İnsanın farklı kitaplar okuduğunda farklı şeyler öğrendiği, bilgi dağarcığına hazineler doldurduğu koşulsuz doğrudur. Her kitabın yazarının; kimliği, kişiliği, birikimi, öngörüsü ve dünyaya bakış açısı kadar okuyucuya aktardığı ya da okuyucunun aldığı/anladığı kadar hazinedir. 

Bilginin ve öğrenmenin sınırının olmadığını söylersek, yeni bir şey keşfetmiş olmayız.

Şair, Yazar Hasan Hüseyin Yalvaç’ın ŞİİR JİMNASTİĞİ kitabını okuduğumda; şiire dair düşüncelerini ve şairin bilinciyle ve birikimiyle dışa yansımasının ışığını gördüm. Şiire dair yepyeni pek çok şey öğrendim, bildiklerimi pekiştirdim. 

Şair olmanın insana yüklediği bir başka sorumlulukta, yeni başlayan şair adaylarına bildiklerini aktarması, kulaklarında ve uslarında kalması için iki çift söz etmesidir. Bunu elbette şiirleriyle yapan pek çok şair var ancak yol gösterecek nitelikte yazılı olarak da önermesi, ip uçları vermesi gerekir. Şair, Yazar, Hasan Hüseyin Yalvaç, ŞİİR JİMNASTİĞİ kitabında şiir yazmaya dair birçok öğretici ipucu vermiş. Bu emeklerinden dolayı canı gönülden kutluyorum.

Daha önce tanışıyorduk ancak sohbet etme şansım olmamıştı. Yirmi Birinci Ankara Kitap Fuarı, Hasan Hüseyin Yalvaç gibi bir şairi yakından tanıma ve onun bilgilerinden beslenmeme olanağı verdi. Birikimlerini benimle paylaştığı, Şiir Jimnastiği kitabını bana imzalayarak armağan ettiği için çok teşekkür ediyorum.

Şair, yazar kısacası sanatçı; Tarihi sorgulayan, çağını sorgulayan, yakın tarihi ve içinde yaşadığı anı sorgulayandır, kısacası “Halk için sanat üretendir”

Şiar, Yalvaç, iki yıl önce aramızdan ayrılan İbram Erdem’in çok yakın arkadaşı, dostuydu. Öyküşiir Dergisi’nin “Enver Gökçe Anısına” vereceği ödül töreninde bulunmak, manevi olarak, destek sunmak için Ankara’ya gelecekti. Kitap Fuarının tarihi bu etkinliğin tarihe yakın olunca fuara da katılmak amacıyla erkene almıştı Ankara’ya gelişini. Bu vesileyle, on gün boyunca fuarda aynı stantta yer aldık. Benim açımdan çok da iyi oldu.

Şair, Yazar Yalvaç’ın toplumsal duyarlılığını ve dünyaya bakış açısını onu tanıyan herkes bilir. Çevreyi ve olayları izleyen, olanlar üzerine düşünen ve diyalektik çözümler üreten aynı zamanda kalemini ve dilini de o yönde kullanan bir sanatçıdır.

Ankara’ya geldiğinde; kirlenen çevreyi, sokaktaki kalabalıklar içindeki insanların yalnızlığını, betonlaşan kenti, sevgisizliği, biz olmaktan çıkıp “Ben” olma egosunu ve yağmurun bile çürüyüşüne tanıklığını gözlemleyip şiiriyle dile getirmişti. Usta duyarlılığı bu olsa gerekti.

Şiirin adı: SORULAR... SORULAR…

Dökülen sarı yaprakların hüznü gibi

Başkentin ortasında kala kalan yalnızlığım

Gelip geçen arabaların

Şaşkın bakışlarında donup kalıyor

Oysa kalabalığım

Yalnızlaştıkça kalabalıklaşan

Kalabalıklaştıkça yalnızlaşan kimliğim

Çok uzun zamandır cebimde

*

Çürüyor yağmur bile saçlarıma değdikçe

Kokusu burnumda

Ne zaman oldu bu çöküş

Ne zaman döndü herkes Ben’ine

Sevmek bu kadar korkulur

Kardeşlik bu kadar uzak bir yıldız ise

Adımıza neden insan diyoruz

Yoksa haberimiz yok da

Evrimimiz yarım mı kaldı Darvin’in kitabında

*

Susuyorum Yılmaz Güney Sahnesi’nin yan tarafında

Bir kedi gelip kıvrılıyor kucağıma

Yürek atışlarım hızlanıyor

Demek ki sevgi yaşıyor hâlâ

*

Dünyayı insanın elinden alsam

Versem kedilere köpeklere

Hele de karıncalara

Kuşlar kelebekler gözcü olsa

Gökyüzünün dallarına konsa

Değişir mi yaşamın içi dışı

Bu Allah’a tırmanan binalar

Dönüşür mü bir çiçek bahçesine

Sorular sorular…

Deli ediyor beni bu dönek havanın yalanları

*

Hafiften üşüdüm

Sızlamaya başladı dizlerim

Neden kimseler yok

Yoksa ben mi erken geldim.

Şair, Yazar Hasan Hüseyin Yalvaç’ın Biyografisinden alıntıdır. “Muğla / Bodrum'da Yalıkavak’ta doğdu. İlköğrenimini birincisi sınıfa kadar okuduğu Hatay Kırkhan 5 Temmuz İlkokulu’nda (1958-1959) ve İzmir Eski Foça İlkokulunda (1963); ortaöğrenimini ise Eski Foça Ortaokulunda tamamladı (1966). 1967’de Denizli Lisesinde başlayan lise öğrenimini 1969’da Karadeniz Ereğli Lisesinde tamamladı. 1969’da girdiği Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Tabii Bilimler Bölümü’nden 1973’te mezun oldu. Ardından 1974-1979 yılları arasında Kars Cumhuriyet Lisesi, Sinop Gerze Lisesi, Çankırı Kurşunlu Liselerinde biyoloji ve jeoloji öğretmenliği yaptı. 1979’dan sonra öğretmenliği bırakıp birçok kuruluşta personel müdürlüğü, muhasebe müdürlüğü, yayın yönetmenliği görevlerinde bulundu. 1980 darbesi sırasında siyasi nedenlerle bir süre tutuklanıp serbest bırakıldı. Ancak 1984 yılında 6 yıl hapis ve 2 yıl sürgün cezası aldı. 1985-1987 yıllarını Ereğli, Adana, Uşak ve Erzurum’da kaçak olarak geçirdi. 2001’de emekliye ayrıldı.

Ezgi’nin Söyledikleri ile Çankaya Belediyesi Çocuk Şiiri Ödülü (1996); Herkes Vazgeçti Ya Sen adlı şiir kitabıyla İbrahim Yıldız Şiir Ödülü birincilik ödülü (1997); Doğa ve Çocuk Mevlüt Kaplan Çocuk Şiiri birincilik ödülü (1997); Sabri Akay Şiir yarışmasında mansiyona ve Petrol İş Yarışması Jüri Özel Ödülü'ne layık görülen şairin tüm kitaplarına 2005 yılında Ömer Nida Şiir Ödülü verilmiştir. Türkiye Yazarlar Sendikası üyesi olan sanatçı çalışmalarına halen devam etmektedir.

İlk şiiri "Taşlar" 1964’te Yeni Asır’da yayımlanan Yalvaç’ın ilk şiir kitabı olan Taşlamalar: Goca Goca Taşlar 1970’te okuyucu ile buluştu. Çağdaş Türk Dili, Evrensel  Kültür ve Papirüs gibi dergilerde şiirleri yayımlanan sanatçı, aynı zamanda sanat, edebiyat ve siyasetle ilgili düzyazılar da kaleme almakta; bu yazıları başta Cumhuriyet, Aydınlık, Siyah Beyaz, Evrensel, Yeni Asır, Demokrat İzmir olmak üzere çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış ve halen de yayımlanmaktadır.

Toplumcu şiir içinde değerlendirilebilecek şiirlerinde çoğunlukla kapitalizmin birey ve toplum üzerinde yarattığı etkiler gibi toplumsal meseleleri tema olarak ele almıştır. Mizah ve ironiye şiirlerinde sıklıkla başvuran sanatçı genellikle serbest şiir tarzını benimsemiştir.”