GONCAGÜL KONAŞ
Dünya genelinde obezite oranları alarm verici seviyelere ulaşırken, tedavi yöntemleri de gelişmeye devam ediyor. Türkiye, Amerika'dan sonra obezitenin en yaygın olduğu ülke konumuna gelirken, kilo kontrolü için cerrahi müdahalelere olan talep artıyor. Obezitecerrahisi alanında en sık tercih edilen yöntemlerden biri olan tüp mide ameliyatı, hastalara uzun vadeli kilo kaybı ve sağlık açısından önemli kazanımlar sağlıyor. Ancak uzmanlar, cerrahinin tek başına yeterli olmadığını ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarının mutlaka benimsenmesi gerektiğini belirtiyor.
“Türkiye, obezitenin en yaygın olduğu ülke konumunda” diyen Prof. Dr. Barış Doğu Yıldız, obezite oranlarının hızla arttığını ve cerrahi tedavilere olan ilginin giderek yükseldiğini belirtti.
“YAŞ SINIRIMIZ ARTIK GENÇLERİN ÖTESİNDE, ÇOCUKLARA KADAR İNDİ”
Obeziteyle mücadelede mide balonu ve mide küçültme ameliyatlarının özellikle gençlerde ve orta yaşlı bireylerdeki etkisini değerlendiren Yıldız, “Bizim yaş sınırımız artık gençlerin ötesinde, çocuklara kadar indi. Uluslararası takip ettiğimiz kılavuzlarda belli şartları taşıyan çocuklara bile mide küçültme ameliyatı yapılabiliyor.” ifadelerini kullandı.
“TÜP MİDE AMELİYATI EN FAZLA TERCİH EDİLEN YÖNTEM”
Mide küçültme ameliyatlarının en yaygın olanının “sleeve gastrectomy” yani halk arasında bilinen adıyla “tüp mide” ameliyatı olduğunu belirten Prof. Dr. Yıldız, “Bu ameliyat, dünya genelinde ve Türkiye'de en fazla yapılan obezite ameliyatı konumunda. Eskiden sadece ergenlik dönemini tamamlamış bireylere uygulanıyordu ancak artık belli şartları sağlayan çocuklar için de uygulanabiliyor.” dedi.
Gastrik bant olarak bilinen mide kelepçesi ameliyatı hakkında da bilgi veren Yıldız, “Bu ameliyat, tüp mide ameliyatından önce daha yaygındı ancak tüp midenin daha kalıcı kilo verdirdiği anlaşıldıktan sonra kelepçe ameliyatını daha az yapmaya başladık. Ancak hamilelik düşünün hastalarda veya büyüme çağındaki bazı gençlerde halen tercih edilebiliyor.” diye konuştu.
“MİDE BALONUNDA YUTULABİLİR MODELLER YASAKLANDI”
Mide balonu yöntemi hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Yıldız, “Mide balonu, endoskopi ile midenin içine yerleştiriliyor ve belirli bir süre boyunca midede kalıyor. Ancak, yutulabilir mide balonları ciddi komplikasyonlara neden olduğu için Sağlık Bakanlığı tarafından yasaklandı. Bu balonlar sönerek bağırsak tıkanması ya da delinme gibi ciddi sorunlara yol açabiliyordu.” dedi.
“DİYET VE EGZERSİZ OLMAZSA SONUÇ KALICI OLMAZ”
Tüm obezite tedavi yöntemlerinin diyet ve egzersizle desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Yıldız, “Eğer hasta diyet ve egzersizi hayatının bir parçası haline getirmezse belli bir süre sonra yeniden kilo almaya başlayabilir. Obezite cerrahisi tek başına bir mucize değildir. Hasta ameliyat sonrasında bu yeni düzeni benimsemeli.” diye uyardı.
“TÜRKİYE, OBEZİTENİN ZİRVESİNDE”
Obezitenin küresel yayılımına da değinen Prof. Dr. Yıldız, “Amerika obezitenin en yaygın olduğu ülke olsa da, listede ilk sırada Türkiye geliyor. Hareketsiz yaşam tarzı, düzensiz beslenme ve aşırı karbonhidrat tüketimi bu durumu tetikleyen en önemli faktörler.” dedi.
“KİLO KAYBI SONRASI SARKMALAR İÇİN CERRAHİ YÖNTEMLER UYGULANABİLİYOR”
Kilo kaybı sonrasında vücuttaki sarkmaların engellenip engellenemeyeceği hakkında da bilgi veren Yıldız, “Sarkma bölgeye ve hastanın kilo verme hızına göre değişebiliyor. Diyet ve egzersiz bazı durumlarda yeterli olabilir ancak çok fazla kilo veren hastalarda karın, kol, bacak ve göğüs bölgelerinde sarkmalar oluşabilir. Bu durumda, hastanın kilo verme sürecinin tamamlandığından emin olduktan sonra estetik cerrahi yöntemlere başvurulabiliyor.” dedi.
“DİYET VE EGZERSİZ YAPIP VERDİĞİ KİLODA KALABİLEN HASTA YÜZDESİ ÇOK ÇOK AZ”
Prof. Dr. Yıldız, sağlıklı bir yaşam sürmenin önemine de değindi. Diyet, egzersiz ve zararlı besinlerden uzak durmanın obezite tedavisindeki en ideal yaklaşım olduğunu vurgulayan Yıldız, ancak diyet ve egzersizle kalıcı kilo kaybı sağlamakta başarılı olan hasta oranının çok düşük olduğunu söyledi. Yıldız, “Diyet ve egzersiz yapıp verdiği kiloda kalabilen hasta yüzdesi çok çok az” diyerek bu konuda uluslararası konsensüsle ortaya çıkan sonuçları aktardı. Bu sebeple, cerrahi yöntemlerin giderek daha yaygın hale geldiğini, ancak hangi hastaya hangi tedavinin uygulanacağına karar verilmesinin büyük önem taşıdığını belirtti.
“OBEZİTE TEDAVİSİ BİRÇOK SAĞLIK SORUNUNA KATKI SAĞLIYOR”
Obezite cerrahisinin yalnızca kilo kaybı sağlamadığını, aynı zamanda diyabet, hipertansiyon, infertilite, adet düzensizlikleri gibi birçok sağlık sorununun tedavisine de katkı sağladığını dile getiren Prof. Dr. Yıldız, bu ameliyatların etkinliğinin yüksek olduğunu ve giderek geliştiğini aktardı. Bununla birlikte, cerrahinin riski olmasına rağmen etkinliğinin yüksek olduğunu vurguladı.
Öte yandan, obezite tedavisinde ilaçların da yer aldığını belirten Prof. Dr. Yıldız, ancak bu ilaçların cerrahi kadar etkili olmadığını ve bazı ilaçların yan etkilerinin bulunduğunu, özellikle Amerika’da yasaklanan bazı ilaçların Türkiye’de de kullanılmasının potansiyel olarak tehlikeli olabileceğini söyledi.
“ZAYIFLAMA İLAÇLARINA DİKKAT: ÇOĞU BAKANLIK ONAYLI DEĞİL”
İnternet üzerinden kontrolsüz bir şekilde satılan zayıflama ilaçlarına karşı vatandaşları uyaran Yıldız, “Bu ürünlerin büyük bir kısmı Sağlık Bakanlığı onayına sahip değil ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir” diyerek bilinçli tüketim çağrısında bulundu.
Obezite tedavisinde cerrahi yöntemlerin giderek yaygınlaştığını vurgulayan Prof. Dr. Barış Doğu Yıldız, bu sürecin uzman doktorlar eşliğinde, dikkatli ve kişiye özel olarak yönetilmesi gerektiğini belirterek, doğru tedavi yaklaşımlarıyla hastaların sağlıklı bir yaşama kavuşabileceğini söyledi.