GONCAGÜL KONAŞ

Asbest Söküm Uzmanları Derneği (ASUD) ve İş Sağlığı Güvenliği Federasyonu (İSAF) Başkanı Mehmet Şeyhmus Ensari kentsel dönüşüm süreçlerinde asbest tehdidinin yeterince ciddiye alınmadığını belirterek yetkililere çağrıda bulundu.

Ensari, asbestin hâlâ birçok binada, su borularında ve günlük hayatta kullanılan bazı ürünlerde bulunduğunu vurgulayarak, etkili önlemler alınmadığı sürece halk sağlığının büyük bir risk altında kalacağını söyledi.

Türkiye’de büyük şehirlerde hızla devam eden kentsel dönüşüm sürecine dair SONSÖZ’e konuşan Ensari, “Bu artık biliyorsunuz büyük şehirlerde başta İstanbul olmak üzere Ankara, İzmir, Bursa ve Konya gibi yerlerde hızlı bir şekilde devam etmekte. Ancak asbest, mucizevi bir mineral olarak nitelendirilse de insan sağlığına ciddi zararlar veren bir madde. Ülkemizde yapı malzemelerinde kullanımı 2010 yılından sonra yasaklandı. Ancak 2010 yılı öncesi binaların yapı malzemeleri içinde asbest bulunma ihtimali çok yüksek. Çünkü ısıya, aşınmaya ve kimyasallara karşı dirençli bir madde olduğu için yapı malzemelerinin içine konulmuştu.” dedi.

ASUD VE İSAF BAŞKANI ENSARİ: “ASBEST TEHDİDİ HÂLÂ DEVAM EDİYOR”

Özellikle Ankara’daki duruma dikkat çeken Ensari, başkentin büyük bir şantiye alanına döndüğünü belirtti. “Ankara’da şu an kontrolsüz bir kentsel dönüşüm süreci yaşanıyor. Yıkımlar sırasında asbest kontrolü yapılmadan binalar sökülüyor ve bu durum halk sağlığını ciddi şekilde tehdit ediyor. Yollar çamur ve molozlarla kaplı, insanlar buzda kayar gibi çamurda kayıyor. Ancak daha büyük tehlike, havaya karışan asbest partikülleri. Asbest, rüzgarla kilometrelerce uzaklara taşınabilir. Örneğin, Ayrancı’daki bir yıkımın tozları Kızılay’a, Ulus’a ulaşabilir. Bu partikülleri soluyan insanlar yıllar sonra ciddi sağlık sorunları yaşayabilir.” dedi.

Depremzede çocukların Ankara'da 23 Nisan coşkusu! Depremzede çocukların Ankara'da 23 Nisan coşkusu!

“BELEDİYELER MALİYET NEDENİYLE ÖNLEM ALMIYOR”

Ensari, asbestli boruların kaldırılmamasının uzun vadede ciddi sağlık sorunlarına yol açacağını belirterek, “Bu boruların tehlikeli atık depolama tesislerine gönderilmesi gerekiyor. Ancak kilometrelerce boru olunca bunların taşınması, depolanması ve nakliyesi maliyetli bir süreç. Bu nedenle belediyeler, eski hattı baypas ederek yeni bir temiz hat yapıyor. Yeni hatların sularında herhangi bir sakınca yok ama Anadolu’nun birçok yerinde insanlar halen asbestli borulardan su içiyor, çamaşırlarını yıkıyor. Bu borular aşındıkça suya asbest karışıyor. Belediyelere bu konuda çağrıda bulunduk, suda asbest analizi yapılmasını istedik. Şu anda laboratuvarlarımızda çeşme suyundan numune alarak analizler yapılıyor.” ifadelerini kullandı.

“ŞANTİYELERDE TOZ BASTIRMA MAKİNELERİ KULLANILMALI”

Türkiye genelinde hızla devam eden kentsel dönüşüm sürecine dikkat çeken Ensari, asbestin yeterince denetlenmediğini belirtti: “Başta İstanbul olmak üzere Ankara, İzmir, Bursa ve Konya gibi şehirlerde yoğun bir yıkım süreci yaşanıyor. Ancak bu süreçte asbest kontrolü yapılmadan binalar yıkılıyor. Oysa 2010 yılından önce inşa edilen binaların büyük çoğunluğunda asbest bulunuyor. Bu binalar yıkıldığında, ortama yayılan asbest lifleri akciğer kanseri ve mezotelyoma gibi hastalıklara neden olabiliyor. Yetkililer bu durumu görmezden geliyor. Yıkım sırasında toz bastırma makineleri kullanılmalı, çalışanlar koruyucu ekipman giymeli ve bölge halkı önceden bilgilendirilmeli. Ancak maliyet nedeniyle bu önlemler alınmıyor.”

“ASBESTLİ BORULAR DEĞİŞTİRİLMİYOR, YANINDAN YENİ HAT GEÇİRİLİYOR”

Ensari, Türkiye’nin farklı şehirlerinde hâlâ asbestli su borularının kullanımda olduğunu belirterek, bu durumun halk sağlığını tehdit ettiğini söyledi. “Belediyeler, asbestli boruların değiştirildiğini iddia etse de gerçekte bu borular sökülmüyor. Yeni hatlar döşeniyor ama eski asbestli borular yerinde kalıyor. Bu, gelecekte de büyük bir halk sağlığı sorunu yaratacak. Özellikle Anadolu’nun birçok bölgesinde insanlar hâlâ asbestli borulardan gelen suyu içiyor, çamaşırlarını bu suyla yıkıyor. Borular zamanla aşındıkça suya karışan asbest lifleri solunum yoluyla ya da doğrudan vücuda alınabiliyor. Bu konuyla ilgili denetimlerin artırılması ve su analizlerinin düzenli olarak yapılması gerekiyor.” dedi.

“BEBEK PUDRALARINDA ASBEST BULUNDU”

Ensari, asbestin yalnızca yapı malzemelerinde değil, günlük hayatta kullanılan bazı ürünlerde de bulunduğunu belirtti. “Bebek pudralarında asbest tespit ettik. Ancak Sağlık Bakanlığı gerekli müdahaleyi yapmadı. Dönemin Halk Sağlığı Genel Müdürü bana ‘Asbest bir madendir, müdahale edemeyiz’ dedi. Oysa Amerika’da bu konuda ciddi tazminat davaları açıldı ve bazı markalar piyasadan çekildi. Türkiye’de ise hâlâ önlem alınmıyor. Özellikle kız çocuklarında yumurtalık kanserine yol açabilecek bu ürünlerin denetimden geçmesi gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

DEPREM BÖLGESİNDE ASBEST TEHLİKESİ GÖZ ARDI EDİLDİ”

Ensari, 6 Şubat depremlerinin ardından enkaz kaldırma çalışmalarında da asbest tehlikesinin göz ardı edildiğini belirtti. “Deprem bölgesinde ciddi miktarda asbest bulunuyor. Yıkılan binaların çoğu 2010 öncesi yapıldığı için büyük bir asbest riski taşıyordu. Ancak enkaz kaldırma işlemlerinde yeterli önlem alınmadı. Oradaki çocuklar ve bölge halkı bu tozları soludukları için ilerleyen yıllarda ciddi sağlık sorunları yaşayabilir. Türkiye’de konu yeterince tartışılmadı. Asbest konusunda bilinçlendirme çalışmalarının artırılması ve denetimlerin sıkılaştırılması gerekiyor.” dedi.

“DENETİMLER YETERSİZ, İNSANLAR RANTA KURBAN EDİLİYOR”

Ensari, denetim mekanizmalarının yetersizliğine vurgu yaparak, “Bakanlıklar yeterli denetim yapmıyor. Müfettiş yetersizliğinden bahsediyorlar ama çözüm üretmiyorlar. Biz yetkilendirilelim, biz denetleyelim. Uzmanlardan oluşan bir ekibimiz var. Ancak bu da yapılmıyor. Şu anda çıkarılan yönetmelikler, iş dünyasının ve rant peşinde olanların çıkarlarına göre şekilleniyor. Yönetmelikler sadece kağıt üzerinde kalıyor. İnsanların sağlığı ticari kaygıların önüne geçmeli,” dedi.

Ensari, Türkiye genelinde asbest konusunda daha sıkı denetimlerin yapılması, belediyelerin şeffaf olması ve halkın bilinçlendirilmesi gerektiğini belirterek yetkililere çağrıda bulundu.

Muhabir: Haber Merkezi