Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kabine Toplantısı’nın ardından ekonomi konusunda oldukça önemli mesajlar vermişti.
Bu mesajların içinde benim en çok dikkatimi çeken iki husus şunlar oldu:
- Türkiye’de insanların tasarruf alışkanlığında döviz ve altının ağırlıklı yer tuttuğunu dile getiren Erdoğan, “Önemli bir kısmı da yastık altında duran bu varlıkların, iktisadi işleyişe, dolayısıyla istihdama ve üretime katkısı olmuyor. Onun için gelin, milletime sesleniyorum, ‘Biz verim ekonomisinden yana olalım, tasarruf ekonomisinden yana olalım, israf ekonomisini bir kenara koyalım’. Bunun ne benim milletimin kendisine ne de devletime faydası vardır.” şeklinde konuştu.
- Erdoğan, yükselen fiyatlar sebebiyle gayrimenkul ve otomobil piyasasının cazip hale gelmesinin üretim artışının hak ettiği yere ulaşmasını engellediğini de belirterek: “Bu gerçekler çerçevesinde tamamen siyasi kaygılarla serdedilen sözde değerlendirmelerin ne ülkemize ne milletimize ne de yaşanan sorunların çözümüne zerre kadar faydası vardır. Türkiye gibi rezerv para veya petrol-doğal gaz gibi karşılıksız gelir sağlayan kaynaklara sahip olmayan bir ülkenin, tercüme değil, telif iktisadi analizlere ve çözüm yollarına ihtiyacı bulunuyor. Ülkemizin en büyük talihsizliği, dünyadaki gelişmeleri ülkemizin gerçekliğiyle mezcederek, milletimizin önüne ufuk açıcı teoriler koyacak iktisatçılardan uzun yıllar boyunca maalesef mahrum kalmasıdır.” Dedi.
Aslında her iki konuda ama özellikle ikinci konuda Erdoğan çok büyük bir haksızlık ediyor!
Haksızlık ediyor çünkü aslında bu memlekette dünyadaki gelişmeleri ülkemizin gerçekliğiyle mezcederek, milletimizin önüne ufuk açıcı teoriler koyacak çok sayıda uzman iktisatçı var. Memlekette asıl sorun iktisatçı olmamasında değil sorun Erdoğan’ın “ben ekonomistim” diyerek bu iktisatçıları dinlememesinde ve kendi kendine dillendirdiği “faiz sebep enflasyon sonuçtur” gibi tezleri memlekette denemeye kalkmasında!
Eğer Erdoğan bu memlekette bulunan vatansever, bilgili ve deneyimli uzman iktisatçıları çağırıp konuşsa ve onların önerdiği politikaları uygulasa zaten çözüm yolunu bulacak ama bunu yapmıyor.
Ayrıca ekonomi bir bilim dalıdır ekonominin temel kural ve kaideleri toplumdan topluma da değişmez, politikacıların tek yapması gereken ekonomi biliminin rotasından çıkmamaktır. Nas var nas deyip iktisat bilimine aykırı politikalar uyguladıktan sonra “Ülkemizin en büyük talihsizliği, dünyadaki gelişmeleri ülkemizin gerçekliğiyle mezcederek, milletimizin önüne ufuk açıcı teoriler koyacak iktisatçılardan uzun yıllar boyunca maalesef mahrum kalmasıdır.” Demek anlamsızdır.
Bakın tekerleği yeniden keşfetmeye gerek yoktur!
Bilim insanları iktisadi teorileri üretmiş, bu teoriler deneyimlenmiş ve belirli iktisat politikaları oluşmuş önce bunları öğrenip iktisatçı olabilmek gerekmez mi? Hayali teorilerden yola çıkıp fantezi politikalar uygulamaya kalkmanın sonuçlarını hep beraber görmedik mi?
Gelelim ilk maddeye ilk maddede yıllardır yaptığı gibi vatandaşı döviz ve altına yönelmesi ve sisteme sokmayıp bankaya yatırmayıp yastık altına atmasından sızlanıyor.
Peki, vatandaş neden döviz ve altına yöneliyor bunları neden sistemde bankada tutmak yerine yastık altında tutmayı tercih ediyor?
Sebebi basit vatandaş ekonomi yönetimine ve Türk Lirasına güvenmiyor!
Bu güvensizliğin tek sebebi de iktidarın uyguladığı yanlış ve tutarsız ekonomi politikalarıdır.
Bunu değiştirmek ve güveni tesis etmekte şu anda sadece ve sadece iktidarın başı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elindedir.
Ama buda lafla sözle olmaz sistemi güven yaratacak şekilde değiştirmek gerekir. Bu mevcut tek adam anayasasını denge ve denetleme mekanizmalarının kurulduğu bağımsız ve tarafsız bir yargı erkinin tesis edildiği bir sistemle değiştirmekten geçmektedir.
Cevabını bulmamız gereken soru şudur; Erdoğan bunu yapabilir mi?
Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Sonsöz Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Sonsöz Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Sonsöz Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Sonsöz Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.