Bilir misiniz?

Kazlar uçar Kurtuluş Parkı’nın ağaçları arasında.

Rüzgâr estiğinde!

Okuyacağınız Kurtuluş Parkı’nda bir heykelden diğerine yürüyüş.

Aradaki ağaçları tanıyacak en sonunda yürüyüşle kalmayacak, uçacaksınız!

Parktan çıkacak Kaz Dağları’na…

Kurtuluş Parkı’nı Orman Mühendisi Ahmet Demirtaş ile gezdik.

Yazıda bilgiler onunla geziden, onun anlatımlarından derlendi.

Yazıdan önce izlemek isterseniz, işte gezinin videosu:

https://www.youtube.com/watch?v=aqerA1tCKdE

Sevgili Demirtaş’ı ‘Doğaya aşık adam’ başlığıyla bu köşede yazdım:

https://sonsoz.com.tr/ahmet-demirtas-dogaya-asik-adam

Anne Heykeli

Kurtuluş Parkı yürüyüşümüze nikah salonu girişinden başlayalım...

Parkın girişinde Heykeltıraş Hüseyin Gezer’in bir heykeli var, ilk heykelimiz!

Anne Heykeli.

Kaidesinde ‘Anne sevginin öğretmenidir. Doğan Taşdelen’ yazısıyla.

Çocuk ve Ana Kompozisyonu (Hacettepe Üniversitesi, Ana ve Çocuk Sağlığı Merkezi), Çocuk ve Ana Kompozisyonu + Kurtuluş Savaşı'nda Türk Kadını Rölyefi (Gebze), Kadın Hakları Anıtı (İstanbul), Gezer’in kadın konulu diğer heykelleri.

Gezer’in Karabük, Geyve, Akhisar, Balıkesir ve pek çok başka yerde ağırlıklı Atatürk anıtlarının yanında, Ankara’da iki üniversitede; Hacettepe’de Bayraklaşan Atatürk Anıtı ve Bilkent Atatürk Anıtı ile Polatlı Atlı Atatürk Anıtı da bulunuyor…

Anne heykeli

Dişbudak ve at kestanesi

Heykele bitişik dişbudak var…

Suyu seviyor, suyla hızlı gelişiyor.

Diğer yandan kuraklığa da dayanıyor, bana mısın demiyor!

At kestanesi…

Beyaz çiçeklisi yanınızdaki nikah salonuna bitişik duruyor.

Parkta kırmızı çiçeklisi de var. Parkın diğer ucunda, tam bir renk cümbüşüyle açmış, bizi bekliyordu…

Parkın orta yerinde de birkaç ağaçta birliktelik söz konusu! Dikkatle baktığınızda ağacın gövdesinde boğum gibi bir oluşum göreceksiniz. Beyaz çiçekli üzerine kırmızı çiçekli at kestanesinin aşılanmış…

Çiçek zamanıysa ayırt etme sorunu yok! Diğer zamanlarda yapraklarından ayırt etmek mümkün. Kırmızı çiçekli olanın yaprakları daha açık renkli, daha küçük, 5 tane ve en geniş yaprağı ortasında (diğerinde ucunda).

Yanlış dikim!

Ankara’nın en özgür çınarı!

Henüz 100 yaşında bile değil ama pek görkemli.

Yeri rahat olunca nasıl da gelişiyor, boyunu yukarı, dallarını nasıl yana uzatıyor, görmek, sırtını dinç gövdesine dayayıp, gölgesinde oturmak gerek.

Dinç gövdesini bir kişi saramaz, pek ihtişamlı.

Toprakla buluştuğu yerde, kök yapısı da dikkat çekici. Demirtaş bu durumu,

“Yanlış dikim” diye açıkladı.

“İyi ki yanlış denilip sökülmemiş!” demeden geçemiyoruz.

Uzun dalları altında (bir tarafı adımladım 15 adım, bir de diğer yönleri var, siz hesap edin artık!) yürümek çok keyifli.

Hayran olmamak elde değil…

Bir de son yıllarda biraz daha arttı sanki - tüm dalları gövdeye dek budanan ağaçları düşündükçe kahrolmamak elde değil.

Ankara’nın en özgür çınarı!

Mürver, mahlep ve kavak ağaçları

Kara mürver ağacı …

Aylardan mayıssa kara mürver ağacı bembeyaz çiçekleriyle karşılar sizi.

Zehirliymiş! Avrupalılar reçel, marmelat yapıyorlarmış. Kaynatarak zehirli maddelerinin kaybolması söz konusuymuş. Üstelik pastili de yapılıyormuş.

Mahlep ağacı…

Kurabiyesi kırmızı meyvesinden yapılıyor. Güvercinler de o tatlı kırmızı meyvesini pek seviyor. Kuraklığa dayanıklı. Kiraz ise kurak yerlerde yetişmeyen bir meyve.

Kurak yerlerde kiraz yetiştirmenin sırrının, mahlep ağacı üzerine kiraz aşılamak olduğunu meraklısı için yazmış olalım.

Kavaklar…

Parkta ak kavak, Kanada kavağı gibi türleri var.

Parkta budama yapılıyordu.

Demirtaş yanlış zamanda (mayıs) budama yapıldığı konusunda çalışanları uyardı.

Çalışanların başında peyzaj mimarı olduğunu ve budamanın yoğunluktan bugüne kaldığını söyleyen kişiye hangi ağacı budadığını bilip bilmediğini sordu.

“Akkavak” yanıtı aldı.

Demirtaş, bir kez daha yanlış zamanlamayla budama yaptıklarını söyledi ve oradan ayrıldık.

Yürüyüşün ilerleyen bir noktasında yanıtın yanlış olduğunu bizimle paylaşacaktı.

“İşte akkavak bu. Budadıkları ağaç Kanada kavağıydı.”

Pırnal meşeleri, üçü bir yerde…

Pırnal meşesi

Kışın yapraklarını dökmez, kolay çürümez.

Demirtaş, pırnal meşesinin aslında Ankara koşullarına uygun olmayan bir ağaç olduğunu ve buraya iyi bir uyum sağladığını belirtti.

Parktaki pırnal meşelerinin üçü bir yerde.

Bu ağaçları 20 yıldan uzun süredir izlediğini ve çok da güzel gelişim gösterdiklerinin altını çizdi ve genetik açıdan bir duruma dikkat çekti.

Eğer Ankara’da yeniden bu ağacın fidanı üretip çoğaltmak istenirse, Akdeniz’den Karadeniz’den fidan getirmek yerine burada yetişen ağaçlardan alınan fidanlardan yetiştirme yolunun seçilmeli.

Mabet ağacı

Üçlü pırnal meşesi karşınızdaysa, çok özel bir ağaç hemen solunuzda sizi izliyor demektir!

Bölüm içinde tek sınıf, sınıf içinde tek takım, takım içinde tek familya, familya içinde tek cins ve bu cins içinde de tek tür!

Geçmişten ve günümüzden müthiş anların şahidi bir ağaç.

Geçmişte, hem de çook eskilerde dinozorlarla yaşamış.

İkinci Dünya Savaşı sırasında Hiroşima’ya atılan atom bombasının da yakın şahidi. Biliyor musunuz, o korkunç bombanın ardından birkaç kilometre ötede, yaşamını sürdürebilmiş. Havanın kirliliği onu etkilemiyor!

Haşeratı yaklaşamıyor!

Bildiğin fosil!

Ginkgo biloba.

Bir başka deyişle mabet ağacı.

Ankara’da birkaç tane daha var ama hazır buradaysanız işte olağanüstü özellikli ağaç önünüzde!

Bir de kirliliğe karşı çok duyarlı olanlar var…

Mabet ağacı, gezimiz sırasında sadece birkaç yaprak açmıştı. İşte ağaç ve o birkaç yaprak.

Melez geyik dikeni (horozyemişen)

Kısaca yemişen ağacı, iyi gelişim gösteren örnekleriyle Kurtuluş Parkı’nda. Bu özelliklerinden dolayı anıt ağaç olarak tescillenmişler.

Yaprakları… Uzun, oval ve kenarları dişlidir. Kasım-aralık aylarında koyu kırmızıya döner. Üstü koyu yeşil, altı tüylü ve gridir.

Meyveleri… Salkım halinde, yumurta biçiminde, biz gittiğimizde beyazdı, olgunlaştığında kırmızı renkte olacak.

Yemişen ağaçları, önünde solda karayemiş, sağda kartopu ve onların önünde de biz!

Ladin ve göknar, ladin üzerinde serçeler cıvıl cıvıl

Ladin ve göknar…

Onlar temiz havalı dağların ağaçları.

Parkta ikisi de var.

Ladin ve göknarı, kuru dallarından bile ayırt edebilirsiniz.

Çıkıntıları olan ladin, pürüzsüz olan göknar.

Ladinin üzerinde serçeler cıvıl cıvıldı. Demirtaş, serçeleri kastederek;

“Ağacı koruyorlar” dedi ve ladinin bir yaprağına uzandı.

Yurt dışından getirilen fidanların böcek taşıdığına dikkat çekti ve hemen bir tanesini gösteriverdi. Bir kente ağaç dikmek elbette çok güzel bir hareket. Bunun için paralar da harcanabilir. Bunda da sorun yok ama ağaç seçimi hayati önemli.

Ankara’ya ağaç dikecekseniz, Ankara’yı sevmiş, serpilmiş, yıllardır büyümesini sağlıklı sürdüren ağaçlardan tohum ve fide alınması, dikelecek ağaçlar için bunların kullanılması gerekiyor. Garantili sistem yani. Yoksa getireceğiniz ağaçlar tutmayabilir veya farklı böcekler, hastalıklar getirebilir. Demirtaş,

“Yeni ağaç getirilemez mi?” sorusunun yanıtını da verdi.

“Bulvarlar boyunca, parklarda değil de özel alanlarda, koruma altında yapılmalı” diyerek soruyu son derece akılcı yanıtladı.

Amerikan gladiçyası, artık bizden!

Amerikan gladiçyası örneğin.

Anavatanından çok uzakta ama artık bizden biri.

Ankara’ya harika uyum sağlamış, sağlıkla büyüyor.

Gövdesi boyunca görebileceğiniz dikenleri ağacı başlı başına ilginç kılıyor.

Diken oluşumu zaman istiyor.

Ağaç, gövdesinde çiçek açan ağaçlardan. Dala gerek duymadan gövdesinde minik dallar çıkıyor, sonra çiçek açıyor. Çiçek solup minik dallar kuruduğunda ağacın dikenleri ortaya çıkmış oluyor. Harika bir koruma oluyor, ağacın zırhı adeta!

Meyvelerinin keçiboynuzuna benzemesi nedeniyle yalancı keçiboynuzu da deniliyor.

Amerikan gladiçyasından detaylar

Porsuk ağacı

Porsuk, Türkiye’deki iğne yapraklı ağaçlar içinde soğuklara, kirli havalara ve kuraklığa en dayanıklı olanı.

Diğer yandan, iğne yapraklıları kestiniz, sürgün vermez, ölürler.

Porsuk ağacını kestiniz diyelim. Ölmez! Gövdesinden sürgün verebilir. Türkiye’de bin yaşını deviren örnekleri var. Demirtaş,

“İşte bu yüzden benim simge ağacım” diyerek gülümsüyor.

Odunu kırmızı-bordo. Çok gösterişli.

Dalları son derece esnek.

Avrupalılar yayı porsuktan yapmış, bu nedenle ormanlarını tüketmiş.

Osmanlı akçaağaçtan yapmış. Yayın içini-dışını belemiş. İçini manda ve öküz tendonlarıyla, dışına boynuzu yapıştırarak yayın çapını küçültmüş, okun mesafesini uzatmış.

Yakınlaşan fotoğraflarıyla porsuk ağacı

Sarıkız Heykeli

Kurtuluş Parkı’nda porsuk ağacına gelmek, Sarıkız Heykeli’ni görmek üzere olduğunuzun işareti!

1993 yılında Kurtuluş Parkı’na yerleştirilen Sarıkız Heykeli, bol özellikli!

Sanatçı Selim Turan’ın son yaptığı heykel.

İçinde mitolojik öyküsü saklıyor, bilene.

Turan’ın Türkiye’de bir parka yerleştirilmiş olan ilk ve tek hareketli heykeli.

Turan’ın yaratıcı sanatçılığıyla kurguladığı mekanizması sayesinde hareket ediyor.

Çevreci, enerjisi doğadan, rüzgâr.

Sarıkız Heykeli ve sanatçısını benden biraz daha okumak isterseniz bir bağlantı vereyim:

https://sonsoz.com.tr/kaz-daglarindan-kurtulus-parkina-selim-turanin-sarikiz-heykeli

Selim Turan imzalı Sarıkız Heykeli

Ağaç tünelleri!

Parkta yürüyüş-koşu yolu var.

Yolun iki uzun tarafı da ayrı güzel. Ağaçların dalları yaprakları çıktığında yolun üzerini kapatıyor, bildiğin tünel oluşturuyor. En sıcak havalarda bile gölgeli, birkaç derece daha serin bir yürüyüş olanağı sağlıyor.

Yürüyüşe başladığımız tarafa yakın olan yolu saplı meşeler, Celal Bayar Bulvarı tarafındaki yolu soforalar sağlı sollu kuşatıyorlar.

Biri saplı meşe (alttaki ikili fotoğrafta solda), diğeri sofora tüneli!

İki ağaç tüneli!

Tavsiye!

Önceki bir yazımda

‘Parkın birkaç noktasına, heykeli gösteren, öyküsünü anlatan yazılar konsa’ diye yazmıştım.

Hazır o yazılar konmamış,

‘Ağaçlara da tanıtım yazıları konsa’ diye yeni bir tavsiye eklesem çok şey istemiş olur muyum?

Değerlerimizin kıymetinin bilinmesi, bol oksijenli ve sağlıklı günler dileklerimle…

Kaynaklar

* Anlatımlarıyla Orman Mühendisi Ahmet Demirtaş ve Prof.Dr. Mecit Vural

* ‘Ahmet Demirtaş ile Kurtuluş Parkı’nın ağaçları’, https://www.youtube.com/watch?v=aqerA1tCKdE

* ‘Hüseyin Gezer’, https://tr.wikipedia.org/wiki/H%C3%BCseyin_Gezer

* ‘Sarıkız heykeli’, https://tr.wikipedia.org/wiki/Sar%C4%B1k%C4%B1z_heykeli

* ‘Selim Turan’, https://tr.wikipedia.org/wiki/Selim_Turan

İtfaiye tarafındaki girişte Atatürk ve Celal Bayar (bulvarda) heykelleri.