Disleksi Öğrenme Güçlüğü Derneği Başkanı Ekrem Çalgın, yapılan araştırmalara göre disleksinin dünya genelinde yaklaşık yüzde 10 oranında görüldüğünü belirterek, Türkiye’de de bu orana yakın bir tabloyla karşılaşıldığını söyledi. Çalgın, ilkokullarda neredeyse her sınıfta bir ya da birden fazla disleksili öğrenci bulunduğunu ifade etti.
Disleksi Öğrenme Güçlüğü Derneği Başkanı Ekrem Çalgın, disleksiye ilişkin toplumsal farkındalığın artırılması gerektiğini vurguladı. Yapılan bilimsel araştırmalara göre disleksinin dünya genelinde ortalama yüzde 10 oranında görüldüğünü belirten Çalgın, Türkiye’de de benzer bir oranla karşılaşıldığını söyledi.
Uluslararası Disleksi Derneği’nin 2020 verilerine göre dünya genelinde yaklaşık 700 milyon disleksili birey bulunduğunu hatırlatan Çalgın, disleksinin sanılanın aksine bir zeka geriliği olmadığının altını çizdi.
“Disleksi Zeka Geriliği Değil, Nörogelişimsel Bir Farklılıktır”
Disleksinin bir öğrenme güçlüğü türü olduğunu belirten Çalgın, “Disleksi, zekâsı normal ya da normalin üzerinde olan bireylerde görülen nörogelişimsel bir farklılıktır. Bu durum dil yapısından değil, beynin bilgiyi işleme biçiminden kaynaklanır. Tanılama ve okuma-yazma sürecindeki başarı, ülkelerin eğitim yaklaşımıyla doğrudan ilişkilidir” dedi.
Belirtiler İlkokulda Ortaya Çıkıyor
Disleksinin özellikle ilkokul birinci sınıfta daha belirgin hale geldiğini ifade eden Çalgın, şu belirtilere dikkat çekti:
-
Okumayı geç öğrenme
-
Harfleri tersten yazma
-
Okurken harf ve kelime karıştırma
-
Kelimelerin sonuna ek uydurma
-
Eksik ya da yanlış kelime okuma
Çalgın, disleksinin okul çağındaki çocuklarda görülme oranının yüzde 5 ila 7 arasında olduğunun tahmin edildiğini belirtti.
“Tanı Yetkisi Sadece Çocuk ve Ergen Psikiyatristlerinde”
Disleksi tanısının yalnızca çocuk ve ergen psikiyatristleri tarafından konulabildiğini vurgulayan Çalgın, “Aileler ya da öğretmenler bu belirtileri fark ettiklerinde mutlaka bir uzmana başvurmalı. Erken tanı, çocuğun akademik ve psikolojik gelişimi açısından büyük önem taşıyor” diye konuştu.
Ailelere Uyarı: Sesli Okuma Baskısı Yapılmamalı
Ailelerin yaşadığı zorluklara da değinen Çalgın, ev ortamında yaşanan çatışmaların çocukları olumsuz etkilediğini söyledi. “Bu durum çocukların suçu değil. Ailelerin sabırlı olması, çocuklarını suçlamadan desteklemesi gerekiyor” diyen Çalgın, şu uyarılarda bulundu:
-
Evde zorlayıcı sesli okuma yaptırılmamalı
-
Sessiz okumaya teşvik edilmeli
-
Okuma sırasında sürekli müdahale edilmemeli
-
Hatalar anında düzeltilerek çocuk baskı altına alınmamalı
“İlkokullarda Neredeyse Her Sınıfta Disleksi Var”
Türkiye’deki tabloya dikkat çeken Çalgın, “Sahada yaptığımız gözlemlerde ilkokullarda hemen hemen her sınıfta bir ya da birden fazla disleksili öğrenci ile karşılaşıyoruz. Türkiye’de 100 çocuktan yaklaşık 10’unda disleksi görüldüğü düşünülmektedir” ifadelerini kullandı.




