Çalışanlar ve emekliler açısından zor bir yıl geride kaldı. Zordu ama yapacakları başka da bir şey yoktu. Örgütlü çalışan kesimler toplu sözleşmelerle, bir nispette olsa haklarını almak için üretimden gelen güçlerini kullanarak, kısmi de olsa haklarını ve menfaatlerini koruyabiliyorlar.
Yaklaşık on altı milyon emekli, örgütlü olmadığı, kendi aralarında kurmuş oldukları sendikaları olsa da bu sendikal kuruluşları iktidarın tanımadığı ve her fırsatta kapatmak istediği aşikâr. Ancak örgütlü olmasalar da önemli bir oy baskısına sahip oldukları da ortada. Emekliler partisi kursalar neredeyse iktidar olabilirler.
Temmuz 2023 ayında yapılan yüzde yirmi beş ücret artışından yaklaşık dokuz milyon emekli yararlanamamış, aldığı 7.500 TL, maşlarda artış olmasına rağmen değişmemiş ve aynı emekli maaşını almaya devam etmişlerdir. O zaman öğrendiler ki, asıl maaşları yüzde yirmi beş artışa rağmen değişmeyen bir kök ücretleri olduğu. Kök maaşlarında bir düzenleme yapılmadan yüzdelerle artırılan tutarlar, enflasyona tuş olup hep yenilip, sırtı yerden kalkmayan emekliler,yine aynı sonuçla karşı karşıya kalabilirler.
Hükümet düşük kalan emekli maaşlarına, bütçeden lütufta bulunup bir ilave ücret ilave ederekdokuz milyon kişiye 7.500 TL emekli maaşını verebildiler.
Emekliler açısından şarkı sözü gibi, bir acayip bekleyiş, sanki dakikalar yok, yıllar geçiyor, ancak bir türlü hayatlarının ikinci baharında bir türlü refaha kavuşamıyorlar. Bu yaşadıkları ülkede, alın terlerini akıttıkları, hayatlarının en güzel günlerini çalışarak hizmet geçirdiklerizamanları hiç yokmuş gibi davranılmaktadır. Hükümet tarafından sanki bütçeye bir yük gibi görülmeye başlamaktadırlar. Maliye Bakanının enflasyonun konusunda söylediği sözler. Sanki enflasyonun tek nedeni alın teriyle mal ve hizmet üretmek için hiçbir fedakârlıktan sakınmayan çalışanlar.
Emekli olmadan önce çalışanlar, bu ülkenin Sosyal Güvenlik Kurumuna; bir sağlık için, iki emeklilik için prim öderler. Bu primler hasta olduklarında hastanelerden yararlanmak, emekli olduklarında ise insanca yaşayabilecekleri bir emekli maaşı almak içindir. Bu biriken paralar değerlendirilir ve emeklilere maaş olarak ödenir.
Bu sisteme sosyal politikalar açısından, primli ödemler sistemi olarak adlandırılır. Yani hükümetler emeklilere boş yere emekli maaşı ödemezler. Çalışanların zamanında ödedikleri primleri maaş olarak geri öderler. Bütün ülkelerde sosyal güvenlik kurumlarına genel bütçeden bir kaynak aktarılır.
TÜİK beklenen Aralık ayı enflasyon rakamlarını açıkladı. Herkes çalışanların ve emeklilerin ne kadar maaş alacaklarını hesaplamaya başladılar. Enflasyon artışlarına bakıldığında memur ve memur emeklilerin maaşları hesaplanabilirken, BAĞ-KUR ve SGK emeklilerin maaşları sadece enflasyon rakamlarına bakıldığında çok düşük kalmaktadır. Bu tutarlar üzerinden Milli hasıladaki artıştan ve ülkedeki büyümeden ne kadar yararlanacakları henüz belli değil.
Bir de yaklaşık dokuz milyon emekli için kök ücret sorunu bulunmaktadır. Hükümet bu kök ücrette bir düzenleme yapmaz ise emeklilerin maaş artışları yine beklenenin çok altında kalabilecektir. Kök ücretin hükümetin insafına bırakılmadan bir yasal düzenlemeyle kalıcı bir hak olarak çözüme kavuşturulması gereklidir.
Bütün bunlar olurken ülkemizde sadece çalışanlar ve emekliler yaşamamaktadır. Diğer taraftan sermaye birikimine sahip belirli bir kesim de bulunmaktadır. Faiz artışlarına karşı olan bir hükümetimiz vardı. Ta ki, seçimler olup, eski ekonomik uygulamalar ile devamedilemeyeceğinin ortaya çıkması ve Maliye Bakanı ve Merkez Bankası başkanı değiştirilene kadar. Hem faize karşı olan aynı hükümet, hem faizi artıran aynı hükümet. Nas ‘a bir tarafta dururken kime ne? faiz artamaz denilen inançsal kural, yerli yerinde durmaktadır.
Çalışanlara ödemelerin Gayrisafi Yurtiçi Hâsıla (GSYH) içindeki payı, 2021’de yüzde 26,8 iken bu oran 2022 yılında yüzde 23,6’ya kadar düştü. Bu oran 2019 yılında yüzde 31,3 idi. Buna göre son üç yılda işçiler milli gelirden aldıkları her 4 liranın 1 lirasını kaybetti. Yine ufukta emeklilere bekledikleri bir ücret artışı olmayacak enflasyona yenilecektir. Seçim dolayısıyla yine bir fedakârlık yapılıyormuşçasına ilave bir ücret eklenerek, yaparsa yine Erdoğan yapar algısı verilecek gibi görünmektedir.
Bankacılık Düzenleme ve denetleme kurumunun( BDDK) 2023 Kasım Ayı, Aylık bülteninde bir milyon TL ve üzeri Yurt içi yerleşik mudi sayısı 1.234.611 kişidir. BDDK ‘nın 2022 yılı aynı döneminde bir milyon TL ve üzeri mudi sayısı 729.271 kişidir. Bir yıl içerinde milyoner sayısı 505.340 kişi artmıştır. Bir milyon ve üzeri hesabı olan kişi neredeyse toplam nüfusun yüzde biri.
Toplumdaki adaletsizlikler sadece ücretlerde değil, nereye baksak aynı ve hatta daha fazla olarak karşımıza çıkmaktadır.
Şarkıda söylendiği gibi; yaşayanların umudu, daha iyi, daha güzeli ve insanca yaşama amacını çoktan tüketmek üzere…
Kokladığım çiçekler çoktan ölmüşler
Beklenen kara tren gelmiyor artık
Aldatılmış duygular isyan ediyor
Gözümdeyse bir bakış tam tımarhanelik
Fatih Erkoç Şarkısı (Oynatmaya Az Kaldı)