Şimdi diyeceksiniz ki Haiti ile Türkiye’nin ne ilişkisi var? Bu soruya yanıt vermek için önce biraz Haiti’nin sosyal güvenliğinden söz etmek istiyorum.

Bilindiği gibi Haiti ya da resmi adıyla Haiti Cumhuriyeti Amerika’da Karayip Denizi’nde bir ada ülkesidir. Bu tatil ülkesinde çeteler neredeyse tüm toplumu ele geçirdi. Haiti’nin başkenti Port-au-Prince’i çeteler ablukaya aldı.

Başkentin Solino Mahallesi, günlük kuşatmanın merkez üssü haline geldi ve yaklaşık 24 kişi öldürüldü. Çetelerin başkentte yüzde 80 egemenliği var.

2023 yılında, ülke genelinde çeteler tarafından 4 bin kişi öldürüldü ve 3 bin kişi daha kaçırıldı. Geçici Haiti Başbakanı Ariel Henry, BM Güvenlik Konseyi tarafından desteklenen Kenya liderliğindeki çokuluslu bir askeri güç planı da dahil şiddeti bastırmak için uluslararası yardım istedi.

Şu işe bakın!

Güvenlik Konseyi bir yıllık bir kuvvet gönderilmesine karar verdi. Çete üyeleri fidye için sivilleri kaçırıyor, çatılardan ayrım gözetmeksizin sivillere saldırıyor, kadın ve çocuklara tecavüz ediyor. Şiddet olayları 130 binden fazla insanı evlerinden etti. Çetelerin ABD’den getirdikleri silahlar polisin gücünü aştı. W. Post: Haiti’yi onlarca yıldır saran yoksulluk ve işlevsizlik, son yıllarda çöküş halindeki bir ülkeye dönüştürdü.

Öte yandan dünya kamuoyuna yayılan bilgilere göre Ekvator’da bir cinayetler ülkesi oldu. 2002’de barış adası ilan edilen Ekvador sadece beş yıl önce, 100 bin kişi başına şiddet sonucu 6,7 ölüm oranıyla hâlâ Latin Amerika’nın en güvenli ülkelerinden biriydi. Bugün 45 ölüm oranına yaklaşıyor. Ülke, Suriye, Irak ve Afganistan’ın yanı sıra dünyada en şiddetle kavrulan 11. ülke oldu. Suç lideri hapishaneden kaçırılıyor, bir TV’yi basıyor ve bildiri okutuyor.

Parçalama ve baş kesme gibi vahşetlerin ayrıca köprülerde ve diğer halka açık yerlerde uzuvsuz cesetlerin ve hayati organların teşhir edildiği canlı internet yayınları yaygınlaştı. Hatta ülkede “Cezaevlerinde yaşamak, sokakta yaşamaktan daha güvenlidir” deniyor; yoksulluk, işsizlik ve eğitim fırsatlarının eksikliği nedeniyle çeşitli mafya grupları için suikastçı olarak çalışmak üzere kolaylıkla işe alınan yüzlerce genç... Ekvador bir narko devletine dönüşüyor. Kara para aklama açısından cazip bir merkez oluyor.

Peki, Türkiye’de neler oluyor? Neler olduğunu anlamak için İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın Twitter adresini izlerseniz görürsünüz.

Türkiye’de yerli ve yabancı çetelerin toplumun yaşamını bozduğunu görüyoruz.

Narko operasyonunda 109 kilo kokain. Bilişim sistemleri üzerinden suç işleyen İstanbul merkezli 10 kentte örgütlenen 21 kişi. Çocuk müstehcenliği ve tacizi için dijital medyada örgütlenen 35 kişi. Kafes 32 Operasyonu’nda suç örgütü elebaşısı ve 11 çete mensubu. Sonra sahte içki üreticileri. Göçmen kaçakçılığı yapan hemen her ilde onlarca örgüt mensubu.

Altı ilde silah imalatı ve silah kaçakçılığı yapanlar. Çember operasyonunda aranan 3 bin 209 kişi. Başka bir operasyonda 59 torbacı. 20 ilde uyuşturucu imalathanesi basıldı, 163 kişi yakalandı. 236 yabancı suç örgütü mensubu yakalanmış. Ayrıca Antalya’da sahile dokuz ceset vuruyor. Ben işlenen kadın cinayetlerinden ve öteki cinayetlerden bahsetmiyorum.

Ben bunları İçişleri Bakanı Yerlikaya’nın 15 günlük hesabından aktardıklarım. Bu arada hırsızlıklar, soygunlar, beyaz kadın ticareti kırıla gidiyor.

Aslında Süleyman Soylu’nun İçişleri Bakanlığı döneminde çivisi çıkmış bir Türkiye’yi, AKP’nin İçişleri Bakanı Yerlikaya’ya bırakılmıştı. Yani Türkiye, çivisi çıkmış Ekvador ve Haiti örnekleri gibi olmuştu. Yerlikaya, suç temizliği yapıyor. Ama ABD’ye göç, Avrupa’ya göç... Türkiye’ye göç... Devam ediyor.