Asgari ücret açıklandı ya iktidarın propaganda makinesi hemen “aman ne de iyi yaptılar, bak geçmişte şöyleydi şimdi böyle” diye yıkama yağmala faaliyetlerine başlayıverdi.

Oysa gerçekler hiç de öyle değil bu gün Türkiye’de belirlenen asgari ücretin değeri yani satın alma gücü ve refah yaratma potansiyeli geçmişe göre hiç de öyle anlatıldığı gibi iyileşmiş falan değil.

Bu konuda Prof. Özgür Demirtaş ve ekonomist İbrahim kahveci durumu tüm çıplaklığı ile anlatan iki yazı kaleme almış bulunuyor.

Prof. Özgür Demirtaş yandaş gazeteci Cem Küçüğe hitaben yazdığı X mesajında:

Cem bey o olaya öyle BAKILMAZ.

Size nasıl bakmanız gerektiğini öğreteyim: 2002 yılında Asgari Ücret 126 dolardı, Şimdi 578 dolardı denmez. Çünkü 2002 yılındaki 100 Doların Alabildiği ile şu anki 100 Doların alabildiği aynı değil. Dolar Enflasyonu var.

Bir gazeteci olarak böyle bir haber yapmadan önce Yapmanız gereken şey şu: fred.stlouisfed sitesine gideceksiniz. Oradan CPIAUCSL datasını indireceksiniz. Bu Dolar Fiyat Endeksi. Sonra 2002 başındaki Fiyat Endeksine bakacaksınız. Bir de Şu anki Fiyat Endeksine Bakacaksınız. Şu anki Endeksi 2002 başındaki endekse bölüp o günden bugüne Dolardaki enflasyonun ne olduğunu bulacaksınız.

Ben sizin için bulayım: 1.7327. Hah Şimdi o 578 Dolar dediğiniz şeyi bu rakama böleceksiniz. 578/1.7327 = 333 Dolar. Demek ki Şu andaki Asgari Ücretin 2002 karşılığı bu kadar.

2016'daki karşılık ile de kıyaslarsanız o zamanki Asgari ücrete göre çok daha düşük. Buna bir de Doların şu anda baskılandığı gerçeğini eklerseniz, asgari ücretin 2016'ya göre çok çok daha düşük olduğu ortaya çıkar.

Ekonomist İbrahim kahveci ise Karar gazetesinde yayınlanan makalesinde:

Hatta bunu ürün bazında ele alabiliriz. (TÜİK raf fiyatlarını vermediği için tarla fiyatları ile hesaba devam edelim)

2016 yılında asgari ücretli tarladan 302 kilo kuru fasulye ve 850 kilo pirinç alıyormuş. Oysa 2023 yılında aynı asgari ücretli 251 kilo kuru fasulye ve 530 kilo pirinç alabilmiş. Kuru fasulye ve pirinç hesabına göre asgari ücretli yüzde 30 alım gücünü kaybetmiş oldu.

Ya da kuru soğan ve patates hesabına bakalım: 2016 yılında asgari ücretli tarladan 1 aylık maaşı ile 2065 kilo patates ve 1782 kilo kuru soğan alabiliyormuş. Toplamda 3847kilo patates ve kuru soğan (tarladan ama) alabilen asgari ücretli 2023 yılında alım gücü 2471 kilo patates ve soğana düşmüş.

Patates ve soğanda alım gücü yüzde 35 ermiş.

Son olarak süt işine bakalım: 2016 yılında asgari ücretli üreticiden çiğ süt olarak 1162 litre alabilirken 2023 yılında 867 litre süt alabilir olmuş. Burada da asgari ücretlinin reel alım gücü yüzde 25 erimiş oldu.

Gelin bu hesabı açlık sınırı üzerinden tüm gıda harcaması ile yapalım. 2016 yılında yıllık ortalama açlık sınırı 1.395 lirayken asgari ücret 1.301 liraydı. Yani yüzde -7,2 oranında açlık sınırının altında yıllık bir ücret vardı. 2023 yılında ise ortalama açlık sınırı 11.520 lira ederken ortalama asgari ücret 9.955 lira ile açlık sınırının yüzde -15,7 altında gerçekleşmiş.

Hem reel dolar bazında hem de gıda fiyatları ve açlık sınırı bazında asgari ücrette bir artış değil, tersine bir gerileme yaşanıyor.

İşte asgari ücretteki gerçek tablo budur!

Asgari ücret konuşulurken hep açlık sınırı gündeme getiriliyor ki bu sarı sendikaların marifetidir.

Oysa Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından hazırlanan 40 Soruda İş Kanununda Ücret El Kitabında yazan asgari ücretin tanımı şöyledir:

İşçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücrete asgari ücret denilmektedir.
Bu tanıma göre dikkate alınması gereken sınırın açlık değil yoksulluk sınırı olduğu aşikârdır