RTE ve ekibi 29 Ocak 2014 günü Tahran’a gittiler.

İran iktidar yetkililerini görünce RTE’nin bıyık altında gülümsemesine siz bakmayın… RTE ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu İran yöneticilerine içlerinde çok kızıyordu.

Nedeni belli…

Hem RTE hem Davutoğlu Esad iktidarına ömür biçmişlerdi.

Beşar Esad’ın soyadını değiştirip “Esed” yaptılar.

“2011’in sonunda ömrü tamamdır!” dediler.

RTE ve ekibinin silah ve para desteği verdiği Suriyeli muhalifler 2. Cenevre Konferansı’nda Esad iktidar yetkililerinin karşısına oturmak zorunda kaldı.

Yani evdeki hesap çarşıya uymuyordu.

Türkiye’nin Suriye’de Esad rejimine karşı yürüttüğü iç ve dış politikalar, öteden beri Suriye’de Esad’a tam destek veren İran ile tam bir çatışma ve birbirine karşı duruş sergiliyordu.

İran bu bağlamda Türkiye’ye sattığı doğalgazın ve petrolün fiyatını yükseltip karşılığında alış-verişin altınla yapılmasını istemesi, RTE iktidarının Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın “Uluslar arası Tahkime” gitmesine neden oldu. 

Artık İran dünyanın gündemine oturmuştu.

RTE’nin İran ziyaretinin 29 Ocak 2014 gününe denk getirilmesi de deyim yerindeyse manidardı. 

Çünkü RTE ve ekibinin izlemiş olduğu Ortadoğu politikası çökmüştü.

İran hem bölgede hem dünya kamuoyunda öne çıktı.

İran’ın bu grafiğinin yükselmesinin bir nedeni de 2013 yılının Ağustos ayında Ahmeti Nejat’ın yerine Ruhani’nin Cumhurbaşkanı seçilmesiydi.

İran yetkililerinin karşısında RTE ve ekibi gülümseler de, İran’ın bölgesel ve uluslararası profilinin yükselmesini hazmedebilecekler miydi?

Çünkü İran Suriye’de Hizbullah üzerinden Esad’a verdiği destekle resmen iç savaşta tarafını belirlemişti.

Ama RTE ve Ahmet Davutoğlu Özgür Suriye Ordusu ya da “Suriyeli Muhalifler” adını verdikleri hukuksal devlet desteği olmayanların yanından yer almışlardı.

Obama ve Putin RTE iktidarının Suriye konusunda yalnız bırakınca, AB’de RTE iktidarını yalnız bıraktı. RTE, gülümseyecek mi, kızacak mı?

Çünkü Türkiye’nin Suriye politikası iflas etti.

Obama ve ekibi bölgesel sorunları çözmek için İran’ı bir fırsat olarak algılıyordu. Artık RTE’ye güven duymuyorlardı. 

Bu ne demekti?

İşin içinde Tahran olmadan Suriye’de ateş sağlanamazdı.

Geçiş süreci dedikleri süreç gerçekleşebilirdi.

İran’ın, Cenevre konferansına katılmaması Esad’ın Suriye’nin başından gitmesini isteyenleri etkiledi.

Suriye iç savaşında ne AB ülkeleri ne ABD nede Rusya, Çin ve Pakistan gibi ülkeler zarar gördü. Suriye iç savaşından en çok zarar gören bölge ülkesi Türkiye oldu. Türkiye’nin milyarlarca dolar ticareti uçtu. RTE ve Ahmet Davutoğlu İran’ın çözüm için kilit bir ülke olduğunu bile algılamadılar. 

İran gibi bir ülke Şii kimliğiyle sadece Suriye üzerinden değil, Irak, Lübnan, Yemen ve Bahreyn gibi ülkeler üzerinde de etkiliydi. İşe bu Şii hâkimiyeti bölgedeki mezhep çatışmasını körüklüyordu. Aynı zamanda Suriye iç savaşı İran ile Suudi Arabistan arasında bir rekabet savaşına dönüşmüştü.

RTE, 29 Ocak 2014 günü İran’a bıyık altında gülümsemeye gitti. (Sürecek)