor.