“100 bin işçi Ankara'ya sokulmadı ama 1992'den bu yana Ankara'da o işçi, gericiliğe, kötülüğe karşı haklarını savunmak için kazmasını sallıyor.”
Metin Yurdanur

Bir daha yaşanmamasını dilediğimiz bir maden faciası yaşanmıştı. Madenci konusunda en hassas sanatçımızdan, Heykeltıraş Metin Yurdanur ile görüştüm.
Eldeki zenginliklerimizi yurtdışına gönderirken tonlarca toprak altında kalan değil, hep kazanan olmamız dileklerimle…
1946
Vachel Davis, ressam, bir madenci tablosu yaptı. Tablo büyük ün kazandı.


Vachel Davis’in ‘Madenci’ tablosu ve John J. Szaton’un ‘Madenci’ heykeli
1963
Amerika…
John J. Szaton, madencilerin zorlu çalışma koşullarını dile getirmek için bir heykel yapmak istedi. Ressam Vachel Davis’e başvurdu. Çünkü Davis, yirmi yıl kadar önce bir madenci tablosu yapmış ve bu tablosuyla büyük ün kazanmıştı. İşin sırrını öğrenebileceğini düşündü belli ki. Yanılmayacaktı…
1964
Madenci, bronz heykel, Illinois Eyaleti Meclis Binası'nın önünde açıldı ve sanatçının en bilinen heykeli oldu. Heykelden bir tane de Indiana’ya dikildiğini notlarımıza ekleyelim.
1965
Türkiye…
Eskişehir Mihalıççık.
Baba sıcak demirci ustası.
“1500 derece sıcağın başında çalışırdı. Sıcakla, zor çalışma koşullarıyla tanışmam küçük yaşlarda onunla başladı” dedi ve anlattı Metin Yurdanur…
Metin 14 yaşında, lisede öğrenci. Ablası Mihalıççık’ta öğretmen, onun yanına gider. Babasının yanında çalışan kalfalardan, madende ustabaşı olanlar vardır.
“Gel, seni madene indirelim” derler…
İnerler. Yerin 500 metre altına.
Kavak Krom Madeni’ymiş indiği. Madencilerin havasız, ilkel ve o zor koşullarda çalıştıklarına ilk o zaman şahit olmuş…
Liseli Metin, büyür, öğretmen ve sanatçı olur. Gördüklerini hiç unutmaz…
Heykeltıraş Metin Yurdanur
Yurdanur, yurt içi ve dışında heykelleri olan, son görüşmemizde de ‘Ankara’da en çok heykeli olan heykeltıraş olduğunu kabul eden-önceden hep itiraz ederdi!’ değerli bir sanatçımız. Aradım…
Madene inişinden sonra öğrenecekti ki Türkiye, dünyanın krom madenlerinin yüzde %70’ine sahip. Bu cevhere sahip olan, kazıp çıkaran ve ham olarak yurtdışına taşıyan da biziz. Kazanıyor gibi gözüksek de esaslı kazanan yabancı.
“Adı Türk ama İsveç şirketi. Yeraltındaki kanımızı, canımızı, en değerli varlığımızı alıyorlar. Önce tren istasyonuna, sonra havayoluyla, doğru İsveç’e götürüyorlar. Vadiyi de toprakla örtüyorlar diye biliyorum.”
İlk heykelin öyküsü diye düşünürken Yurdanur’un madenci heykellerinin ilham kaynağını dinlemiştim.
“Orada tanıştım sonra o beni bırakmadı” diye anlattı.
“Biz sanatçılar duyarlıyız, kimimiz tabiata, kimimiz kadına âşık oluruz (gülüştük). Benimki de bu! İlk sergim ‘Yeraltı Maden İşçilerine 1000 Selam’ ismiyle madenciler için açtım.”

Yurdanur’un madenci heykellerinden birkaçı
1975…
Madene inen Liseli Metin, tam 10 yıl sonra aynı yere gelir. Bu kez lise öğretmenidir. Daha bilinçlidir. Öğretmen olarak çalışırken, maden işçilerinin sendikal haklarını almaları için de çalışır. Karşılığı sürgün olur…
1991…
Türkiye’de o güne dek görülmemiş büyüklükte bir eylem gerçekleşir. 100.000 bin işçiyle…
İşçiler,
“Hakkımızı isteriz!” der. Dönemin hükümeti istenilenin yarısını teklif eder.
İşçiler kararlıdır, çoluk- çocuk Zonguldak’tan Ankara’ya gidilecek. Bir haber gelir, ‘arabalar durdurulmuş’.
Sendika başkanı çıkar balkona,
“Var mısınız yürümeye?” Kalabalık hep birden,
‘Ölüm olsa sonumuz, Ankara’dır yolumuz!’
Memleketin o güne dek görmediği büyüklükte bir Zonguldak-Ankara yürüyüşü başlar.
Bıraksalar kim bilir ne zorluklarla yürüyecek onca insan.
Önleri kesilir. Ankara’ya gelemezler ama Yurdanur Ankara’ya bir madenci heykeli yapar. Başında kaskı, ayağında çizme ve elinde kazma. 90, 60 ve 45 derecelik eğimle yerleştirilen 3 cama vurmak üzere dizleri bükük, kazması havada. Vurdu mu yıkacak, büyük ses getirecek. Yurdanur,
“İşte, örgütlü olsa böyle güçlü olur” diyor.
“O işçiler Ankara’ya gelemediler ama madenci heykeli, onları temsilen, o gün bugündür Ankara’da”…
Bugün
Heykel bugün Olgunlar Caddesi’nin Atatürk Bulvarı’na çıktığı noktada.
Heykelleri kırmayı severiz ya hani, Madenci Heykeli’nin önündeki camlar da kırıcılara cazip gelmiş olacak ki, kırıldılar. Çankaya Belediyesi yetkilileri, ‘önünde cam vardı’ düşüncesiyle, belki de masraflı olmasın diye, kırılan üç camın yerine, bir cam yerleştirdi. Camı çatlak olarak hatırlıyorum, kırıcılar çalıştı da mı öyleydi tam bilmiyorum ama o tek cam da dayanamadı. Artık heykelin bir parçası olan cam yok. Maden işçisi başında kaskı, dizleri bükülü, kazması havada, bekliyor.
“Öncelikle ölümler olmasın, zenginliklerimiz de bizim olsun” diye bekliyor belki de…
Kaynaklar
* Sanatçı Metin Yurdanur ile yapılan söyleşi
* Davis’in Madenci Tablosu: amazon.com/Miner-Painted-Vachel-Davis-Postcard/dp/B0B6N61RSV
* Szaton’un Madenci heykeli: wikidata.org/wiki/Q5137750
* Metin Yurdanur’un Madenci Heykelleri, Necati Yalçın, lavarla.com/metin-yurdanurun-madenci-heykelleri/