İktidar enflasyon ile mücadele politikasını ücretlere zam yapmayarak ya da enflasyonun çok altında zam yaparak insanları gelirsiz bırakma ve harcama yapma imkânlarını kısıtlama üzerine inşa etmiş bulunmaktadır. İnsanların gelirlerinin daha büyük bir kısmını vergi olarak almayı da bu politikaya destek olarak kullanmaktadır. Bu yöntem ile fiyatların düşeceğini, enflasyonun kontrol altına alınabileceğini düşünüyor…
Peşin peşin söyleyeyim feci şekilde yanılıyor!
Bakın çağımızın dahi iş insanı denilen, birçok kişi tarafından Edison’a benzetilen, SpaceX, Tesla ve X platformunun sahibi Elon Musk enflasyon ile ilgili bir paylaşım yaptı ve bu paylaşımında:
“Inflation is caused by the Federal government spending more than it earns, because they just print more money to make up the difference. To solve inflation, reduce wasteful government spending. Your tax dollars should be spent well, not poorly.”
Diyor…
İngilizce bilmeyenler için Türkçe tercümesi ise şöyle:
“Enflasyon, Federal hükümetin kazandığından daha fazla harcama yapmasından kaynaklanır; çünkü aradaki farkı kapatmak için daha fazla para basarlar. Enflasyonu çözmek için, israfçı hükümet harcamalarını azaltın. Vergi paralarınız iyi harcanmalı, kötü harcanmamalı.”
Ben de Elon Musk’ın bu görüşüne katılıyorum, enflasyon tamamen parasal bir fenomendir hükümetlerin gelirlerinden fazla para harcaması ve aradaki açığı kapatabilmek için de para basması sonucunda ortaya çıkar. Enflasyon hükümetler tarafından bütçe açığını kapatmak için alınan bir tür sinsi vergi olarak da tanımlanır.
Enflasyon paranın değer kaybetmesi sonucunda ortaya çıkan ve fiyatlar genel seviyesinin artması ile anlaşılan parasal bir fenomendir.
Bilmeniz gerekir ki bugün her yerde kullanılan kâğıt paralar hükümetlerin “sıfır faizli sonsuz vadeli senedi” hükmündedir ve bu paralar başlıca iki nedenden dolayı değer kaybeder:
1- Fazla para basılırsa para değer kaybeder
2- Parayı basan otorite itibar ve güven kaybederse para değer kaybeder.
Elon Musk da birçok ekonomist gibi işin itibar ve güven kısmını atlamış ama gene de işin önemli bir kısmını yakalamış diyebiliriz.
Türkiye’de iktidar bu gerçeği halktan gizliyor ve hükümet harcamalarını maaşlar kalemi dışında kısmak için hiçbir şey yapmıyor, sadece insanların gelirini ellerinden alarak onların tüketimini frenlemeyi ve bu şekilde enflasyonu düşürmeyi hedefliyor.
Oysa bu kesinlikle geçerli bir yol değildir.
Tüketimin baskılanması ancak üreticilerin iç piyasa daralınca dış piyasaya yönelebilmesi halinde fiyatların artmaması ile sonuçlanabilir.
Bu durum gerçekleşmez de talep düşerse üreticiler sürümden kazanma yöntemini bırakır birimden kazanma yöntemine geçer ve daha az mal ya da hizmeti daha yüksek fiyata satma yoluna giderler. Bu durumda da iktidarın beklediği talebin baskılanması ile fiyatların düşmesi ya da artmaması hali gerçekleşmez…
Ayrıca üreticilerin dış piyasaya yönelebilmesi için en önemli koşullardan biride kurların doğru noktada olması yani yerel para biriminin aşırı değerli olmamasıdır. Oysa bu gün Türkiye’de uygulanan yanlış politikalar yüzünden Türk Lirası aşırı değerli bir haldedir ve bu yüzden de ihracatçılarımız pazar kaybetmektedirler.
Bu durumda iç piyasaya da dış piyasaya da mal satamayan üreticilerin önünde iki seçenek kalıyor birincisi üretimi durdurup dükkânı kapatıp gitmek ikincisi ise satış adedi düşse bile ürünün birim fiyatını artırarak ayakta kalmaya çalışmak. Bu durumda da ekonomi yönetiminin beklediği fiyat düşüşü olmayacak demektir. Üstelik üreticiler satış yapamayıp dükkânı kapatınca birçok kişi işsiz ve gelirsiz kalacak, satış olmayacak ve en nihayetinde devletin vergi gelirleri azalacaktır. Devletin vergi gelirleri azalınca daha fazla para basmak zorunda kalacaklar ve bu da enflasyonu arttıracaktır.
Dolayısıyla işin doğrusu halkın değil hükümetin harcamalarını kısmaya çalışmaktır ama “itibardan tasarruf olmaz” kafası ile yönetilen bir ülkede hükümetin harcamalarını kısabilmek mümkün değildir.