Resesyon, ekonomide durgunluk, daralma, küçülme anlamında kullanılmaktadır. Daha açık bir ifade ile enflasyondan arındırılmış gayri safi yurt içi hasılanın (GSYİH)üst üste en az iki çeyrek zaman içinde yani altı ayda büyüme değil küçülme göstermesidir. Yani bir ülkede GSYİH son iki çeyrekte üst üste küçülme kaydediyorsa resmi olarak resesyona girdiği varsayılır. Ekonomik küçülmenin çok yüksek seviyede olması ve ekonomik faaliyetlerin durma noktasına gelmesi ise ekonomik çöküntü veya depresyon olarak ifade edilir.

Resesyon belirtileri

*Getiri eğrisi:’ 2 ve 10 yıllık devlet tahvilleri getirisi arasındaki ilişkiyi ifade eder.’2 yıllık tahvil getirisinin 10 yıllık tahvil getirisine yakın olması veya 2 yıllık tahvil getirisinin 10 yıllık tahvil getirisini geçmesi, ülkenin resesyona gireceğinin en belirgin göstergesidir.

*Konut sektöründe daralmalar: Konut sektörü ekonomide birçok sektörü etkilemektedir. Bankacılık, üretim sanayi, hırdavat, nalbur iye, bazı kimyevi maddeler gibi sektörler konut sektörünün durağanlaşmasından hemen etkilenir. Bu sebeple konut sektöründe görülebilecek durgunluk veya daralma ekonomik resesyonun habercisi olarak yorumlanır.

*İmalat sektörü PMI: İmalat sanayiinde dayanıklı tüketim mallarının siparişlerinin azalması önümüzdeki süreçte üretim azalmasına yol açabilir. Üretim, eşletmelerinde işsizliğin artması, azalan talep miktarı ve satışları etkileyerek diğer sektörlere de olumsuz etki yapabilir.

*İşsizlik oranı: Ülkede işsizliğin artması, tüketici harcamalarında azalmaya sebep olacaktır. İktisat kuralı, kişilerin geliri artmadan harcamaları da artmaz. İşsizlik söz konusu olduğunda ise gelir azalışı olacağından harcamalar da azalma eğilimine girecektir.

*Perakende satışlarda azalma: Perakende satışların azalması, tüketim harcamaların ve ekonomik hareketin düşeceği yönünde olacağından ekonomik küçülmeye sebep olabilir.

*Ülkedeki enflasyon oranı: Fiyatların genel düzeyde artış göstermesi ve tüketici gelirlerinin enflasyonun altında kalması, satın alma gücünü düşürecektir ve harcamalar kısıldığı için iç piyasada talep azalması yaşanacaktır.

*Devalüasyon: Enflasyonun yükselmesinde en önemli faktör bir ülkenin para biriminin uluslararası piyasalarda değer kaybetmesidir. Bu durumda iç piyasada talep daralması söz konusu olacaktır.

(Yukarıdaki bilgileri döviz.com sitesinden aldım.)

Ülkemizdeki ekonomik duruma gelecek olursak; uzunca bir süre devam eden ve vazgeçilmesi geç kalan Nas politikasından sonra zorunlu olarak yükseltilen faizler sonucunda ekonomide durgunluk başladı ve iflas ve konkordatolar hızlanmaya yüz tuttu. Eski mesleğim olan tüccarlıktan kalma meslektaşlarım ve iş çevrelerinden edindiğim bilgiler hiç de iç açıcı değil. Gıda toptancısından, pazarcılara, oto parçacısından, hırdavatçısına, su tesisatçısından elektrik tamircisine kadar daha birçok meslek mensubu işinden memnun olmadığını, alternatif aradığını ifade etmektedir.

Yukarıdaki belirtilerde de anlatmaya çalıştığım gibi durgunluğun en büyük sebebi yükselen kredi faizleridir. Çünkü özellikle üretim işletmeleri büyümek için her zaman ek kaynak kullanmak zorundadır. Günümüzde ek kaynağın yani kredinin maliyeti %60-65 gibi yüksek rakamlara ulaşınca zaten zor ulaştıkları krediyi kullanmaktan kaçınmaktadır. Çünkü bu oranda kazanç elde etmeleri bu ortamda mümkün değildir ve ödeme güçlüğü içine düşecekleri aşikardır. İhracat yapan işletmeler için durum daha da vahimdir. Uzunca bir süreden bu yana döviz kurlarının yatay seyretmesi, üretim girdi fiyatlarının sürekli artması karşısında gelirin sabit kalması işletmeleri karlarından fedakârlık yapmak hatta zararına çalışmak durumuna getirmiştir. Bu durumda ihracata en çok ihtiyaç duyduğumuz dönemde üretim azalması sonucu ihracatın da azalması ülke ekonomisi açısından iyi olmadığı kesindir. Küçülmeye giden işletmeler ilk önce işçi çıkarmaktan başladıkları için işsizlik rakamları belirgin şekilde artmıştır. Kurların yatay seyretmesinden olumsuz etkilenen sektörlerden biri de turizm dir. Onların da girdileri artarken gelirleri sabit kalmaktadır.

Ülkemizde sanayi üretimi son dört aydan bu yana düşme eğilimindedir ve buna bağlı olarak imalat PMI oranı da dört aydan bu yana %50 nin altında seyretmektedir. Yani üretimde azalma söz konusudur.

İnşaat sektörüne gelince yaşanan yüksek enflasyon sebebiyle artan maliyetler olsa da temmuzda biraz olsun yükselmiştir. Fakat yatırım aracı olmaktan bir müddet önce çıkmasına rağmen tekrar yükselişe geçmesi tasarruf amaçlı olabilir.

Ülkede enflasyonun sebeplerinden biri olan iç talebi kısmak için uygulanan sıkı para politikası ise zaten düşük olan alım gücünü iyice düşürmüştür. Ayrıca yapılan maaş artışları enflasyon karşısında sürekli eridiği için halkın refah düzeyi düşmektedir. Halkın büyük bir çoğunluğu kredi kartı ile yaşam mücadelesi vermektedir. Perakende sektöründe satışlar düşme eğilimindedir.

Enflasyon oranına gelince kâğıt üzerinde düşse de baz etkisi ortadadır. Ayrıca aylık enflasyon TÜİK’e göre iki kat artmıştır. Orta vadeli planda öngörülen %38 lik yıl sonu hedefine ulaşmak oldukça zordur. Çünkü bütçe açığı bazı temel ürünlere zam yapılarak kapatılacaktır.

Yukarıda yazmaya çalıştığım bilgilerden sonra ülkemizde resesyon tehlikesi olduğu gözleniyor.