Kapitalist sistem sermaye sınıfından yana bir sistem kurmuştur. Bu sistem rekabet yerine işbirliğini, kar yerine sosyal hizmeti, üretilen mal hizmetlerin eşit biçimde dağıtılmasını kesinlikle istemez. Bilimsel adı “proletarya” olan işçi sınıfının ölmeden yaşaması için 4-5 kişilik bir işçi ailesine “asgari ücret” verirler. Bu nedenle Türkiye’de kadın, çocuk, işçi hatta ceza ve tutukevinde mahkûm bile olmak zordur! Türkiye toplumunda işçi sınıfı ücretlerini de içeren, hakkını aramak için direnen işçilere uygulanan şiddet her alanda kol geziyor.
Yani Türkiye’de işçi olmak da çalışmakta zorlaştı.
Gelirde adalet, vergide adalet var mı?
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Gelirde Adalet, Vergide Adalet, İnsanca Yaşamak için Ücret, Türkiye’nin Dört Bir Yanında Ayağa Kalkıyoruz.” Başlıklı pankartlarla İstanbul’dan yürüyüp Ankara’ya geldiklerinden sonra 8 Aralık 2023 tarihinde Ankara’da düzenlediği basın toplantısında şu saptamaları yapıyordu:
1) Türkiye’de ücretler insanca yaşamaya yetmemektedir.
2) Açlık sınırı 14 bin, yoksulluk sınırı ise 45 bin liradır. Asgari ücret ise açlık sınırının bile altında kalmaktadır.
3) Türkiye’de asgari ücret sembolik bir ücret değildir. İşçilerin yarıdan fazlası asgari civarında bir ücretle yaşamaktadır.
4) Asgari ücret yüksek enflasyon koşullarında yılda dört kez belirlenmelidir.
5) Bir evde iki kişi çalıştığında gelirleri yoksulluk sınırını aşmalıdır.
6) Asgari ücret sonrası ilk vergi dilimine uygulanacak oran yüzde 10’a düşürülmelidir.
7) En düşük emekli aylığı en az asgari ücret düzeyine yükseltilmelidir
8) Özel sektördeki işçilerle kamu işçileri arasında ayrım yapmak Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırıdır. Asgari ücret en düşük kamu işçisi ücreti ve en düşük memur maaşı dikkate alınarak hesaplanmalıdır.
Peki, bu düzen kimden yana? Bu düzenin değişmesi için demokratik kitle örgütlerinin anayasal düzende hızla örgütlenip, bu düzeni değiştirmesi gerekmiyor mu?
Elbette gerekiyor.
Bu düzenin bir diğer önemli konusu da şiddettir.
Bianet’in, “Erkek Şiddeti Kasım 2023” tarihli raporunda Kasım 2023’te basına yansıyan erkek şiddeti, kadın cinayetleri, çocuğa yönelik şiddet, cinayete teşebbüs, taciz, cinsel şiddet, tecavüz ve yaralama vakalarının gün gün tam listesi verildi.
Bianet’in yerel ve ulusal gazetelerden, haber siteleri ile ajanslardan derlediği veriye göre erkeklerin, sadece 2023 Kasımda en az 35 kadını ve 8 çocuğu öldürdüğü anlaşılıyor.
Erkekler, en az 60 kadına şiddet uygulamış, sekiz kız ve oğlan çocuğunu istismar etmiş, en az üç kadını taciz etmiş.
Rapor, kasımda da kadınların, erkek şiddetiyle mücadele etmek için yargıya başvurduğunu, yargıda elde edilen kazanımları, şiddet uygulayan erkeklere verilen cezaları, dikkat çeken yargı kararlarını belirtmiş.
Kadına şiddet kadar, özellikle kimi cemaat ve tarikatların ve bazı merdiven altı veya izinli kurslarda kız ve erkek çocuklara tecavüz olayları da yüreklerimizi yakıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı 40’a yakın tarikat ve cemaatleri “Sivil Toplum Örgütü” sayıp, Türkiye Cumhuriyeti Devleti bütçesinden buralara paralar aktarıyor.
Yeni Osmanlıcı saydıkları bu yeni rejimin rezerv alanları, Atatürk İlke ve Devrimleriyle, çağdaş, ilerci, laik, demokratik toplum düzenin ortadan kaldırmaya yöneliktir.
Böyle bir düzen mevcut anayasal kurallara aykırı olmakla beraber, yargıyı da devlet düzeninden arındırıp, tek adamın iki dudağı arasına sıkıştırır ki, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarını yurttaş olmaktan çıkarır.
Böylece bir biat toplumu oluşur.
Bu düzenin adı teokratik devlet düzeni demektir.
Böyle bir düzende devletin kurumları halkın emrinde değil, sistemin yöneticilerinin elinde olur. Bu düzen halktan yana değildir. Halka yazık değil mi?