Ben müneccim falan değilim ama taa ne zamandan beri, Merkez Bankasının açıkladığı enflasyon hedefinin tutmayacağını söylüyorum ve her seferinde de haklı çıkıp, tutturuyorum.
Müneccim değilim fakat ben dediğimi hemen hemen her zaman tutturuyorum amma ve lakin Merkez Bankası ise durmadan bir hedef koyuyor ama koyduğu hedefleri tutturmada hemen hemen her zaman başarısız oluyor.
Merkez Bankasının işi nasılsa kolay, hedefi tutturmada başarısız olunca hemen hedefi değiştiriyor, gene tutturamayacağı yeni bir hedef belirliyor.
Son olarak gene böyle bir olay yaşandı Merkez Bankası Başkanı Karahan gene enflasyon hedefinin değiştirildiğini açıkladı.
Yılın son enflasyon raporunun sunumunu İstanbul’da gerçekleştiren Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın açıklamasına göre 2025 yıl sonuna ilişkin beklentiler yüzde 25-29 aralığından yüzde 31-33 aralığına çıkarıldı. 2025 yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 32 oldu. Önceki tahmin ise yüzde 27 seviyesindeydi.
Üstelik bu hedef açıklamaları birde kimsenin inanmadığı TÜİK hesaplamaları dikkate alınarak yapılıyor...
Peki, Merkez Bankasının enflasyon hedefleri neden tutmuyor?
Öncelikle şunu söylemek isterim enflasyon tesadüfen ortaya çıkan bir ekonomik fenomen değildir!
Enflasyon denilen ekonomik fenomen daima her yerde ve her zaman iktidarlar tarafından taammüden yaratılan parasal bir olgudur.
Peki, bir iktidar halktan ve piyasalardan çok ciddi bir tepki göreceğini bile bile neden enflasyon yaratır?
İktidarlar elbette enflasyonu boşu boşuna yaratmaz, iktidarlar enflasyon yaratarak mali yükümlülüklerinden kolayca kurtulmayı, bir ödeme acziyetine düşmemeyi amaçlar.
Lakin bu enflasyon yaratarak mali yükümlülüklerinden kurtulma politikası aynı uyuşturucular gibi bağımlılık yaratan bir şeydir, bir defa enflasyon yaratarak mali yükümlülüklerinden kolayca kurtulmaya alışan iktidar artık her zaman yeniden enflasyon yaratabilir demektir.
Piyasa yapıcıları da bunu bildiği için bir defa enflasyon yaratan herhangi bir iktidarın bir daha enflasyon yaratmayacağına kolay kolay inanmaz, onun açıkladığı enflasyon ile mücadele programlarına güvenmez.
Bu yüzden geçmişte bir defa bile enflasyon yaratmış bir iktidarın güven tesis edip enflasyon ile mücadele etmesi pek çok durumda mümkün değildir.
Bir çok kişi ekonomiyi fazlaca mekanik bir sistem olarak hayal eder, okullarda da ekonomik faaliyetlerin Homo Ekonomicus olarak tanımlayan ve rasyonel kararlar alan insanlar tarafından belirlendiği öğretilir.
“Homo Economicus” terimi, "ekonomik insan" anlamına gelir ve insanların kusursuz akılcılık, sınırsız bilişsel kapasite, bilgiye mükemmel erişim, dar bir yelpazede tutarlı ve sadece kendisiyle ilgilenen hedefleri olan, ideal karar verme makineleri olduğunu ileri süren bazı ekonomik teorilerde insanı tasvir etmekte kullanılır.
Kabaca, Homo Economicus'un yalnızca kâr gibi şeyleri maksimize etmeyi önemseyen ve bu hedefi en elverişli şekilde takip etmelerine olanak tanıyacak kararlar alabilen bir insan olarak görülebileceği anlamına gelir.
Oysa gerçek hayatta ekonomi ve genel olarak piyasalar anlatıldığı gibi böyle mekanik ve rasyonel bir sistem olmaktan çok ama çok uzaktır!
Ekonomi neredeyse tamamı ile insan davranışları ile biçimlenir, bu davranışlar da çoğu zaman rasyonaliteden çok daha fazla insani duygulara bağımlıdır ve bu duygularında en başat olanı güven duygusudur.
Ekonominin bu yapısını hem teorik ve hem de pratik olarak bilen ekonomistler bu yüzden güven gibi duygusal mekanizmaları mekanik mekanizmalardan çok daha fazla önemser.
Hele hele geleceğe yönelik beklentiler söz konusu olduğunda geleceğin belirsizliği de dikkate alınır ve bu güven duygusu çok daha fazla önem kazanır.
İşte bende bunu bildiğim ve ekonomik öngörülerimde güven gibi duyguları çok önemsediğim için bu iktidar ve bu iktidara bağlı bürokratik yapının enflasyonu önlemekte başarılı olamayacağını düşünüyorum.