Bu köşede yazımı okuyanlar hatırlarlar. Benim daraldığımda baş vurduğum kaynak kitaplar sevgili öğretmenim Emin Özdemir’in kitaplarıdır. Kendisinin bir kitabını daha baştan sona okudum bugünlerde. “Konuşma Sanatı” adlı bu kitabı, konuşmanın basit bir şey olmadığını gösteriyor. Önce sizlere kısaca Emin Özdemir’i tanıtmak istiyorum.

Özdemir, 1931 yılında Kemaliye’de dünyaya geldi. Pamukpınar Köy Enstitüsünü bitirdikten sonra Gazi Eğitim Enstitüsü Türkçe bölümünü 1953 yılında bitirdi. 1957 yılında bu bölümde asistan ve öğretim görevlisi olarak görev aldı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın açtığı sınavı kazanarak Amerike’da Columbia Üniversitesi ve Indiana Üniversitesi’nde “değişik düzeylere göre metin hazırlama ve anlatım teknikleri” konusunda eğitim gördü. GEE Türkçe bölümünde (1968-1972) yıllareı arasında bölüm başkanı ve öğretim üyesi olarak görev yaptı. 1974 yılında Ankara Üniversitesi Basın ve Yayın Yüksek Okulu’nda görev aldı. 1996 yılında buradan emekliye ayrıldı. Türkçe’nin özleşmesi, geliştirilmesi ve zenginleştirilmesi savaşımında aktif görevler aldı. Çocuk romanları da yazan Özdemir, 1 Eylül 2017 tarihinde aramızdan ayrıldı.

Kitabın sunuş yazısında; “Genellikle öğretici amaçlarla hazırlanan bu tür kitapların güç okunan, asık suratlı bir yanı vardır. Kuramsallıktan, terimlere dayalı, daha doğrusu kılçıklı bir anlatımdan kaynaklanan bir durumdur bu. Elinizdeki kitaptaysa özellikle bunlardan kaçınılmıştır. Söylenenler, olabildiğince yaşamdan seçilen örneklere bağlanmıştır. Anlatılanlar, deneme söylemine dayalı, içtenlikli bir hava içinde verilmeye çalışılmış, kolay okunurluk ilkesine bağlı kalınmıştır.” Diyor. Kitabın kimlere yönelik olduğunu belirtiyor devamında. “ Kitap kimlere yöneliktir? Konuşma eğitimi yaptırtacak okullar, kurumlar ve topluluklar için ders kitabı olarak tasarladım. İşi konuşmaya dayalı tüm alanlarda çalışanları, özellikle öğretmenler, avukatlar ve siyasetçileri kitabın okurları arasında düşündüm. Bütün bunların ötesinde konuşma sıkıntısı çeken, konuşma gücünü geliştirmek isteyen herkese yönelik düzeyde olmasını amaçladım.”

Kitap 11 bölümden oluşuyor. Bunlar : “Konuşma ve Biz”, “Güzel ve Etkili Konuşma”, “Konuşmayı Etkileyen Etkenler”, “Konuşmanın Dokusu ve Örüntüsü”, “Hazırlıklı ve Hazırlıksız Konuşma”, “Konumuzu Seçme”, “Amacımızı Belirleme”, “Söyleyeceklerimizi Saptama”, “Söyleyeceklerimizi Planlama ve Yazılaştırma”, “Konuşmanın Sunuluşu” ve son bölümde “Konuşma Türleri.” Başlılara baktığımızda bile konuşmanın anlamı ve önemi ortaya çıkıyor. Konu başlıkları içinde konuyu açacak önemli bölümler var. Her bölümde birkaç alıntıyla konu pekiştiriliyor. Alıştırmalarla daha da güçlendiriliyor.

Kitabın 21. sayfasında “Güzel Konuşmanın İlkeleri Nelerdir?” sorusunu sorduktan sonra bu 10 ilkeyi açıklayarak tek tek sıralıyor. “İyi bir konuşma, yıkıcı değil, yapıcıdır”, “İyi bir konuşma, ilginç ve değerli konuları kapsar”, “İyi bir konuşma, konuşmacının kişiliği ile bütünleşir”, “İyi bir konuşma, belli bir amaca yönelir”, “İyi bir konuşma, konuşmayı etkileyen etkenleri çözümleyerek oluşur”, “İyi bir konuşma, sağlam bir konuşma yöntemi üzerine kurulur”, “iyi bir konuşma, dinleyicilerin ilgi ve dikkatini toplar”, “İyi bir konuşma, sağlam bilgilere dayanır”, “İyi bir konuşma, etkili bir ses tonu, el ve yüz hareketleri gerektirir”, “İyi bir konuşma, canlı bir dil, hareketli bir üslup gerektirir” Bu 10 temel ilke, güzel ve etkili konuşmanın en belirleyici ve temel özellikleridir. Her ilkenin nasıl olması gerektiğini de gösteriyor Emin Özdemir.

40. sayfada Türkçe’nin başka dillerin çoğunda bulunmayan ve konuşma açısından büyük kolaylıklar sağlayan özelliklerini belirtiyor Özdemir: “ 1. Türkçe, sesçil bir dildir. Genellikle yazıldığı gibi konuşulur, konuşulduğu gibi yazılır. 2. Türkçedeki bütün sesler ve bu seslerin işaretleri olan harfler (yumuşak g dışında) yazıda ve konuşmada ortaktır. Yazıldığı halde söylenmeyen ya da söylendiği halde yazıda gösterilmeyen hiçbir ses yoktur. 3. Ses yönünden zengin bir dildir Türkçe. 4. Türkçenin sesleri gırtlaksılıktan, burunsuluktan kurtulduğu için, hırıltılı bir nitelik taşımaz, pırıltılıdır. Bunun gibi boğuk ve hımhım değil, tınıl ve parlaktır. 5. Türkçenin bütün sesleri renkli, ezgili ve yumuşaktır. 6. Türkçedeki ünlüler olsun, ünsüzler olsun, boğumlanma açısından zorlayıcı hiçbir nitelik taşımaz. Bunlar oldukça kolay ve rahat çıkışlı harflerdir. 7. Türkçede seslerin değişimini, sözcüklerin cümledeki yerini, öğeler arasındaki bağıntı ve ilişkileri içeren açık kuralları vardır. Kuraldışıları az olan bir dildir Türkçe.

”Kitabın tüm sayfalarında alınması gereken o kadar çok şey var ki. Merak edenlerin okumasını diliyorum. Böylesine güzel bir başvuru kitabını bize kazandıran Emin Özdemir öğretmenimin eline sağlık diyor, kendisini sevgi ve özlemle anıyorum.