Bu soru aslında dünyanın en absürd sorusudur, çünkü devlet zaten üretim yapmak ve üretim yapılmasını sağlamak için kurulmuş bir sistemdir.12 Eylül darbesi sonucunda ekonominin iplerini eline alan ve daha sonra cumhurbaşkanlığı makamına kadar yükselen Turgut Özal tarafından ülkemize de getirilen neoliberal çılgınlık dalgasının en önemli sloganı “devlet üretim yapmaz” söylemiydi.

Geniş kitleler de üzerinde fazlaca düşünmeden bu söylemi alkışladı, kötü yönetildiği için zarar eden KİT’ler yani Kamu İktisadi Teşekkülleri suçlu ilan edildi, bir satalım kurtulalım dalgası başladı.

Bu dalga uyarınca kamuya ait bir çok işletme, arsa, arazi, fabrika, liman, enerji santrali haraç mezat satıldı; özelleştirildi ve hatta yabancılaştırıldı…

AKP iktidarında da bu özelleştirme, satma, savma ve yabancılaştırma furyası tümhızıyla devam etti, hala da devam ediyor. Bu dönemde 60 milyar dolar civarında özelleştirme yapıldı. İktidar son olarak da TEİAŞ’ı özeleştirme kapsamına aldı, bir sürü kıymetli araziyi satış listesine koydu ve Türk savunma sanayisinin göz bebeği MKE’de topun ağzında.

Peki o gün bu gün, bunca yapılana satılı özelleştirilen kamukurumlarına rağmen Türkiye kalkınmada yol alabildi mi? Türkiye’de işsizlik ve enflasyon kontrol altına alınabildi mi? Türkiye’de kamu borcu ve özellikle de kamunun döviz yada altın cinsinden borcu düştü mü? Cari açık kapanıp, Türkiye cari fazla veren bir ülkeye dönüştü mü?

Bu soruların tamamının yanıtının koskoca bir hayır olduğunu hepimiz biliyoruz, değil mi?

Sonuçta; az gittik uz gittik dere tepe düz gittik birde dönüp bakmışız ki anca bir arpa boyu yol gitmişiz durumuna düşmedik mi?

Enflasyon gene yüksek, borçlar hala zirvede, işsizlik de patladı gidiyor, peki o zaman biz bu özelleştirmeleri niye yaptık ?

Özelleştirmeler, satıp savmalar, saçıp savurmalar sonucunda bu gün geldiğimiz nokta bana Aziz Nesin’in çok sevdiğim aşağıdaki öyküsünü anımsatıyor, sizinle de paylaşayım:

Köyün ağası traktörüne binmiş, kasabaya pazara gidiyor. Yolda köyün çobanı Memet’e rastlamış.. Memet yürüyerek gidiyor kasabaya.. Ağa Memet’i de traktöre çağırmış..

Bir süre oradan buradan konuştuktan sonra muhabbet bitmiş ve derken ağa da sıkılmış. İşte tam da bu sırada Ağa’nın aklına bir muzırlık gelmiş.

Biraz eğlence olur diye düşünerek traktörü durdurmuş ve memet’e dönmüş.

“-Ula Memet” demiş, “şu yolun kenarındaki mayısı gördün mü?”… (Malum, köylük yerde hayvan … “mayıs” da denir)

”-He gördüm ağam” demiş Memet…

Ağa devam etmiş “- Ula Memet” demiş..

“şu mayısı yersen bu traktörü sana veririm”..

Memet şaşırmış, afallamış… İçinden “yav” demiş “ömrü hayatımda böyle bir şeye sahip olamam, gözümü kapatıp bu … yersem bu traktörün sahibi olurum” diye düşünerek, “-Olur ağam essah mı dediğin?” diye ağanın teklifini garantiledikten sonra, traktörden inmiş, yolun kenarındaki mayısı bir çırpıda yemiş yutmuş…

Ağanın maksadı aslında Memetle dalga geçmekmiş; ama olanı biteni görünce oda şaşırmış ve sözünde durarak direksiyondan kalkıp traktörü Memet’e teslim etmiş…

Akşama doğru işleri bitince köye dönerken traktörün yeni sahibi memet, ağayıda alıp köye doğru yola çıkmışlar….

Çıkmışlar ama, Ağa’nın da canı sıkkın, Memet’in de…

Ağa’nın canı sıkkın: Çünkü, biraz eğleneyim derken gül gibi traktörü çoban memete kaptırmış.

Memet’in canı sıkkın: Çünkü, mayısı yediği ve mayısı yemenin karşılığında bu traktörü aldığı duyulunca köyde nasıl aşağılanacağını ve nasıl utanacağını düşünmüş ve bir çıkış yolu aramaya başlamış…

Bu düşüncelerle giderlerken, birden traktörü durdurmuş Memet ve Ağa’ya dönerek:

“- Ağam” demiş, “bilirim ki senimde canın sıkkın benimde. Bak şu yolun kenarında ki mayısı gördün mü? İşte sende o mayısı yersen, traktörü sana geri veririm” demiş.

Ağa zaten büyük pişmanlık içinde, içine oturmuş traktör.. Hemen atlamış yola ve gözlerini kapatarak bir çırpıda yemiş mayısı…

Sonra direksiyondan Memet kalkmış, Ağa oturmuş…

Köye yaklaşırlarken Ağa Memet’e dönüp

“- Ula Memet, bu traktör kasabaya giderken benimdi değil mi?”

”- Evet, senindi ağam” demiş Memet.

Ağa devam etmiş “Kasabadan dönerken de benim değil mi?”

Memet “- Senin ağam“ demiş.

“Peki, o zaman Memet biz bu … niye yedik?” diye bitirmiş Ağa…