Pandemiyle birlikte ekonomik kriz toplumun tüm kesimlerinde kendini iyice hissettiriyor. Esnaf siftah yapmadan kepenek kapatırken, çiftçi ürününü değerinde satamıyor. İşçi,memur , emekli aldıkları maaşla geçinemiyor. İşsizlik ise aldı başını gidiyor.
Pandemiyle birlikte ekonomik kriz toplumun tüm kesimlerinde kendini iyice hissettiriyor. Esnaf siftah yapmadan kepenek kapatırken, çiftçi ürününü değerinde satamıyor. İşçi,memur , emekli aldıkları maaşla geçinemiyor. İşsizlik ise aldı başını gidiyor.
Çarşı- pazarda yaprak kıpırdamazken, işsizlik ve geçim derdi insanların kaygılarını iyiden iyiye artırıyor. Asgari ücret ve daha düşük gelirle yaşamak zorunda olan insanlar, yoksullukla mücadele ederken, pek çok insan da ısınma, elektrik, su, doğal gaz gibi temel ihtiyaçlarının faturalarını ödeyemiyor, gıda ve beslenme ihtiyaçlarını zor karşılıyor.
Türk-İş’in açıkladığı son rapora göre, gıda fiyatları Şubat’ta aylık yüzde 2,53 oranında arttı. Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 2 bin 719 TL’ye, yoksulluk sınırı ise 8 bin 856 TL’ye yükseldi. Sadece 2021’in ilk iki ayında mutfak masraflarında 1 aylık ek maliyet 129 lira oldu. Bu bir aylık ek maliyet açlık sınırının altındaki maaşla yaşam mücadelesi veren insanlara bir darbe daha vurdu
Bir yıldan bu yana hayatı olumsuz anlamda etkileyen ve günlük yaşamı durma noktasına getiren koronavirüs salgını, en çok da esnafı olumsuz etkiledi.İş yerleri kapalı olan ve iş yapamayan esnaf çok zor günler yaşıyor. İşyerleri açık olan bazı esnaf dükkanını hiç satış yapamadan kapatırken, iş yapamayan bazı esnaf da çareyi kepenk kapatmakta ya da devretmekte buluyor.
Zor günler geçiren esnaf “Ekonomi kötü, kimse alışveriş yapamıyor. Haliyle bizler de işi çeviremiyoruz. Her şey aldı başını gidiyor. Satış yok kiralarımızı ödeyemiyoruz. Sıkıntılarımız çok büyük. Borçları ertelemek hiçbir şeyin çözümü değildir. İşlerimiz olsun ki borçlarımızı ödeyebilelim. İş yapamazsak ertelenmiş olsa dahi borçlarımızı 3 ay sonra nasıl ödeyebiliriz” diyerek feryatlarının duyulmasını istiyorlar
Emeklilerin durumu ise hepten içler acısı. Bir yandan salgın , diğer yandan artan fiyatlarla mücadele ediyorlar. Bizi pandemi değil açlık öldürecek , geçinemiyoruz diye feryat eden emekliler, “Daha dün 35-40 liraya aldığımız sıvı yağ 80-85 liraya çıktı. Maaş zammının dörtte biri sadece yağa gitti. Çarşı pazara çıkıp meyve sebze dahi alamıyoruz. Evimize ekmek götürmekte zorlanıyoruz. Hesap ortada aldığımız emekli maaşı da ortada. Zor durumdayız. Artık bizim sesimizi duyun. Ömrümüzün şu günlerinde insan onuruna yaraşır bir şekilde yaşamak istiyoruz” diyerek iktidardan beklentilerini şöyle dile getiriyorlar
Pandemi sürecinde artık ödenemez hale gelen emeklilerin temel gider faturaları, sosyal dayanışma gereği SGK tarafından karşılanmalıdır.
En düşük emekli-yaşlı aylığı ve bayram ikramiyesi adı altında yapılan ödemeler, asgari ücret seviyesine çıkarmalıdır.
Tüm emeklilere yılda dört maaş ikramiyesi yapılarak emekli gelirleri kısmen de olsa iyileştirilmelidir.
Devlet, SGK ve sermaye temsilcileri, emekli sendikaları temsilcileriyle toplu sözleşme masasına oturarak sorunlara kapsamlı çözümler getirilmelidir.
Görüldüğü gibi pandemiyle birlikte ekonomik krizden etkilenmeyen hiçbir kesim yok.Herkesin ortak isteği bu zor günlerin biran önce son bulması ve normal yaşama dönülmesi.