Çağımızda savaş teknolojileri ve buna bağlı olarak savaş stratejileri gerçekten de çok olağanüstü bir hızla değişiyor, insanlar büyük bir hızla değişen bu teknolojiyi takip etmekte zorlanıyor.

Bakın son birkaç yılda, önce Ukrayna Rusya savaşında İHA, SİHA ve füzelerin savaşın kaderini nasıl etkilediğini gördük. Sonra ise Karabağ savaşında İHA ve SİHA’ların savaşın sonucunu nasıl belirlediğine şahit olduk.

En son olarak da Hamas’ın 7 Ekim saldırıları ile başlayan ve bir anda İsrail, İran ve Amerika arasında sıcak çatışmaya dönüşen, havada füze, İHA ve SİHA’ların uçuştuğu bir savaşı televizyonlarda ekran başına geçip naklen izledik.

Herkes uçak, füze ve İHA teknolojilerinin savaşları nasıl değiştirdiğini savaşın sonucunu nasıl belirlediğini konuşurken İsrail oyunun kuralını değiştirecek bir teknolojik gelişmeye imza attı, harp sahasında da test ettiği lazer silahını tanıttı.

Malum 1. Dünya savaşında hava kuvvetlerinin hem savunmanın ve hem de saldırının en etkili aracı haline geleceği anlaşılmıştı. 2. Dünya savaşında hava kuvvetlerinin önemi çok belirginleşti, soğuk savaş döneminde ise durdurulamaz bir hava kuvvetleri oluşturmak bir devlet için var olmanın olmazsa olmazı haline geldi.

Bombardıman uçakları, kıtalar arası balistik füzeler, taarruz jetleri bunları taşıyan uçak gemileri ve denizaltılar askeri gücün seviyesini belirleyen asli unsurlar haline geldi.

Hava saldırı unsurları bu kadar etkili olunca etkin hava savunma sistemleri geliştirmek tek çare haline geldi. Sonuçta savaş uçakları, füzeler ve insansız hava araçlarını durdurmayı amaçlayan savunma sistemleri geliştirildi. Lakin bu geliştiren hava savunma sistemleri çoğu zaman oldukça pahalı ve yetersiz kaldı.

Özellikle son dönemlerde İHA ve SİHA’lar gibi hava araçları küçük, kolay feda edilebilir ve ucuz olma özellikleri ile savaşlarda yoğun olarak tercih edildi, uçak ve füzelere karşı inşa edilmiş olan klasik hava savunma sistemleri bunlar karşısında epeyce yetersiz kaldı.

Bakın İHA ve SİHA’ların temel avantajları şöyledir: Öncelikle bunların tespit edilmesi oldukça zordur. Tamam, tespit edilince imha edilmeleri çok kolay olsa da birkaç bin dolarlık bir İHA ya da SİHA için milyonlarca dolarlık uçakları kullanmak ya da on binlerce dolarlık füzeleri fırlatmak ekonomik değildir. Ayrıca bu ucuz silahlardan yüzlercesi fırlatılınca esas olarak füzeler ve uçaklara yönelik olarak kullanılmak üzere depolanan oldukça pahalı hava savunma füze stoklarının bunlar için harcanması durumunda hava savunma siteminin çökmesi, sonuçta ülkenin hava sahasının uçak ve füzelere karşı korumasız kalması da çok olasıdır.

Diğer yandan İran ve Rusya’nın savaşta bol bulamaç kullandığı balistik ya da hipersonik füzelerin çok hızlı, manevra kabiliyeti yüksek ve oldukça etkili olduğu da gözlemlendi. Bunları bir karşı füze atağı ile durdurmak ise oldukça zor ve pahalıdır, bu zorluğu Rusya’nın Ukrayna ve İran’ın İsrail’e yönelik füze saldırılarında gördük.

Peki, İsrail bu paradigmayı değiştirecek ne yaptı?

Fırlatılan ya da uçan bir cismi başka bir fırlatılan ya da uçan cisimle durdurmak yerine lazer ışını ile durdurmayı başardı!

İsrail bu yeni geliştirilen silaha “Iron Beam” yani Türkçe karşılığı ile demir ışın adını verdi.

Yapılan açıklamaya göre Iron Beam, roketler, havan topları ve İHA'lar gibi hava tehditlerine karşı koymak için tasarlanmış, kara tabanlı, yüksek güçlü lazer hava savunma sistemidir.

Bu silah 10 km menzile sahip, aynı anda 10 hedefe odaklanabiliyor ve her atışı 2 ila 5 dolar arasında bir maliyet doğuruyor yani çok ama çok ucuz.

Savunma Bakanlığı Genel Müdürü Amir Baram, "Bu, dünyada ilk kez yüksek güçlü bir lazer yakalama sisteminin tam operasyonel seviyeye ulaşmasıdır." Açıklamasını yaptı.

Rafael Yönetim Kurulu Başkanı Yuval Steinitz ise, şirketin adaptif optik teknolojisiyle inşa edilen Iron Beam'in "modern savaşta eşi benzeri görülmemiş bir etkiye sahip, şüphesiz oyunun kurallarını değiştirecek bir sistem olacağını." Söyledi.

Bence son derecede haklı da Reagan zamanında “Yıldız Savaşları” projesi başlatılmıştı bu proje onun gerçekleşmiş bir unsuru olarak önümüzde duruyor.

Eğer bu silah ile ilgili anlatılanlar doğru ise uçak, füze, SİHA ya da İHA gibi hava araçlarının defteri dürüldü demektir.

Bu tip lazer silahları ile savunulan bir bölgeye karşı hava araçlarını saldırı amacı ile kullanmak neredeyse imkansız hale gelecektir.

Bu savunmaya yönelik sistemler daha da geliştirilirse ülkeler hava sahalarını mükemmel bir şekilde koruyabilecek, bırakın hava saldırılarını karadan yapılacak top atışları dahi etkisiz hale gelebilecektir.

Şunu da hatırlatmak isterim bu lazer savunma sistemleri nükleer dehşet dengesini de ortadan kaldırabilir!

Kaldırabilir çünkü bu sistemlere sahip olan ülkeler bir düşmanın nükleer saldırısını kolayca etkisiz hale getirebilir.

Dahası bu savunma sistemleri Reagan’ın öngördüğü gibi uzaya da yerleştirilirse nükleer bir saldırıya kalkışacak herhangi bir ülke daha nükleer füzelerini silodan çıkaramadan kendi topraklarında imha edildiğini görür. Sonuçta bu teknolojinin gelişmesi nükleer silahların da çöpe gitmesi ile sonuçlanabilir.