Uzun yıllardır haftada bir gün müzik programı yaptığım kafede,gelen misafirlerle güzel dostluklar kurdum,kurmaya devam ediyorum.Beni dinlemeye gelen konuklarla samimi,sıcak ortamda,bazen hayat hikayelerine ortak olmak,onlarla birlikte türkülerimizi söylemek geleneksel hale dönüştü.

Geçtiğimiz hafta konuklarımı türkülerimle ağırlarken.Arada çok nadir istek parça isteyen oluyor. Kırmızı,siyah İki dosyam var,bu dosyalarda toplam 400 parça var.Gelen konuklar bu iki dosyada 1 ile 200 arasında bir sayı söylüyor,o sayının karşılığı hangi eser varsa o eseri konuğumuza söylüyorum.Arada isteklerde oluyor tabi.İşte böyle bir günde gelen konuğum benden “Zahide” türküsünü istedi.Kısa sohbetimiz arasında konuğumun ismininde “Zahide” olduğunu öğrenmiş oldum.İsminin hikayesi ise enteresandı, babası,kamyonu ile uzun yol şoförlüğü yaptığı yıllarda, yalnızlığını paylaştığı, kilometrelerce yol gidip, gecenin karanlığında bu türküyü hiç sıkılmadan defalarca dinleyip çok sevdiğini”bir kızım olursa,kızıma bu ismi vereceğini” arkadaşlarına söyleyip dururmuş.Evlenip ilk çocuğu kızı olunca hiç düşünmeden Zahide ismini kendisine vermiş.

Bu güzel “ZAHİDE”türküsünün hikayesi ise bakın nasıl günümüze kadar gelmiş.

*Zahidem türküsünün baş kahramanı olan Arap Mustafa, 1901 yılında Orta Hacı Ahmetli Köyünde dünyaya gelmiş. Arap Mustafa’nın acı dolu hikâyesi küçük yaşta başlamış.Arap Mustafa’nın annesi ve babası küçük yaşta vefat edince,Arap Mustafa, çocuk yaşta kimsesiz kalır ve akrabaları tarafından büyütülür. Mustafa’ya Arap lakabının verilmesinin nedeni ise, yörede meşhur olarak oynanan ‘Koca Oyunu’nda Arap rolünü üstlenmesi olmuş.
Arap Mustafa çok küçük yaşta ailesini kaybettiği için çalışmak zorunda kalır.Yukarı Hacıahmetli Köyündeki Hacı Büro Zade Mehmet adlı ağanın yanında işe başlar. Hacı Büro Zade Mehmet ağanın yanında on iki yıl çalışır.

Ağanın Zahide adında bir kızı vardır. Arap Mustafa gönlünü Zahide’ye kaptırır. Fakat bu sırrını kimseyle paylaşamaz. Bir süre sonra dayanamayarak yakın akrabalarına bu durumu anlatır. Onlarda ağanın kapısına giderek Zahide’yi isterler. Fakat Arap Mustafa, ağanın yanında çalıştığı için Zahide’yi vermez.

Arap Mustafa’nın gönlü Zahide’nin aşkı ile yanıp tutuşur. Bu sırada Arap Mustafa’nın askere gitmesi zamanı gelmiştir.Arap Mustafa vatani görevini yerine getirdiği sırada ağa Zahide’ yi Molla Hasan adında biri ile evlendirir. Arap Mustafa’nın bir süre sonra hemşerileri aracılığı ile Zahide’nin evlendiğinden haberi olur. Bunu duyan Arap Mustafa Zahide’ye kavuşması mümkün olmayanca, aşkını imkânsız dizelere döker.

“Zahidem kurbanın olam nolacak halım Gene bir laf duydum kırıldı belim Gelenden gidenden haber sorarım Zahide’m bu hafta oluyor gelin”

Hezeli dedeli gönül hezeli Çiçekdağı da döktü m'ola gazeli Dolaştım alemi gurbet gezeli Bulamadım Zahidem'den güzeli Gurbet ellerinde esirim esir
Zahide kurbanım hep bende kısır Eğer anan seni bana verirse Nemize yetmiyor bu ev kadar hasır

Bir süre sonra bu sözler Kırşehir’de kulaktan kulağa yayılır. Bu türkü abdallar, ozanlar tarafından söylenerek dilden dile yayılır. Bu türkü Bozkırın Tezenesi lakaplı Neşet Ertaş düğüne gittiğinde okuması için eline verilir.Neşet Ertaş bu şiiri Arap Mustafa ve Zahide’nin vefatından düzenleyerek besteler. Zahidem şiirini 1970 yılında plağa alır. Bu plak sayesinde Arap Mustafa’nın “Zahidesine” yazdığı dizeler günümüze kadar gelmiştir.

*Çeşitli kaynaklardan alıntılar.