Türkiye; iletişim, örgütlenme, demokrasi, adalet, eğitim, sağlık, güvenlik, sosyal güvenlik başlıkları altında tanımlayabileceğimiz tüm alanlarda giderek büyüyen sorunlar yaşıyor. Oysa, bu topraklar, bu sorunları yaşamayacak, diğer ülkelere ve toplumlara iyi örnekler verebilecek insan gücüne ve olanaklara sahip.
Bu alanlardan birisi ve ilk sıralarda sağlık. Aslında, 8 başlık altında toplamaya çalıştığım sorunlar, birleşik kaplar gibi, birbirlerine bağlı.
Sağlık alanında yaşanan sorunları, sağlık çalışanlarına yönelik şiddet çeşitlerini “Evim, Ana Vatanım” Türkiye’ye yakıştıramıyor, çok üzülüyorum, hatta bizden sonrası için korkuyorum. İnsana, hayvana, doğaya ve çevreye yönelik diğer şiddet örnekleri de yakışmıyor insanlık kavramına.
Türk Tabipler Birliği ve tabip odalarının alandaki sorunların çözümü için yaptıkları ve bazen de haksız bedeller ödedikleri insanüstü çalışmalarını ve onurlu duruşlarını takdirle karşılayanlardanım.
Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB), Tabip Odalarının desteğinde, 25 Şubat 2025 Salı günü İstanbul’dan başlattığı ve 1 Mart Cumartesi günü Ankara’da “Büyük Hekim Buluşması, Forum” ile anlam kattığı “Hekimlerin Beyaz Yürüyüşü” etkinliğine değinmek istiyorum. Biliyorum ki iyi yürekliler, yazımda, sağlık çalışanlarına, odalarına ve Merkez Konseyine yaptığım sessiz alkışları da duyacaklardır. Küçük bir yurttaşlık görevi.
Beyaz Yürüyüşte öne çıkan görüşler şunlar.
“Yıllardır sokaklarda, daha iyi bir sağlık sistemi diyoruz. Başka bir sağlık sistemi ve başka bir hekimlik mümkün. İvedilikle sağlıkta dönüşüm gerekiyor. Ulaşılabilir, herkese eşit ve parasız sağlık sistemi. Hastalığı değil, sağlığı esas alan ve kamu tarafından finanse edilen bir sistem için yürüyoruz. Halk kaybediyor, sermaye kazanıyor. Amacımız para değil, hekimlik yapmak. Halkımıza daha iyi bir sağlık hizmeti vermek istiyoruz. Sağlık sistemi çöktü. Sağlık çalışanları mutsuz. Haksız uygulamalar var, düzeltilmelidir. Randevü kuyrukları. Sağlıkta dönüşüm gerekli. Birinci basamak sağlık hizmetleri güçlendirilmelidir. Daha iyi bir Türkiye’yi kurmak için de hep birlikte mücadelemize devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Sağlık Bakanımız Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, hatta Bakanlar Kurulu üyeleri, siyasal partiler, TBMM yönetimi ve milletvekilleri, bu ve benzeri yürüyüşleri, yapılan önerileri hedef kitlenin demokratik ve onurlu bir hakkı, bir seslenişi, ifade özgürlüğü, hekim olmaktan önce iyi insan olmanın bir gereği gibi algılamalı ve olumlu karşılık vermelidir.
Nitekim, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Alpay Azap’ın sözlerinde, Türkiye’nin sağlık alanında gerek duyduğu iletişim ve çözüm yöntemini de görmeliyiz.
“Sağlık sisteminde sorunları çözmek mümkün. Bunun için sağlık çalışanlarının, hekimlerin görüş ve önerilerine önem verilmelidir. Hastalığı değil, sağlığı ve sağlık çalışanlarını merkeze alan bir sistem kurulmalıdır.”
Hükümetin, Türk Tabipler Birliği ve Tabip Odaları ile iletişim ve dayanışma içinde, ulaşılabilir, herkese eşit ve parasız sağlık hizmetleri hedefinde zorlanmayacağı kadar olanaklarımız ve insan gücümüz kesinlikle var. Örneğin, farklılıkları sorun değil doğal zenginlik görerek, bir aile anlayışı içinde, her yıl, önce illerde, sonra ülke genelinde “Sağlık Kurultayı-Şurası” düzenlemeyi geleneksel hale getirebiliriz. Hatta demokrasi, adalet, güvenlik, eğitim, ekonomi, tarım, üretim, tüketim, kentleşme, çevre, gençlik, ulaşım, iletişim, kültür, sanat, spor,….gibi konular dahil. Kısaca, şiddetsiz, olabildiğince huzurlu ve mutlu yaşamak ve yaşatmak için.
Renklerin tümü çok güzeldir elbette. Şimdi, “Beyaz” için sesleniyorum. Haydi, evim Türkiye’nin melekleşmiş insanları, her yerde ve her zaman kadın-erkek birlikte, dayanışma içinde, haydi…