Hatırlayın geçenlerde ekonomistliği ve kendine özgün ekonomi teorileri ile bilinen Recep Bey “Enflasyonun belini kırdık, etkilerini de önümüzdeki süreçte sileceğiz. Biz hep çalışanlarımızı ve emeklilerimizi enflasyona ezdirmeyeceğiz dedik ve hamdolsun sözümüzü tuttuk.” Demişti.

Hepimiz duyduk bir şeylerin kırıldığı, bir kemik sesi geldiği kesin ama kırılan Recep Bey’in iddia ettiği gibi enflasyonun beli falan değil son derecede ağır bir hayat pahalılığı yükü altında ezilen dar gelirlilerin beli oldu, kemik sesi dar gelirlinin belinden geldi.

Yahu daha yakınlarda Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Körfez İşbirliği Konseyi- Türkiye Ekonomi Forumu'daki konuşmasında, "Birincil önceliğimiz fiyat istikrarını sağlayıp, enflasyonu tek haneli rakamlara indirgemek. Geçiş sürecinin ardından 2024 yılı ortasından itibaren dezenflasyon süreci başlayacak ve 2026 yılında enflasyonu tek haneye indireceğiz" dememiş miydi? 

Yani:

2023 yılı bitecek…

2024 gelip geçecek…

2025 de gelip geçecek…

Vatandaş ölmez sağ kalırsa, inşallah 2026 yılında memlekette enflasyon tek haneye düşecekmiş…

Tek hane denildiğinde de yüzde 3 -5 mi olacak yoksa 9,99’da mı kalacak da tek haneli sayılacak? O da belli değil üstelik.

Nerede bu beli kırılan enflasyon diye sormazlar mı adama?

Fıkra gibi bu açıklama aklıma bir Nasreddin Hoca fıkrasını getirdi Çok bilinen o Nasreddin Hoca fıkrası şöyle: Ülkede bir sene kıtlık olmuş; doğru düzgün yonca, arpa, yulaf, buğday yetişmemiş. Kara kış da gelip çatmış. Açlık sadece insanları değil hayvanları da pençesine almış ve el mecbur Nasreddin Hoca, eşeğinin her gün arpasını azaltmaya ve hayvanın günlük payından kesmeye mecbur kalmış. Her gün eksilen arpa, günden güne iyice azalmış. Hoca, hayvana yem verirken onunla konuşurmuş “Aman benim emektar eşeğim, sakın açlıktan ölme. Senin için on dönüm yonca ektirdim. Hele bir bahar gelsin, yoncalar yeşersin hepsi de senin olacak, bol bol yonca yiyeceksin. Yalnız şimdi biraz tasarruf etmemiz lazım dayan.” Deyip, arpayı günden güne azaltırmış. Eh elbette lafla peynir gemisi yürümüyor aç kalan eşek, günden güne zayıflamış, iskeleti çıkmış ve en nihayetinde bir sabah Hoca, ahıra girince eşeğin ölüsüyle kar­şılaşmış, başlamış dövünmeye “Vah zavallı eşeğim vah… Tam tasarrufa alışmıştın ama ecel sana zaman tanımadı. Yemyeşil yoncalara hasret git­tin.” Demiş.

Bakın gelişmiş ülkelerde enflasyon öyle % 8 ya da % 9 gibi seviyelere çıktığında halk ayağa kalkıyor, ekonomi yönetimi panik oluyor derhal son derecede radikal önlemler alınıyor ve enflasyon düşürülmeye çalışılıyor. Bizde Hazine ve Maliye Bakanı çıkıyor dalga geçer gibi inşallah, maşallah enflasyon 2026’da tek haneye düşecek dayanın diyor ama kimse de tık yok…

Bunun nedenleri üzerinde düşünmek, kafa yormak gerek. İnsan merak ediyor insanlar bunca yoksulluk çeker enflasyon altında inim inim inlerken nasıl oluyor da iktidar hala arkasında böyle ciddi bir kitlesel destek bulabiliyor, girdiği seçimlerden böyle bir başarı ile çıkabiliyor?

Algı operasyonları hayatın gerçekliklerini nasıl böyle unutturabiliyor?

Çaresiz insanlar sorunu yaratanların derdine çare olabileceğini nasıl umuyor?

Stockholm sendromu mu?

Stalin’in tavuğu hikâyesi mi?

Yoksa hiç aklımıza gelmeyen başka başka nedenler mi var?

Açıkçası bu önemli ve aydınlatılması gereken bir konu sosyal bilimcileri ve sosyal araştırma yapanları bu gizemi aydınlatmaya davet etmekten başka bir çare yok. Yaşananları doğru anlamadan sorunu çözmek mümkün olmayacaktır.