Hicran Muazzez Abacı, 12 Kasım 1947’de Ankara’da dünyaya geldi. Daha bebekken kaybettiği babası, ünlü boksör Oktay Altıok’tu.
İlkokula yatılı olarak başladığı Ankara Koleji’nde lise eğitimini de tamamladı. Sanat hayatına olan asıl tutkusuna küçük yaşta karar verdi. 7 yaşındayken dönemin Cumhurbaşkanı ve Başbakanına şarkı söyledi. O günden ilerdeki günlerin işaretini verdi.
TRT’de 1966 dönemi sanatçıları denildiğinde o yıllarda radyo yayınlarında aktif olarak görev yapan ve bu sayede popülerlik kazanan sanatçılar akla geliyordu.
TRT Ankara Radyosu 1966 dönemi sanatçılarının tamamında olduğu gibi Muazzez Abacı’nın da profesyonel müzik kariyerindeki ilk ve en önemli adımlarından birisi TRT Ankara Radyosu’na stajyer sanatçı olarak girmesi oldu.
Radyo sanatçısı olabilmek için girdiği sınavlardan başarıyla geçti. Radyoya kabul edildi ve üç yıl boyunca eğitim aldı. Radyo yılları, onun Türk Sanat Müziği’nin inceliklerini, makamlarını ve doğru üslubunu öğrendiği, sesini ve repertuarını geliştirdiği bir okul adeta bir konservatuvar niteliğinde oldu. Bu dönemde aldığı eğitim, sonraki yıllarda sahnelerde sergilediği güçlü klasik üslubunun temellerini oluşturdu.
Radyoda birbirinden değerli ses ve saz üstatları ile çalışma fırsatı buldu. İlk konserini de burada verme şansına erişti.
Radyodaki başarıları tanınmasına sebep olan plakların yolunu açtı. Böylece kısa sürede müzik dünyasının aranan yıldızlarından biri haline geldi.
Muazzez Abacı’nın geniş kitlelere ulaşmasında ve Türk Sanat Müziği’nin en güçlü yorumcularından biri olarak tanınmasında TRT Ankara Radyosunun kritik bir rolü oldu.
Sanatçı, Ankara’nın doğup büyüdüğü ve sanat yaşamının başladığı yer olduğunu her fırsatta dile getirdi. Radyodaki stajyerlik sürecini tamamladıktan sonra sahnelere adım attı. Kariyerini hızla yükseltti. Stajyerlik döneminden sonra, 1970 yılında radyoda ilk konserini verdi. Muazzez Abacı bu konserle profesyonel sahne yolculuğunun ilk adımını da atmış oldu. Kısa sürede gazinoların aranan assolistlerinden biri haline geldi.
Ankara Radyosu’ndaki eğitiminin ardından, 1974 yılında İstanbul’da Bebek Maksim Gazinosu’nda assolist olarak sahne almaya başladı ve sahnedeki zarafeti, güçlü yorumu ve kostümleriyle dönemin en büyük isimlerinden birisi oldu.
Bu, onun İstanbul’da büyük gazinolarda en üst seviyeye yerleştiği dönemin başlangıcı oldu.
Sadece güçlü sesiyle değil, aynı zamanda sahnedeki zarafeti, kostümleri ve kendine has güçlü yorumuyla da kısa sürede Türk müziğinin en çok aranan isimlerinden ve en çok kazanan assolistlerinden biri haline geldi.
Abacı, kariyerinde sayısız 45’lik ve albüm yayımladı. Türk Sanat Müziği’ne yaptığı büyük katkılar ve sanatındaki yüksek başarı nedeniyle, 1998 yılında Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı tarafından Devlet Sanatçısı unvanına layık görüldü.
İlk evliliğini 1965 yılında 18 yaşında polis memuru Abdurrahman Abacı ile yaptı ve kızı Saba (doktor) bu evlilikten doğdu. 1970’te boşansa da sanatçı Abacı soyadını kullanmaya devam etti. 1973-1975 yılları arasında avukat Atilla Kurtbaş ile evli kaldı.
1980’de ünlü kabadayı Hasan Heybetli ile evlenip 1983’te boşandı. Çift 1986’da tekrar evlenip 1993’te ikinci kez boşandı.
Türk Sanat Müziği’nin efsane ismi Muazzez Abacı, 5 Kasım’da kızını görmek için gittiği ABD’de kalp krizi geçirdi. Ünlü sanatçı 78. yaş gününde hayatını kaybetti.
17 Kasım Pazartesi günü TRT Ankara Radyosunda yapılan törenden sonra Ankara Kocatepe Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Cebeci Asri Mezarlığı’na defnedildi.