Kapitalizm modelini uygulayan ülkelerde sistemi vurgun vuran sermaye sınıfı ayakta tutmaya tüm kurumları kullanırlar. Onun için geçmişe bakmak gerekir.

O tarihlerde çöken kapitalizmin ölmemesi için can çekişen ekonomik ve mali sistemini kurtarmak için Standard& Poor’s ABD’nin kredi notunu düşürüyordu. Bu ABD tarihinde ilk kez oluyordu. Kapitalizm yolun sonuna gelmiş görünüyordu.

Standard & Poor's'un (S&P) bildirisinde, ABD'nin en üst seviye olan ''AAA'' kredi notunun ''AA'' ya düşürüldüğü belirtildiğinde o tarihte Obama şok oldu. 

S&P, açıklamasında, karara gerekçe olarak ABD’ inde son dönemde federal borç limitinin yükseltilmesi sürecinde görülen istikrarsızlık ve yetkililerin rekor düzeylere çıkan bütçe açığını azaltmak için kamu harcamalarında yeterli kesintiye gidememesini gösterdi.

S&P, ülkenin kredi not görünümünün ''negatif'' olarak belirlenmesinin ise harcama kesintilerinin beklenenden daha düşük olması, faizlerin yükselmesi ya da devlet borcunu artıracak yeni mali baskıların oluşması durumunda iki yıl içinde ülkenin uzun vadeli kredi notunun ''AA'' seviyesine düşürülebilmesi riskini yansıttığı uyarısında bulundu.

ABD Hazine Bakanlığı sözcüsü ise açıklamasında, S&P'nin ABD'nin kredi notunu ''AA ''ya çekme kararını ''hatalı'' olarak değerlendirerek, kuruluşun ABD'nin kamu harcamalarındaki kesintiye yönelik 2 trilyon dolarlık yanlış hesaplama yaptığını ve hatalı bir karar verdiğini belirtiyordu.

S&P, ABD'de kamu harcamalarındaki kesintinin 4 trilyon dolar olması gerektiğini savunuyordu. ABD nezle olmuş, sisteme bağlı olanların burnu akıyordu.

ABD’de borç limiti tavanı yükseltilmesine yönelik tartışmalar devam ederken, kredi derecelendirme kuruluşlarından ABD'nin kredi notuna yönelik uyarılar gelmiş ancak geçen hafta hem Moody's hem de Fitch ülkenin ''AAA'' olan uzun vadeli kredi notunu koruduğunu açıklamışlardı. Ancak Moody's ABD'nin kredi notu görünümünü negatif izlemeye almıştı.

ABD'de yetkililer ülkenin şu anda 14,3 trilyon dolar olan borç limiti tavanını yükseltmek ve gelecek on yılda 2,4 trilyon dolarlık harcama kesintisine gitmek için uzun süren görüşmeler yapmış ve karar vermek için son gün olan 2 Ağustos'ta 2011 tarihinde, 11 saat süren toplantı sonrasında anlaşmaya varmıştı.

İşte böyle bir emperyalist devlet olan ABD, ABD’nin birincil destekçisi İngiltere, İngiltere’nin yedeklediği Fransa ve Almanya gibi devletlerin iktidarda bulunan partileri ve o partilerin liderleri zor anlar yaşamaya başladılar ve yaşıyorlardı.

Kapitalist sistemin ayakta durmasını sağlayan tekellerden bir tanesi de silah üreten ve üretmiş olduğu silahları NATO miğferi etrafında örgütlenmiş olan ülkelere satmalarıydı.

Bu silahların satılması için bölgesel savaşlar çıkaran ABD ve AB emperyalizmi, dünyada hızla yayılan kuraklık ve açlık tehlikesine karşı, Somali ve benzeri ülkelerin açlık çığlıklarına kulaklarını tıkıyorlardı.

O tarihte 2002 yılında Irak’a giren Amerika ve İngiliz gibi emperyal devletler, ABD ordusunda kayıp ilan edilen 150 bin silahı ne yapmışlardı?

Bu 150 bin kayıp silahın ABD ordu envanterine olmasına karşın kayıp diye
yansıtılması, Türkiye gibi PKK ile 30 yıldır savaşan bir devlete yutturmaktan başka bir şey değildi. 

Bu silahlar Barzani ordusuna verilmiştir. PKK’da ABD malı silahların çıkması boşuna değildir. Kandil dağında ABD askerleri ile PKK askerlerinin görüşmeleri ağır silah da dahil cephane yardımına ilişkin itirafları MİT bilmiyor mu? Biliyordu.

Bölgeler, savaşlar, böl, parçala ve yönet taktikleri hep kapitalizmin çöküşünü engellemeye dönük mücadelelerdi. Bu mücadelelerde hep mazlum ulusların kaynakları kullanılıyordu. (Devam edecek)