Muktedirlere yönelik yolsuzluk ve suiistimal ithamlara karşılık bazılarının hemen “çalıyor ama çalışıyor” diye savunmaya geçtiğini sizlerde...
Muktedirlere yönelik yolsuzluk ve suiistimal ithamlara karşılık bazılarının hemen “çalıyor ama çalışıyor” diye savunmaya geçtiğini sizlerde sık sık görmüşsünüzdür.
Vallahi bu ülkede ben çalan ama çalışan tek bir kişi gördüm o da Haluk Levent…
Geçen gün sosyal medyada Haluk Levent’in sahnede gitar çalarken çekilmiş bir fotoğrafı dolaşıyordu, fotoğrafının üstüne çalıyor ama çalışıyor yazıp paylaşmışlar.
Türkçemizin azizliği ve esnekliği, açıkça söylemek gerekirse bu paylaşım orantısız zekânın ve bağrından Nasreddin Hocayı çıkaran halkımızın eşsiz espri yeteneğinin sağlam bir örneğidir.
Ayrıca yapmış olduğu gönderme de çok iyi bir hiciv numunesi de olmuştur.
Çalma çırpma işlerini bir kenara bırakır da işin çalışma kısmına odaklanırsak ortaya çıkan manzara şöyledir:
Erdoğan ve AKP 1999 depremlerinden hemen sonra iktidara gelmişti ve önlerinde çalışıp bir sonraki büyük depreme hazırlık yapmak, önlem almak için yirmi küsur yıllık bir zaman dilimi vardı. Üstelik bu zaman diliminin tamamını da eşi benzeri görülmedik bir yetki ve tek parti iktidarı ile geçirdiler.
Unutanlar varsa hatırlatayım 2002 Kasım seçimlerinde halkımız bir taraftan ekonomik krizin ve bir taraftan da iyi yönetilmediğini düşündüğü deprem süreçlerinin hesabını sandıkta sormuş o dönemde mecliste bulunan tüm partileri sorumlu tutarak iktidar muhalefet ayrımı yapmadan meclis dışında bırakmış. Bu işlere çözüm getirebileceğine inandığı yeni iki partiyi iktidar ve muhalefet olarak seçmişti. AKP ve CHP meclise böyle girdi, AKP iktidar oldu CHP ise ana muhalefet partisi olarak görev yaptı.
Aradan yaklaşık olarak 20 yıl geçti…
Az gittik uz gittik dere tepe düz gittik birde döndük baktık ki bir arpa boyu yol gitmişiz, bu dönemde hiç çalışmamış, hiç hazırlık yapmamış, hiçbir önlem almamışız!
Erdoğan ve AKP bu yirmi küsur yılı resmen heba etmiş, boşa harcamış bulunmaktadır!
Bu yirmi yılda yapılanların göz boyamaya yönelik makyaj çalışmalarından başka bir şey olmadığı Kahramanmaraş depreminde son derecede açık ve net olarak ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Gene büyük bir deprem, gene büyük yıkım, on binlerce ölüm, yüz bini aşkın yaralanma, geç kalan müdahale, deprem sonrası yetersiz kalan devlet, kaos ve karmaşa.
Bu son depremde ortaya çıkan görüntü daha önce yaşananlardan hiçbir şekilde ders alınmadığını bize göstermektedir. Hatta bu sefer devlet özellikle de son derecede önemli ve yaşamsal olan ilk 72 saatte gösterdiği yetersizlik ve beceriksizlikle 99 depreminde yaşananları bile mumla aratmış bulunmaktadır.
Bakın beyler iktidar yan gelip yatma, servetine servet katma yeri değildir!
Siz iktidara göbek büyütmeye değil bu ülkenin sorunlarını halletmeye, halkımızın problemlerini çözmeye geldiniz…
Tek başına iktidar olarak geçirdiğiniz son yirmi yılı bu ülkenin sorunlarını çözmek için değil mensup olduğunuz ideolojik görüş ve paydaşı olduğunuz arkaik yapıları memlekette egemen kılmak için kullandığınız aşikâr oldu.
Yazık, yazık ki ne yazık…
Oysa bu yirmi yılda elinizdeki kaynakları doğru düzgün kullanmayı tercih etseydiniz ülkemizin deprem riski taşıyan tüm kentlerinde, kasabalarında, köylerinde tek bir bina yıkılmaz, tek bir Türk vatandaşı enkaz altında kalarak ölmezdi.
Sadece Suriyeliler için harcadığınız 100 milyar dolar ile bu ülkenin bütün kentleri dönüştürülüp, depreme dayanıklı binalar ile donatılabilirdi.
Arkaik yapılar olan tarikat ve cemaatlere kaydırdığınız kaynakları AFAD’a tahsis etseniz, AFAD’ı liyakatli işinin ehli personeller ile yönetseniz deprem sonrasında müdahale için yetersiz kalmaz, enkaza on binlerce iş makinası ve iyi eğitimli profesyonel uzmanlar ile zamanında müdahale eder, beceriksiz ve yetersiz müdahale sonucu kaybettiğimiz insanları kurtarabilirdiniz…
Bütün bu sergilediğiniz beceriksizlik ve başarısızlıktan sonra kalkıp hala bir yıl daha verin biz bu binaları yeniden yapalım demeniz ise resmen utanmazlıktır.
Artık söylemeniz gereken tek bir söz kaldı “biz beceremedik istifa ediyoruz.”